Tutuklamanın Hukuka Uygun Olması Dolayısıyla Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edilmediği
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
21374
post-template-default,single,single-post,postid-21374,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Tutuklamanın Hukuka Uygun Olması Dolayısıyla Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edilmediği

Tutuklamanın Hukuka Uygun Olması Dolayısıyla Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edilmediği

Olaylar

Biri akademisyen biri öğretmen olan başvurucular 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra OHAL Kararnamesi ile kamu görevinden çıkarılmıştır. Görevlerine iade edilmeleri amacıyla oturma eylemi yapan başvurucular ardından açlık grevi başlatmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında başvurucular 14/3/2017 tarihinde gözaltına alınmış daha sonra adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılmıştır. Soruşturma sonunda başvurucuların terör örgütü üyesi olma ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianamenin kabulüne karar vermiş ve kovuşturma aşaması başlamıştır.

Öte yandan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir diğer soruşturma kapsamında başvurucular bulundukları konutta yapılan arama sonrasında 23/5/2017 tarihinde göz altına alınmıştır. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucuların terör örgütüne üye olma ve 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından tutuklanmalarına karar vermiştir. Başvurucular hakkında yeni bir kamu davası açılmıştırMahkeme her iki davanın birleştirilmesine karar vermiştir. Mahkeme 20/10/2017 tarihinde yaptığı duruşma sonunda başvurucu Semih Özakça’nın tahliyesine karar vermiştir. Yargılama sürecinde bir kısım tanıkları da dinleyen Mahkeme dava sonunda başvuruculardan Semih Özakça’nın beraatine; Nuriye Gülmen’in 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ayrıca hükümle birlikte tahliyesine karar vermiştir. Karara karşı temyiz yoluna başvurulmuştur. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Yargıtayda derdesttir.

İddialar

Başvurucular, devam eden bir soruşturma kapsamında adli kontrol tedbirine uymalarına rağmen başka bir soruşturma kapsamında aynı suçlamaya konu olabilecek delillere dayanılarak yakalanıp göz altına alınmaları ve tutuklama kararı verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda başvurucular hakkında iki ayrı soruşturma yürütülmüştür. Başvurucuların birinci soruşturma kapsamında düzenlenen iddianame henüz kabul edilmeden başlatılan yeni bir soruşturma kapsamında yakalanarak göz altına alındıkları ve terör örgütüne üye olma ile 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından tutuklandıkları anlaşılmaktadır. Öte yandan aynı tarihte ilk soruşturma sonunda düzenlenen iddianame de kabul edilmiştir. Mahkeme, tensip incelemesi ile birlikte aralarında hukuki irtibat bulunduğunu belirttiği davaların birleştirilmesine karar vermiştir.

Somut olayda; başvurucuların eylemlerde terör örgütüyle özdeşleşen sloganlar atmaları, eylemlerinin örgütle irtibatlı olduğu belirtilen oluşumlar tarafından örgütü destekleyen internet sitelerinde ve sosyal medyada sahiplenilmesi, eylemlere destek çağrılarının yapılması, terör örgütüyle irtibatlı söz konusu oluşumların mesajlarını paylaşmaları ve bu eylemlerin yoğunluğu hususları tanıkların -başvurucuların terör örgütünün talimatlarıyla hareket ettikleri yönündeki- ayrıntılı beyanları ile birlikte değerlendirilmiştir. Bu kapsamda soruşturma makamlarınca anılan hususların tutuklamanın hukukiliği bağlamında başvurucuların terör örgütüyle bağlantılı bir suç işlediklerine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesi keyfî ve temelsiz değildir.

Öte yandan başvurucular başvuru konusu yapılan tutuklama kapsamında kendilerine yöneltilen suçlamaların daha önce açılan bir davaya konu edildiğini, aynı eylemleri nedeniyle haklarında yeni bir soruşturma başlatılarak tutuklama tedbiri uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

Her iki soruşturmada da başvuruculara yöneltilen ve tutuklama konusu yapılan suçlama başvurucuların terör örgütü üyesi olduklarıdır. Bu kapsamda Başsavcılık tarafından düzenlenen ikinci iddianame incelendiğinde başvurucuların ilk iddianamenin düzenlendiği tarihten sonra gerçekleştirdikleri eylemlerinin suçlama konusu yapıldığı görülmektedir. Bu itibarla her iki suçlamanın dayanakları farklıdır. Anılan olgular ve Yargıtayın söz konusu içtihadı dikkate alındığında başvuruculara yeni bir suçlama yöneltilmesi keyfi ve temelsiz değildir.

Sulh ceza hâkimliklerince başvurucuların tutuklanmasına karar verilirken işledikleri iddia olunan terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına, delilleri karartma ve kaçma şüphesinin bulunmasına, katalog suçlar arasında olmasına ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağına dayanılmıştır. Bu nedenle başvurucular yönünden delilleri karartma ve kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temelleri vardır.

Sulh ceza hâkimliklerinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucular hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın