27 Oca Aynı İlamda Yazılı Alacak Ayrı Ayrı İcra Takibine Konu Edilebilir Mi?
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi ile 12. Hukuk Dairesi tamamen farklı görüşlen savunmaktadır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2012/6206/8203 sayılı kararında
“…Müşteki tarafından adı geçen Avukat aleyhine Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin Esas:2014/745 sayısına kayden açılan şikâyet davası sonunda verilen 13.11.2014 tarih ve 2014/1009 sayılı karar ile yasalarda bir ilam ile hüküm altına alınan haklar ile ilgili olarak ayrı ayrı takip yapılabileceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu kapsamda Anayasanın 36, Türk Medeni Kanununun 1, 2, 4 ve 33, Borçlar Kanununun 77 ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 29. maddeleri dikkate alınarak uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği, objektif iyiniyet kuralları uyarınca, adı geçen Avukat tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti istenmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle dürüstlük kurallarına uymadığı…” gerekçesi ile ayrı takip yapılamayacağını bildirömekte 12. Hukuk Dairesi ise bunun olabilirliğini içtihat etmektedir.
TBB Disiplin Kurulu’nun 26.07.2013 gün ve E. 2013/139, K. 2013/565 sayılı kararı;
“…Disiplin kovuşturmasının şikâyetli avukatın mahkeme ilamına konu vekâlet ücreti ile yargılama giderini iki ayrı icra takibi yaparak tahsil etmesinde hukuka aykırılık olup olmadığı değil, yapılan işlemin meslek kurallarına uygun olup olmadığıdır.
Eylem, şeklen hukuka uygun olsa bile, ilamda yazılı aynı mahiyetteki iki alacak için iki ayrı takip yapılarak iki ayrı icra vekâlet ücreti tahsili meslek kurallarının ruhu ve kabul ettiği ilkelerle bağdaşmamaktadır. Avukat, yargı kararlarına uygun ise de toplumun önem verdiği moral değerlere ters ve avukatların kamudaki itibarını doğrudan ilgilendiren hususlarda daha dikkatli ve özenli olmak “avukatlar paradan başka hiçbir şey düşünmez gibi olumsuz bir imajın yaratılmasına” eylemleriyle katkıda bulunamazlar.
Çünkü avukatlık her şeyden önce bir kamu hizmetidir ve “avukat kamunun avukatlık mesleğine güveni” nin sarsılmamasını sağlayacak biçimde çalışmak zorundadır. (Avukatlık Yasası Madde 34 ve TBB Meslek Kuralları Madde 3) Bazı davranışların yasalara uygunluğu yeterli mazeret sayılamaz. Avukat aynı zamanda “hukuka uygunluk” ölçüsüne de bağlıdır. (Av. Faruk Erem, Meslek Kuralları Şerhi, s. 46).
Şikayetli avukatın eylemi, Avukatlık Yasası’nın 34. Maddesinde açıklanan; Yüklenilen görevi, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen Meslek Kuralları’na uymak yükümlülüğü ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesinde açıklanan; Mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütme ilkesine ve 4. maddesinde açıklanan; Mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınma ilkelerine aykırılık teşkil etmekle disiplin suçunu oluşturmaktadır..” gerekçesi ile eylemi disisğplin suçu olarak yorumlamakta idi.
TBB Disiplin Kurulu’nun 03.01.2015 gün ve E. 2014/766, K. 22015/16 sayılı kararı;
“…Disiplin kovuşturmasına konu sorunlardan birisi bir ilamda yazılı alacağın birden fazla takip konusu yapılıp yapılamayacağına İlişkindir. Bir ilamda yazılı alacağın ayrı ayrı takibe konulup konulamayacağı hususunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesi ile 12. Hukuk Dairesi içtihadı farklı olup, 8. Hukuk Dairesi kararlarına ayrı takip göre yapılamaz, 12. Hukuk Dairesi kararlarına göre de ayrı takip yapılabilir Denmekte,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.03.2010 gün ve 2010/12 138 Esas, 2010/169 Karar sayılı kararında da “Dairemizin müstekar içtihatları gereği ilamda yazılı olan asıl alacak ve yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönünden tek bir takip yapılabileceği gibi ayrı ayrı takip yapılması da mümkündür. İlamda hükmedilen asıl alacak ve buna bağlı fer’i alacaklar yönünden ayrı ayrı takip yapılmasını engelleyen yasa hükmü bulunmadığından, mahkemece şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu” gerekçesi ile karar verildiği görülmektedir.
O halde takiple amaçlanan sonuca ve bu hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığına da bakmak gerekir. Takip miktarları itibarıyla Şikâyetli avukatın haksız kazanç amacıyla takip yapmadığı görülmektedir. Baro Disiplin Kurulu’nun bu yöndeki hukuksal değerlendirmesi isabetlidir…” gerekçesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararını esas alarak içtihadından dönmüş ve hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığına da bakılmak suretiyle olabilirliğine karar vermiştir.
Adalet Bakanlığı Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 27.02.2017 günlü ve 92358809-152.03-59343- 2696 sayılı “Olur”u ile Kurulumuzun 04.01.2017 gün ve 2016/761 Esas, 2017/56 Karar sayılı kararı, “Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ilamda hükmedilen asıl alacak ve feri alacaklar yönünden ayrı ayrı icra takibi yapılmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmadığına ilişkin kararı göz önünde bulundurulmak suretiyle adı geçen Avukatın müştekiye zarar verme amacı ile hareket ettiğine dair somut bir delilin bulunmadığı gerekçesiyle, itirazın reddine ve söz konusu kararın onanmasına karar verilmiş ise de,
….Nitekim Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 09.11.2012 tarih ve Esas:2012/7921, Karar: 2012/10135 sayılı kararı aynı doğrultuda olduğu gibi emsal nitelikteki bir eylemin Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun 26.07.2013 tarih ve Esas:2013/139, Karar:2013/565 sayılı kararında Avukatlık Kanunu’nun 34,134 ve Meslek Kuralları’nın 3,4 maddelerine aykırı olup disiplin cezasını gerektirdiği kabul edilmiştir.”
Sorry, the comment form is closed at this time.