13 Eyl Avukatların Müvekkilleri Hakkında Tanıklık Yapıp Yapamayacakları
T.C.
YARGITAY
17. CEZA DAİRESİ
ESAS NO: 2015/13365
KARAR NO: 2016/6633
KARAR TARİHİ: 3.5.2016
>AVUKATLARIN MÜVEKKİLLERİ HAKKINDA TANIKLIK YAPIP YAPAMAYACAKLARI.
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
1- )Dosya kapsamından, 9.6.2005 günü tespit edilemeyen bir vakitte, müştekinin … üzerinde park halinde bulunan … plakalı aracının sağ ön kapı kolu zorlanmak suretiyle açılarak … marka oto teybinin çalındığı, olay yerinde yapılan incelemede, her hangi bir delil elde edilemediği, olayla ilgili tahkikat devam ederken, …’de meydana gelen oto teybi hırsızlığı olayları kapsamında, 2 ayrı olaydan parmak izleri tespit edilen sanıklar … ve …’ın 4.5.2006 günü İstanbul’da yakalandıkları, sanıkların aynı tarihli müdafii … huzurundaki kolluk beyanlarında, … merkez ve … ilçesinde çok sayıda araçtan teyp çaldıkları, eylemlerini gece saat 01.00-05.00 arasında gerçekleştirdikleri, araçların kapılarını tornavida veya meyve bıçağı ile açtıkları, başkaca olaylar yanında 9.6.2005 günü de hırsızlık amacıyla İstanbul’dan …’ye geldikleri, aynı mahalleye ait bir kaç sokak üzerinde park halinde bulunan 4 ayrı araçtan teyp çaldıkları, aradan zaman geçmesi, havanın karanlık olması ve …’yi bilmemeleri sebebiyle hırsızlık yaptıkları adresleri, araç modellerini ve suça konu teyplerin özelliklerini hatırlamadıkları yolunda beyanda bulundukları, sanıkların yargılama aşamasında ise inkara yöneldikleri, …’ye hiç gelmedikleri, kollukta baskı altında bulunmaları sebebiyle ifade zaptını okumadan imzaladıklarını beyan ettikleri, sanıkların ifadesi sırasında hazır bulunan avukat …’in, yargılama aşamasında tanık sıfatıyla dinlenmesinde, sanıkların ifadesi sırasında her hangi bir baskı uygulanmadığı, rahat bir şekilde eylemleri anlattıklarını söylediği, mahkemece eldeki delillerle sanıkların atılı suçtan mahkumiyetlerine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; 4.5.2006 tarihli kolluk tarafından müdafii huzurunda alınan savunmalarında sanıkların, … ilçesinde yakın zamanlarda meydana gelip de kolluk tarafından kendilerine okunan tüm oto teybi hırsızlığına dair eylemlerde,“eylemlerini gece saat 01.00-05.00 arasında gerçekleştirdikleri, araçların kapılarını tornavida veya meyve bıçağı ile açtıkları, aradan zaman geçmesi, havanın karanlık olması ve …’yi bilmemeleri sebebiyle hırsızlık yaptıkları adresleri, araç modellerini ve suça konu teyplerin özelliklerini hatırlamadıkları” şeklinde genel bir ikrarda bulundukları, beyanlarında, atılı suçun şahsileştirilmesini sağlayacak her hangi bir ayrıntı ileri sürmedikleri gibi devamında sanıklara yer gösterme işlemi de yaptırılmadığından, sırf 4.5.2006 tarihli …’de meydana gelen çoğu oto teybi hırsızlığı eylemlerine dair soyut ikrardan, müştekiye ait oto teybinin sanıklar tarafından çalındığı sonucuna ulaşılamayacağı, bu anlamda, soyut ikrar ile hırsızlık eyleminin ilişkilendirilemediği, sanıkların yargılama aşamasında, suçu inkar etmeleri hususu da dikkate alındığında, yüklenen suçu işlediklerini gösterir, hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden “şüpheden sanık yararlanır” evrensel ceza hukuku ilkesi uyarınca atılı hırsızlık suçunun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması sebebiyle beraatleri yerine yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de,
2- )5271 Sayılı CMK’nın 46/1-a maddesinde, avukatların, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler hakkında tanıklık yapabilmeleri için açıkça temsil olunan kişinin muvafakatının gerektiğinin, aynı maddenin son bendinde de, muvafakat bulunsa dahi avukatın tanıklık yapmaya zorlanamayacağının öngörüldüğü; 1136 Sayılı Avukatlık Yasası’nın 36. maddesinde de avukatların, kendilerine tevdi edilen veya görevleri gereği öğrendikleri hususları açığa vurmalarının yasak olduğu, bu hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri için iş sahibinin muvafakatını almış olmaları gerektiği yönündeki, 5271 Sayılı CMK nın 46. maddesiyle aynı doğrultudaki düzenleme karşısında, sanıkların soruşturma aşamasında müdafiilik görevini üstlenen avukat …’in, sanıklar tarafından verilmiş bir muvafakat işlemi bulunmadığı ve tanıklıktan çekinme hakkı da hatırlatılmadığı halde tanık sıfatıyla dinlenmesi ile beyanlarının hükme esas alınması,
3- )Müştekinin aracını 20.30’da park ettiği, ertesi gün sabah 07.00 sıralarında hırsızlık olayını anladığı, sanıkların da eylemlerini, 01.00 ile 05.00 saatleri arasında gerçekleştirdikleri yolundaki beyanları gözetildiğinde, UYAP sorgulamasında yaz saati uygulaması dikkate alındığında güneşin saat 05.15 te doğduğu, TCK’nın 6/1-e maddesi uyarınca saat 04.15’e kadar olan zaman diliminin gece olarak kabulü gerektiği, atılı suçun gece sayılan vakitte gerçekleştiğinin kesin olarak belli olmaması nedeniyle, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince eylemin gündüz vakti işlendiğinin kabulüyle hüküm kurulması gerekirken, atılı suçtan kurulan hükümlerde TCK’nın 143. maddesi uyarınca artırım yapılmak suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
4- )T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5- )Bu dava sebebiyle yapılan toplamda 3,50 TL davetiye giderinin 6352 Sayılı Kanun’un 100. maddesiyle CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu sebeple sanıklara yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 03.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.