11 Şub Kamu Yararı Kararı Alınmadan Kamulaştırma Yapılması Nedeniyle Mülkiyet ve Etkili Başvuru Haklarının İhlal Edilmesi
Olaylar
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından herhangi bir kamu yararı kararı alınmaksızın başvurucunun taşınmazlarının kamulaştırılmasına karar verilmiştir. TOKİ, başvurucu aleyhine 24/1/2007 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açmıştır.Mahkeme, 27/2/2008 tarihinde taşınmazların TOKİ adına tesciline hükmetmiş, karar onanmıştır. Bu arada başvurucu, kamulaştırma işleminin iptali istemiyle 6/3/2007 tarihinde idare mahkemesinde dava açmıştır. İdare mahkemesi TOKİ’nin herhangi bir plana bağlı olmaksızın kamulaştırma işlemi yapabileceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Danıştay uygulama imar planının bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. İdare mahkemesi uygulama imar planının 2011 yılında yürürlüğe girdiğini vurgulamış ancak kamulaştırma işleminin tesis edildiği tarihte uygulama imar planının mevcut olmadığını belirterek kamulaştırma işlemini iptal etmiştir. Danıştayın uygulama imar planının sonradan da olsa yürürlüğe girdiğine dikkat çekerek kararı bozması üzerine idare mahkemesi davayı reddetmiştir. Başvurucunun temyiz yoluna başvurması üzerine Danıştay, ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır.
İddialar
Başvurucu; kamu yararı kararı alınmadan kamulaştırma yapılması nedeniyle mülkiyet hakkının, kamulaştırmada kamu yararının bulunup bulunmadığının yargısal denetime tabi tutulmaması nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
1. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
Somut olayda kamulaştırma işleminin tesis edildiği tarihte 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesince zorunlu kılınan kamu yararı kararı veya uygulama imar planı bulunmadığı için kamulaştırma işleminin hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
2. Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
Başvurucu, taşınmazlarının kamulaştırılmasının kamu yararı amacına dayanıp dayanmadığını kamulaştırma işleminden bağımsız olarak yargısal denetime tabi kılma imkânı elde edememiştir. Taşınmazın kamu hizmetine tahsisinde kamu yararı bulunmadığı iddiası yönünden yapılacak yargısal denetimin etkili olduğundan söz edilebilmesi için bunun kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce tamamlanması gerekir. Aksi takdirde kamu yararı kararına karşı yargı yolunun açık olmasının bir anlamı kalmaz.
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası sonucunda 27/2/2008 tarihli ilk derece mahkemesinin kararına istinaden taşınmazın TOKİ adına tescil edildiği de hatırlandığında başvurucunun taşınmazların kamulaştırılmasının kamu yararı amacına dayanmadığı iddiasını taşınmazların mülkiyetini yitirdiği tarihten önce yargı mercilerine inceletmesi imkânsız hâle gelmiştir. Kamulaştırma işlemine karşı açılan davanın nihai olarak reddedilmesi başvurucunun mülkiyet hakkına Anayasa’ya aykırı olarak yapılan müdahaleyle gerçekleşen ihlalin giderimi için yapabileceği muhtemel idari ve yargısal başvurulardaki başarı şansını düşürmüştür.
Sonuç olarak başvurucunun taşınmazlarının kısmen yol, kısmen sanayi alanı olarak tahsis edilmesinde kamu yararı bulunup bulunmadığını, kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce yargısal mercilere denetlettirememesi sebebiyle mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı ihlal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Öte yandan kamulaştırma işleminin hukukiliği ile kamulaştırma bedelinin tespitinin farklı mahkemelerde ve farklı yargı kollarında dava konusu edilmesinin bazı durumlarda idari yargıdaki davanın etkililiğini zayıflattığına işaret edilmesi gerekmektedir. Kamulaştırma işleminin iptali istemiyle idari yargıda açılan dava henüz sonuçlanmadan adli yargıda açılan kamulaştırma bedelinin tespiti davasının sonuçlanması olasılık dışı değildir. Nitekim uygulamada idari yargıdaki dava büyük çoğunlukla adli yargıdakinden sonra kesinleşmektedir. Dolayısıyla idari yargı tarafından kamulaştırma işlemine yönelik olarak verilecek muhtemel bir iptal kararının sonuçsuz kalması riski oldukça yüksektir.
Dolayısıyla benzeri yeni ihlallerin önüne geçilebilmesi için ilgili mevzuatın kamulaştırma bedelinin tespiti için adli yargıda açılan davanın kamulaştırma işleminin iptali istemiyle idari yargıda açılan davadan önce karara bağlanmasını ve idari yargıda verilecek muhtemel bir iptal kararının sonuçsuz kalmasını önleyecek güvenceler içermesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu nedenle kararın bir örneğinin yasama organına bildirilmesine karar verilmiştir.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
Sorry, the comment form is closed at this time.