02 Ağu Eşlerden Hangisine Ait Olduğu İspat Edilemeyen Mallar Onların Paylı Mülkiyetinde Sayılır Yargıtay Kararı
T.C.
Yargıtay
8. Hukuk Dairesi
Esas No:2014/14603
Karar No:2015/21591
K. Tarihi:2.12.2015
N.. B.. ile M.. Ö.. aralarındaki Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak davasının reddine dair Karamürsel Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nden verilen 14.02.2014 gün ve … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı N. vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlara ilişkin olarak mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı M. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın katkı payı alacağı olduğu ve dava konusu malların edinilmesinde davacının bir katkısının bulunduğu ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu 4 ve 13 nolu bağımsız bölümler mal rejiminin sona ermesinden sonra ihale yoluyla satın alınıp davalı adına tescil edildiğinden mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümler çerçevesinde çözüme kavuşturulamaz. Ancak davacı, Borçlar Kanunu genel hükümlerine göre genel mahkemelerde açacağı alacak davası ile talepte bulunabilir. Bu taşınmazlar ile ilgili ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan söz konusu taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava konusu 12 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 24.08.1993 tarihinde evlenmiş, 15.09.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa’nın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 12 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 24.07.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Dosya arasında bulunan tapu kaydına göre … Bankası lehine ipotek tesis edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle davanın katkı payı alacağına ilişkin olduğu ve davacının katkısının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; iddianın ileri sürülüş şekline ve taşınmazın edinilme tarihine göre davacının isteği artık değer katılma alacağına yönelik olup, alacağa hükmedilmesi için katkının bulunması gerekmemektedir. Bu doğrultuda iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak bu bağımsız bölüm hakkında bir karar verilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi ile varılan sonuç doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1.) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.