Görevin Yapılışı Sırasında Ağır İhmal Göstermek Suretiyle Bankayı ve Banka Müşterilerini Zarara Uğratmak
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
25065
post-template-default,single,single-post,postid-25065,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Görevin Yapılışı Sırasında Ağır İhmal Göstermek Suretiyle Bankayı ve Banka Müşterilerini Zarara Uğratmak

Görevin Yapılışı Sırasında Ağır İhmal Göstermek Suretiyle Bankayı ve Banka Müşterilerini Zarara Uğratmak

 

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI

 

 

SORUŞTURMA NO              :

ŞÜPHELİ                                :

VEKİLİ                                    :

SUÇ                                        Görevin yapılışı sırasında ağır ihmal göstermek suretiyle bankayı  ve banka müşterilerini zarara uğratmak,

KONU                                     : Savunmalarımızdır.

 

 

Müvekkilim …….. (…….) hakkında çalışmakta olduğu kurumun Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor kapsamı içinde Hukuk Müşavirliğince ……. C.Başsavcılığına yapılan ihbari mahiyetteki suç duyuruları içeriğine göre “Bankamız Başmüfettişi ……. tarafından …… Şubemizde yapılan incelemeler sonucunda ……..sayılı soruşturma raporu düzenlenmiş ve raporda ayrıntısı ile belirtildiği üzere soruşturmaya konu işlemlerde usulsüzlükler yapıldığı tespit edilmiştir.

 

            Mezkur raporda belirtilen fiillerin bir bölümünün suç teşkil etmesi nedeniyle Bankamız Disiplin Kurulu Başkanlığı’nca alınan ……..sayılı karar ve Genel Müdürlük Makamı’ndan alınan ……. sayılı onay ile “ilgili personelin suça iştiraki ve/veya işbirliği olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasının teminen” suç ihbarında bulunup bittiğinde iade edilmek kaydıyla) suç ihbarı zımnında olmak üzere ekte sunulan rapor gereğince soruşturma yapılarak,

 

            Makamınızca sanıklar hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak suçlu/suçlular aleyhine kamu davası açılması” istemi ile C.Savcılığınızda yapılmakta olan ve müvekkilim ……… (……..)na atfedilen suçlama ile ilgili olarak aşağıda yapacağımız açıklamaları makamınızın takdir ve değerlendirmesine arz ediyoruz.

 

 

Bu bağlamda;

 

AÇIKLAMALAR

 

Makamınızca bilindiği üzere müvekkilim hakkında bağlı olduğu kurumun yapmış olduğu suç duyurusu nedeniyle atfedilen suçlama TCK’nun 257. Maddesinde belirtildiği üzere;

 

Görevi kötüye kullanma

            Madde 257- (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Asliye ceza)

            (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Sulh ceza)

            (3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”

 

Bu açıklamanın ışığı altında soruşturmaya konu olan olay hakkında söz konusu sevk maddesinde düzenlenen fiillerle müvekkilim hiçbir şekilde ilişkilendirilmediği halde, gerekli özen gösterilmeksizin makamınıza suç duyurusunda bulunulmuştur.

 

Makamınızca bilindiği üzere ceza adaletinin amacı maddi gerçekliğin araştırılmasıdır. Bu ilke gerek disiplin soruşturmalarında, gerekse ceza soruşturmalarında değişmez bir ülkedir.

 

Oysa soruşturmacının hiçbir araştırma gereği duymadan ve müvekkilimizin vermiş olduğu yanıtların var olup olmadığı ve bu çerçevede de yapmış olduğu savunmasını destekleyen banka işlemlerine ilişkin belgeler  yeterince incelenmeden salt soruşturma konusu yapılan soyut söylemlerinden yola çıkılarak iddialar konusunda bir araştırma yapmadan ceza tayini ön görülmüştür.

Bu açıklamalarımızın ışığı altında müvekkilimin söz konusu iddiaya konu olan olayların içinde işlemlerin yapılması aşamasında samimi ve aksi kanıtlanmayan Teftiş Kuruluna vermiş olduğu savunmalarında da ifade ettiği üzere; Müvekkil basiretli bir memur disiplini içerisinde banka mevzuatına uygun olarak ………. ve ……… isimli kişilere kullandırılan krediler ile ilgili olarak kredi verilmezden önce söz konusu kişiler hakkında “Kredi Kayıt Bürosu Refarans sistemi” aracılığıyla yapılan araştırmada “takip hesabı tahsil edilerek kapatılmış” ibaresini görmüş ayrıca adı geçen borçluların takibe konu olan kredilerinin kapatıldığını, ilgili avukatlar ve bankalardan yazılı olarak getirmiş oldukları yazılar ile kanıtlamışlar ve bunun üzerine de kredi komitesi krediyi kullandırmışlardır. Yapılan işlemler tamamen banka mevzuatı doğrultusunda yapılan işlemlerdir.

