23 Nis Tüketiciye İmzalatılan Konut Satış Vaadi Sözleşmesinde Haksız Şart Kararı
Hukuk Genel Kurulu 2016/245 E. , 2016/330 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.10.2010 gün ve 2007/334 E. – 2010/820 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 16.03.2012 gün ve 2011/8732 E., 2012/6821 K. sayılı kararı ile;
“Davacı, davalı ile 1.10.2002 tarihli konut satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeye konu konutu 49 ay önce davalıya teslim ettiklerini, konutun bedelinin tamamının ödenmemesi üzerine 12.4.2006 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini, ihtara rağmen davalının haksız işgalinin halen devam ettiğini, sözleşmenin 9/f maddesine göre sözleşmenin fesih edilmesi durumunda konutun teslim edileceği tarihe kadar satış bedelinin %2’si kadar aylık kullanım bedeli ödeneceği hususunun kararlaştırıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla konutun teslim tarihinden fesih tarihine kadar sözleşme hükümlerine göre kullanım bedelinin tespiti ile, fesih tarihinden dava tarihine kadar sözleşme hükümlerine göre şimdilik 7.500TL ayrıca konutun yıpranma ve değer kaybı nedeniyle talebini şimdilik 5.000TL’nin davalıdan tahsilini istemiş; 23.8.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle de talebini 100.000 TL’na çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, sözleşmenin resmi şekilde yapılması nedeniyle geçerli olduğu, davalının sözleşmenin 9/f maddesine göre konutun peşin satış bedelinin %2’si oranında aylık kullanım bedeli ödemesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile imzaladıkları konut satış vaadi sözleşmesi gereğince davalının konut bedelinin tamamını ödemediğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini ileri sürerek,haklı fesih nedeniyle sözleşmenin 9/f maddesi gereğince satış bedelinin %2’si oranında aylık kullanım bedelinin davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece bu talebin kabulüne karar verilmiştir.4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve “Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyiniyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir…” hükmü ile 4077 Sayılı Kanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır” hükmü getirilmiştir.
Taraflar arasında 1.10.2002 tarihli Konut Satış Vaadi Sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin 9/f maddesinde “…Alıcı, sözleşmenin feshi iradesini havi fesih ihtarının Sinpaş tarafından keşide edildiği tarihten itibaren işbu madde hükümleri uyarınca kira olarak değerlendirilecek sürelerdeki kullanımı için Sinpaş’a konutun toplam satış bedelinin %2’si tutarında aylık kira bedeli ödeyecektir…” hükmü yer almaktadır. Az yukarda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri dikkate alındığında, sözleşmenin bu hükmünün haksız şart olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda anılan sözleşme hükmü nedeniyle davalı tüketici sorumlu tutulamaz. Öyle olunca mahkemece bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin 9/f maddesinin haksız şart olup olmadığı ve buradan hareketle davalı-tüketicinin bu maddeye göre hesaplanacak kullanım bedelinden sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 16.03.2016 gününde oy birliği ile karar verildi.
- Buraya tıklayarak diğer makale, örnek karar ve dilekçelerimize ulaşabilirsiniz
Sorry, the comment form is closed at this time.