31 Ağu Karşı Dava Açılması ve Süreler
Karşı dava, açılmış ve görülmekte olan bir davanın davalısının, aynı mahkemede, davacıya karşı açtığı dava olarak tanımlanır. Tanıma göre karşı dava için öncelikle açılmış ve görülmekte olan davanın varlığı şarttır. Diğer şart ise asıl davada ileri sürülen taleple karşı davanın konusu arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bir bağlantının mevcut olması gerekmektedir. Davalar arasında bağlantı hakkında değerlendirme yaparken HMK m.166/4’e bakmak gerekir. Kanun düzenlemesine göre davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. Kanun koyucu takas veya mahsup ilişkisinde de bağlantının var olduğunu var saymıştır. Takas, karşı davayı açan davalının asıl davanın davacısından alacaklı olduğunu bildirerek aralarındaki hukuki uyuşmazlığın giderilmesi talebidir. Mahsup ise karşı davayı açan davalının asıl davanın davacısından aralarındaki alacak ve borç ilişkisinin gözden geçirilerek indirilmesi talebini ihtiva eder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus bulunmaktadır. Karşı davayı açan davalının asıl davayı açan davacıdan daha çok alacağının bulunması gerekmektedir. Alacak miktarının daha az olması halinde asıl davada davalının yapması gereken savunmayı karşı davada ileri sürmesi halinde kanımca hâkim tarafından hukuki yararın bulunmadığı şeklinde takdir edilecektir.
Asıl dava ile karşı dava arasında takas veya mahsup yahut başka bir bağlantı bulunmaması halinde hâkim, davacının talebi ya da kendisinin re’sen yapacağı inceleme üzerine karşı davanın asıl davadan ayrılmasına ve gerekiyorsa dosyanın görevli olduğu mahkemeye gönderilmesine karar verecektir. HMK m.132’nin son fıkrasında “Karşı davaya karşı, dava açılamaz.” Şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenleme gereği karşı davaya karşı dava açma imkânı bulunmamaktadır. Kanun koyucu bu fıkrayı getirmesinin temel mantığı anılan durumun hukuki yararı bulunmamasıdır.
KARŞI DAVANIN AÇILMA ŞEKLİ VE SÜRESİ
Kanun koyucu HMK m. 133’de karşı davanın açılma şekli ve süresi hakkında düzenleme yapmıştır. Kanun düzenlemesine göre karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. Buna göre esasa cevap süresi, yazılı yargılama usulünde ve basit yargılama usulünde, kural olarak dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Cevap süresinin mahkeme tarafından uzatıldığı hallerde de, ek süre içerisinde karşı dava açılması mümkündür. Kanunun ilk fıkrasında belirtilen sürelerin kaçırılması halinde akıbetinin ne olacağı ise aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre süresinden sonra karşı dava açılması hâlinde, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir. Buna ilişkin Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararı bulunmaktadır (3. HD., E. 2016/1440 K. 2016/5213 T. 5.4.2016). Anılan karar;
“Karşı dava, asıl davada verilen cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle asıl davanın görülmekte olduğu mahkemede açılır.(HMK m.133/1) Karşı dava, her ne kadar asıl davaya yönelik olarak aynı mahkemede açılıyorsa da, müstakil (ayrı) bir davadır. Bu nedenle karşı davalar, ayrı (bağımsız) davalar gibi harca tabidir. (Harçlar Kanunu m.6/1) Harç yatırılmadan karşı dava açılmış sayılmaz ve karşı dava hükümleri uygulanmaz.
Karşı dava, esasa cevap süresi geçtikten sonra açılırsa, mahkeme, talep üzerine veya kendiliğinden davaların ayrılmasına karar verir.
Somut olayda; davalı karşı davalı tarafça dava dilekçesinin taraflarına 22.09.2015 tarihinde tebliği üzerine cevap ve karşı dava dilekçesinin süresinden sonra 13.10.2015 tarihinde verildiği, asıl davaya ilişkin olarak nafaka artırım talebinin reddi; karşı davada ise iştirak nafakalarının kaldırılması, olmadığı takdirde indirim ve yoksulluk nafakasının kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak HMK’nın 133/2. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, bu durumda karşı davanın asıl davadan ayrılmasına ve yeni esasa kaydedilmesine karar verilmesi gerekir iken, karşı davanın süresinde açılmadığından bahisle reddedilmesi doğru bulunmamıştır.”
KARŞI DAVADA HARÇ
Karşı dava hakkında bilinmesi gereken bir başka husus ise davanın harca tabi olduğudur. Harçlar Kanunu madde 6’ya göre, karşı dava, müstakil davalar gibi harca tabidir. Davalı, karşı davayı açmak için başvurduğunda harcını yatırmak zorundadır. Harcın yatırılmaması durumunda ne olacağı Harçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Harçlar Kanunu madde 32’de harcın yatırılmaması halinde müteakip işlemlerin yapılamayacağı belirtilmektedir. Karşı dava asıl davanın görüldüğü mahkemedeki ilgili dava dosyasının numarasıyla anılır, karşı dava için ayrıca esas numarası verilmez. Mahkeme, asıl davayla karşı davayı birlikte inceler, ön inceleme ve tahkikat safhalarını da birlikte yapar. Bu yönüyle, tarafların ve mahkemenin yapmış oldukları usuli işlemler her iki dava için yapılmış olur. Asıl dava ve karşı davayı birlikte inceleyerek hüküm kuran mahkeme her iki dava hakkında tek bir hüküm vermektedir. Mahkeme asıl dava ve karşı dava hakkındaki hükmünü ayrı ayrı vermektedir. Bu konuya ilişkin Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin kararı bulunmaktadır (6. HD., E. 2014/12504 K. 2015/1282 T. 12.02.2015). Anılan karar;
“Dava, 29/05/2014 tarihinde açıldıktan sonra davalılar cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava açmışlardır. HMK.nın 132.maddesine göre açılan karşı dava müstakil ayrı bir dava olduğundan mahkeme karşı davayı da olumlu-olumsuz bir karara bağlamakla yükümlü olup hüküm fıkrasında asıl dava ve karşı dava hakkında verilen kararlar ayrı ayrı gösterilmelidir. Bu husus gözetilmeyerek her bir dava hakkında verilen karar hüküm de gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
Sorry, the comment form is closed at this time.