 

Bu aşamada müvekkilimin kredinin kullandırılması yolunda sadece kendisine yansıtılan bilgileri ve belgeleri kredi komitesine yansıtmış, kredinin kullandırılması konusunda hiçbir yönlendirmesi veya bir telkini dahi olmamıştır. Olmasını gerektiren bir yetkisi de bulunmamaktadır.

 

Kredi kullandırılan her iki kişi de devlet memuru olup ……..teşkilatında çalışmaktadırlar. Kredi kullandırılan kişilerden ………’a ait kredide önce ………… isimli kefil alınmış, daha sonra da alınan teminatı güçlendirmek amacıyla ………. isimli kişide ek kefil olarak alınmıştır.

 

Bunun yanında …….’e kullandırılan kredide ise aynı şekilde …….. isimli kişiye kullandırılan kredinin zaten öncelikli olarak başka bir kefilinin bulunduğu bu itibarla borçlu ve kefillerin  tamamen devlet memuru olması, maaşlarının kendilerinin ve kefil oldukları kişilerin aylık taksitlerini karşılayacak düzeyde bulunduğundan, keza, …… kişiden fazla kişiye kefil olmamak koşuluyla kefaletleri kredi komitesi tarafından kabul edilmiştir.

 

Bu çerçevede tamamlanan belgeler şube yönetmeni …….. Silistre tarafından incelendikten sonra müvekkilime kullandırılması için talimat verilmiştir. Müvekkilimin ilgili banka şubesinde yapmış olduğu görevi itibariyle onay yetkisi bulunmamaktadır.

 

Müvekkil gerekli belgeleri derleyip temin ettikten sonra ve sistemde kredi girişini tamamladıktan sonra kredi işlemlerini onaylayan onay makamına belgeleri sunar kredinin  onaylamasından sonra ve kendisine verilen talimat doğrultusunda hareket etmiştir.

 

Kredilerin ödenmemesi müvekkilimin kendisi ile ilişkilendirilebilecek bir konu değildir. Ödemelerin yapılmaması üzerine bankaca zaten gerekli işlemler yapılmış, dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere kendisine kredi kullandırılan …….. ait krediden kaynaklanan bankanın alacağı avukat aracılığı ile tahsil edilmiştir. Aynı şekilde kredi kullandırılan diğer ……..’e ait ödenmeyen kredilere ilişkin işlemlere ise ………. tarihinde başlanılmış, kredinin büyük miktarda olan kısmı tahsil edilmiş ve geri kalan miktarda tahsil edilmekte olup, tahsil işlemlerinde de bir aksama bulunmamaktadır.

 

Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız açıklamalardan anlaşılacağı üzere müvekkil kredi kullandırılması yolunda bir onay makamı olmadığı gibi kredinin kullandırılmasında tek başına belirleyici değildir. Kendisi sadece kredi müracaatı üzerine bilgi, belgeleri toplayıp ve sistemde belli girişleri yaptıktan sonra kişinin kredi kullanıp kullanılmayacağına ilişkin tüm bilgi ve belgelerle kredi komitesine sunar. Onay tamamıyla bu makamındır.

 

……. isimli şahsa gelince, bu şahsın başka kişilerden faiz veya komisyon adı altında para alıp almadığını bilebilecek durumda değildir. Kaldı ki; bu duyum banka tarafından alınması üzerine kişiye kredi dahi kullandırılmamıştır.

 

Müvekkilimin yukarıda anlatımlarımızın ışığı altında kendisine atfedilecek ve bankayı zarara sokacak nitelikte bir eylem ve davranışı bulunmamaktadır.

 

Tüm bu açıklamalarımızın yanında müvekkilim disiplin soruşturması sırasında sadece savunması alınmış ve soruşturmacının kurula sunmuş olduğu değerlendirme raporunda, müvekkilim ayrık tutulmuş ve disiplin ceza teklifinde dahi bulunmamıştır. Bu açıklamamıza ek olarak dosya içerisinde bulunan ve bir kısım şüpheliler hakkında düzenlenen …….. tarih ve ……sayılı Disiplin Kurulu kararına karşı, “karşı oy görüşü” ile dosya içinde bulunan ……….’un gerekçeli açıklamasının …… ve …….. sayfalarındaki diğer şüphelilerin banka mevzuatı çerçevesinde eylemlerini değerlendirmesine ilişkin görüşlerine bizde aynı şekilde katılmaktayız. Disiplin Kurulu üyesi ve karşı oy yazısı bulunan ……….’un açıkladığı üzere;

 

“…7-Rapor konusu suç tarifi ancak Banka personelinin bu tür müşterileri Bankamız eski (emekli) mensubu ……….’e (veya/benzer durumdaki birine) yönlendirmesi halinde mümkün olabilir. Ancak, böyle bir iddia ve/veya tespit söz konusu değildir.

