Ölüm Olayı Hakkında Etkili Bir Ceza Soruşturması Yürütülmemesi Nedeniyle Yaşam Hakkının Usul Boyutunun İhlal Edilmediği
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
22231
post-template-default,single,single-post,postid-22231,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Ölüm Olayı Hakkında Etkili Bir Ceza Soruşturması Yürütülmemesi Nedeniyle Yaşam Hakkının Usul Boyutunun İhlal Edilmediği

Ölüm Olayı Hakkında Etkili Bir Ceza Soruşturması Yürütülmemesi Nedeniyle Yaşam Hakkının Usul Boyutunun İhlal Edilmediği

Alanya Avukat

Olaylar

Başvurucuların yakını olan E.S. 1/6/2013 tarihinde kamuoyunda Gezi Parkı eylemleri olarak bilinen gösterinin Ankara’da gerçekleştirilen kısmına katılmıştır. E.S. gösteriye müdahalede bulunan kolluk görevlilerinden birinin silahından çıkan merminin başına isabet etmesiyle yaralanmış, kaldırıldığı hastanede 14/6/2013 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Olayla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından derhâl soruşturma başlatılmıştır.

E.S.nin otopsisi sırasında elde edilen mermi çekirdeğinin polis memuru A.Ş.nin silahından atılmış olduğunun tespiti üzerine Başsavcılık meşru müdafaada sınırın kasıt olmaksızın aşılması suretiyle öldürme suçundan A.Ş.nin tutuklanması talebinde bulunmuştur. Ankara Sulh Ceza Mahkemesi şüphelinin tutuklanması talebinin reddetmiş ve hakkında adli kontrol uygulanmasına hükmetmiştir.

Başsavcılıkça açılan kamu davasında Ankara Ağır Ceza Mahkemesi A.Ş.nin tutuklanmasına karar vermiştir. Mahkeme sonraki duruşmada A.Ş.yi olası kasıtla öldürme suçundan 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına mahkûm etmiş ve hükmen tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Kararın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından Yargıtayın kamu davasının güvenlik gerekçesiyle Aksaray Ağır Ceza Mahkemesine nakledilmesine karar verilmiştir. Sonrasında Ankara Ağır Ceza Mahkemesi A.Ş.nin tahliyesine karar vermiştir.

Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi A.Ş.nin meşru müdafaada sınırın taksirle aşılması suretiyle öldürme suçundan 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine, A.Ş. hakkında yurt dışı çıkış yasağına dair adli kontrol tedbirinin devamına karar vermiştir.

Başvurucuların kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay ceza miktarı yönünden kararın bozulmasına karar vermiştir. Bozma kararı üzerine Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi, A.Ş.nin meşru müdafaada sınırın taksirle aşılması suretiyle öldürme suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine hükmetmiş, karar Yargıtayca onanmıştır.

İddialar

Başvurucular, güvenlik güçlerince güç kullanımı sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda Başsavcılık tarafından ölü muayene ve otopsi işlemi gerçekleştirilmiştir. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü şüpheli polis memurunun kimlik bilgisini ve silahını adli makamlara makul sayılabilecek 11-12 günlük bir süre içinde iletmiştir. Ayrıca olaya dair temin ettiği tüm kamera görüntülerini Başsavcılığa göndermiştir.

Yine bizzat Cumhuriyet savcısı, olaydan altı gün sonra bilirkişi eşliğinde olay yeri incelemesi yapmıştır. Başsavcılık tarafından olay yerinde bulunan tüm özel binalardaki ve kamu binalarındaki güvenlik kameralarından, MOBESE kameralarından, haber ajanslarından ve RTÜK’ten olay anına dair tespit edilebilen tüm görüntüler temin edilmiştir. Bu görüntüler, soruşturma aşamasında Ankara Adalet Komisyonu listesinden seçilen yazılım donanım ve görüntü inceleme uzmanlarınca incelenerek bilirkişi raporu düzenlenmiştir.

Başsavcılık olayın gerçekleşme şartlarını netleştirmek için vatandaş, polis memuru, haber ajansı görevlileri gibi birçok tanığın beyanına başvurmuştur.

Yargılama aşamalarında olay anına ait netleştirilmiş görüntülere dair bilirkişi raporları temin edilmiştir. Hem soruşturma makamınca temin edilen hem de başvurucuların sunduğu olay anına ilişkin görüntü kayıtları bizzat Mahkeme Heyeti tarafından izlenmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında soruşturma ve yargılama aşamalarında olayın gerçekleşme şartlarının aydınlatılması ve sorumluların tespiti amacıyla delillerin toplaması hususlarında gerekli tüm adımların adli makamlarca atıldığı değerlendirilmiştir. Başsavcılık tarafından olayın gerçekleşmesinden yirmi dört gün sonra ve olayın gerçekleşme şartlarının genel hatları itibarıyla belirlenmesinden makul sayılacak bir süre içinde A.Ş., ifadesi alındıktan sonra tutuklanması talebiyle Sulh Ceza Mahkemesine sevk edilmiştir.

Soruşturma aşamasında başvuruculardan biri ölü muayenesinde hazır bulunmuş ve dinlenmiş, otopsi işleminde ise başvurucuların talebi üzerine gözlemci sıfatıyla bir adli tıp uzmanı doktor hazır bulunmuş, kamera kaydı yapılmıştır. Yine Cumhuriyet savcısının gerçekleştirdiği olay yeri incelemesinde başvuruculardan biri ve başvurucuların vekilleri hazır bulunmuş, dinlenmesini talep ettikleri tanıkların Cumhuriyet savcısı tarafından olay yeri incelemesi sırasında beyanları alınmıştır.

Ankara Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamanın güvenli ve adil yargılama yapılmasına uygun şartlarda gerçekleştirilemeyeceğine dair veriler bulunduğu, başvurucular ve/veya vekillerinin davanın nakledildiği Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılamanın her duruşmasında hazır bulunduğu ve duruşmada sanığa bizzat soru sorabildikleri, temin ettikleri özel bilirkişi raporlarını mahkemeye sundukları, bu raporların Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirmeye alındığı, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin davanın nakline karar verirken gerekçe sunduğu göz önünde bulundurulduğunda yargılamanın ciddi güvenlik sorunu yaşanan ve Ankara Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adil yargılama yürütülemeyeceğinin değerlendirildiği bir ortamdan Ankara’ya 2,5 saat mesafede bulunan ve ulaşımı kolay olan Aksaray’a nakline karar verilmesinin başvurucuların yargılamaya gerekli olduğu ölçüde katılım sağlayamamasına neden olduğunu söylemek mümkün değildir.

Toplamda 5 yıl 9 ay gibi bir sürede tamamlanan soruşturmanın makul bir süratle yürütülmesi ilkesi yönünden yapılan inceleme neticesinde, soruşturma aşamasının 1,5 aya yakın ve hızlı bir sürede tamamlandığı tespit edilmiştir. Yargılama aşaması bakımından ise mahkûmiyet kararlarının Yargıtayca üç kez temyizen incelenme sürelerinin toplamda 2 yıl 8 ay olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu inceleme süresinin makul bir süre olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Yargılama aşamasının temyiz incelemesi dışında kalan üç yıl civarındaki süresi bakımından yapılan incelemede pek çok yargılama işlemi yapıldığı, başvurucuların tüm yargılama boyunca çok sayıda vekil ile temsil edildiği, duruşmalarda taraflar ile vekillerinin pek çok kez söz alarak dinlenildiği, mahkemenin tarafsızlığı ve bağımsızlığına, yargılamanın adil şekilde yürütülmediğine ilişkin başvurucular tarafından yapılan ısrarlı itirazlar nedeniyle hâkimin davadan çekindiği görülmektedir. Bu hususlara ek olarak yargılama sırasında davanın her iki tarafı bakımından çeşitli güvenlik sorunlarının yaşandığı, bahse konu güvenlik sorunları nedeniyle davanın nakline karar verildiği, olayın oluş şeklinin netleştirilmesi amacıyla birçok bilirkişi raporunun temin edilmesi gerektiği de göz önüne alındığında bu sürenin de makul bir süre olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Soruşturmanın bağımsız ve tarafsız olarak yürütülmesi gerekliliğine dair incelemede yargılamanın etkililiğini zedeleyen bir durum bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.

Son olarak Anayasa Mahkemesince olay anının öncesi ve sonrasına ait görüntüler ile olay anına ilişkin görüntülerin incelenmesi neticesinde, Aksaray Ağır Ceza Mahkemesince ulaşılan, A.Ş.nin içinde bulunduğu diğer polis memurlarından ayrılarak göstericiler üzerine koştuğu yönündeki iddiaya kararda özel olarak gerekçesi açıklanmak suretiyle itibar edilmeden, tanık F.Ö.nün beyanlarıyla da teyit edildiği üzere sanığın bir göstericinin saldırısını tekme atmak suretiyle defetmek isterken karşı karşıya kaldığı kalabalığı uyarmak amacıyla havaya ateş ettiği sırada isabet eden taşların etkisi ve acısıyla, isabet etmeyen taşlardan sakınma refleksiyle içinde bulunduğu korku hâliyle omuz hizasından yukarıda bulunan kolunun duruşunun bir anlık değişmesi sonucu olayın meydana geldiği ve polis memurunun hedef gözeterek ateş etmediği yönündeki kabulden ayrılmayı gerektirecek bir husus tespit edilememiştir.

A.Ş.nin dâhil olduğu polis grubunun bulunduğu yerde sıkışarak geri çekilmekte zorlandığı, A.Ş.nin kırk kişilik gösterici grubunun sürekli taş atışına maruz kaldığı sırada silahının namlusunu yere doğrultmak suretiyle silahına mermi sürdüğü ve havaya yaptığı üç atışın toplamda 1 saniye kadar sürdüğü, her üç atış sırasında da silahını baş bölgesinden yukarıda tuttuğu, atışlar öncesinde ve sırasında A.Ş.nin yoğun taş atışına maruz kaldığı, üzerinde herhangi bir koruyucu kıyafet veya kalkanı olmadığı, kaçmak amacıyla geriye ve yana zıpladığı, bu sırada silah tutan elinin bilek kısmından titrediği, gösterilerin boyutu ve saldırıların yoğunluğu, olay anının öncesinde gösterilere müdahale eden polislerin yaşadıkları bir bütün olarak gözetildiğinde -olayın kendine özgü şartlarında- Aksaray Ağır Ceza Mahkemesince tayin edilen suç vasfının ve bu vasıflandırmaya bağlı olarak verilen mahkûmiyet kararının elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olmadığının ve 14 ay süreyle tutuklu yargılanan sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının meydana gelen netice ile orantılı olmadığının değerlendirilmesi mümkün değildir. Somut başvuruda adli makamların olayın gerçekleşme şartları, suç vasfının tayini ile hükmedilen netice cezanın türü ve miktarı konusundaki takdirine saygı gösterilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmediğine karar vermiştir.

 

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanRussiaFinlandIran Hemen Arayın