 

      8-Velevki şube personelinin mezkur şahsın bu tür işlemleri sıklıkla yaptığının farkında olduklarını ve bu tür işlemlerin menfaat sağlanmadan yapılamayacağını düşündüklerini varsayalım. Bu ancak işlem sayısı belli bir aşamaya geldikten sonra düşünülebilecek bir durum olup, bu takdirde ne yapılabilir? Müşterinin (borç verecek kişinin) hesabından para çekmesi engellenebilir mi? Hayır, Bankalar Kanunu buna cevaz vermiyor, hatta suç, buna rağmen ünvan indiriminden savunması alınan personelin çalıştığı Şubece adı geçenin bu tür işlemleri belli bir tarihten sonra bir şekilde engellenmiş, nitekim adı geçen bu tür işlemlerin Kasım ……… ayından sonra ……..’deki diğer muhtelif şubeler aracılığıyla sürdürmüş, dolayısıyla yeni krediler, işlemlerin yapıldığı şubelerde açıldığından, bunu engelleyen şubenin kredilerinin azalmasından başka bir işe yaramamış,

 

      9-Raporda yer alan kredili müşterilere borç verme işlemleri Kanunen suç sayılan tefecilik olarak addedilip Banka personeli açısından suç duyurusu mükellefiyeti doğmuş mudur? Personel bakımından buna da evet demek kolay/mümkün değildir. Zira, bütün işlemlerimizde çoğu krediler (özellikle borçlu cari hesap şeklindeki ticari krediler) bu şekilde kapanmaktadır. Yani, yeni kullandırılacak kredi ile iade edilmek üzere 1-2 günlüğüne birilerinden bulunan paralarla kapatılmaktadır. Personelin müfettiş gibi günlerce/aylarca kayıt ve belgeleri inceleyip bu işlemlerin sayısını/tarafların tespit etme/bilme durumu söz konusu değildir. Peki personele ………… bu işlemlerden menfaat temin ettiğine dair herhangi bir şikayette bulunulmuş mudur? Raporda buna ilişkin herhangi bir tespit yoktur. Nitekim, borç aldığı tespit edilen çoğu müşteri müfettişe bilgi vermekten imtina ettiği gibi müfettişin görüştüğü kişiler dahi (birkaç kişi hariç) bu yönde bir bilgi vermemişlerdir. (Müfettişlikçe bu tür kişilerle görüşülmesi ve sağlanan menfaatin tespiti/oraya konulması için azami çaba sarfedilmiş olmasına rağmen). Hal böyle olunca, ihbar etmedikleri gerekçesiyle personeli suçlamanın da yerinde olmayacağı düşünülmektedir. İlgili personel, işlem sayısı ve sıklığı belli bir ölçüyü aştıktan sonra kişiyi uyarıp bir şekildeki işlem ve uygulamalara engel olarak üstüne düşeni yapmıştır.

 

      Dolayısıyla, bu şartlarda adı geçen personele disiplin cezası verilmesinin doğru olmadığı düşünülmektedir” demek suretiyle zaten değerlendirmenin dışında tutulan müvekkilim dışındaki diğer şüphelilerin dahi yapmış olduğu işlemlerin banka mevzuatına uygun olduğunu özellikle konusunda uzman kişi olan karşı oy da bulunan kişinin değerlendirmesine katılmamak mümkün değildir.

 

Sonuç olarak;

 

Yapılan işlemlerin banka mevzuatına tamamen uygun olup haklarında disiplin suçu işlediği iddia edilen müvekkilim dışındaki kişilerin kendilerine atfedilecek bir kusur ve eylemlerinin olmadığı açık ve net bir şekilde ifade edilmesinin yanında, diğer şüpheliler ile müvekkilimin banka mevzuatına uygun olarak yapmış olduğu işlemlerle ilişkilendirilebilecek şekilde bir yorumu dahi bulunmamaktadır.

 

Makamınızca bilindiği üzere; Ceza adaletinin amacı maddi gerçekliğin araştırılmasıdır. Bu itibarla; müvekkilimin olayın başından bu yana birbiri ile çelişmeyen ve aksi kanıtlanmayan savunmaları göz önüne alındığında; müvekkilim hakkında bir vicdan kanısı oluşturacak nitelikte maddi, kesin, tutarlı, birbiri ile çelişmeyen bir kanıt bulunmadığından hakkında kovuşturmaya yer olmadığına  dair karar verilmesini dilemekteyiz.

 

Arz ederim.

 

Saygılarımla,

 

                                                     Şikayetçi Vekili

                            

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın