Nasbı Onaylanmamış Astsubay Adayının Statüye Geçiş İşleminin OHAL KHK’sıyla İptal Edilmesi Nedeniyle Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edilmediği
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
21943
post-template-default,single,single-post,postid-21943,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Nasbı Onaylanmamış Astsubay Adayının Statüye Geçiş İşleminin OHAL KHK’sıyla İptal Edilmesi Nedeniyle Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edilmediği

Nasbı Onaylanmamış Astsubay Adayının Statüye Geçiş İşleminin OHAL KHK’sıyla İptal Edilmesi Nedeniyle Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edilmediği

Olaylar 

Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) uzman erbaş olarak görev yaparken astsubay olmak amacıyla 22/2/2016 tarihinde astsubay temel askerlik ve astsubaylık anlayışı kazandırma kursuna başlamış; 15 Temmuz darbe girişiminin ardından nasbı yapılmayarak bir emirle birliğine sevk edilmiştir.

Bunun üzerine başvurucu, Millî Savunma Bakanlığına astsubay olarak nasbedilmek için başvuruda bulunmuş ancak 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (675 sayılı KHK) gereğince astsubaylığa nasbının yapılamayacağını öğrenmiştir.

Başvurucunun astsubaylığa nasbedilmemesine ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı dava idare mahkemesince reddedilmiştir.

Başvurucu, istinaf başvurusunda bulunmuş; bölge idare mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Başvurucunun temyiz başvurusu da Danıştay tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, nasıpları onaylanmamış astsubay adaylarının statüye geçiş işlemlerinin olağanüstü hâl (OHAL) KHK’sıyla iptal edilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. 

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Kamu yararı amacına yönelik olarak hukuki ve fiilî zorunluluğun bulunduğu hâllerde kişilerin durumlarında değişiklik yapan işlemler yasal düzenlemelere konu edilebilir. Bireylerin durumlarında değişiklik yapan düzenlemelerin hukuki ve fiilî zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ancak ilgili düzenlemenin uygulandığı dönemdeki durum ve şartlar dikkate alınmak suretiyle belirlenebilir.

Devletin -olağan dönemde de- demokratik düzene tehdit oluşturan durumları bertaraf etmek için başvuracağı araçların kapsam ve içeriğini belirlemede geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Özellikle askerlik hizmetinin millî güvenliğin sağlanmasındaki önemi gözönünde bulundurulduğunda TSK’da istihdam edilecek personel seçiminde son derece hassas davranılması ve diğer kurumlara nazaran farklı bir istihdam politikası yürütülmesi olağandır.

Somut olayda statüye geçiş işleminin iptalinin dava açma hakkını engelleyecek şekilde KHK ile yapılması için -sistem değişikliği de bulunmayan olağan dönemde- hukuki ve fiilî zorunluluğun olduğu söylenemeyeceğinden müdahalede gereklilik koşulunun sağlanamadığı sonucuna varılmıştır. Söz konusu işlemin KHK’ya dayalı olarak yapılması nedeniyle işlemin iptali istemiyle başvurulabilecek olağan bir yargı yolunun bulunmadığı açıktır. Olağan yargı yolu dışında usule ilişkin herhangi bir başvuru usulü de öngörülmemiştir. Dolayısıyla başvurucu söz konusu müdahale neticesinde mahkemeye erişim hakkını tamamen yitirmiştir. Bu bağlamda müdahalenin orantılı da olmadığı değerlendirilmiştir.

Başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahale -olağan dönemde Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olduğundan- olağanüstü dönemde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesi yönünden de incelenmiştir.

Mahkemeye erişim hakkı; savaş, seferberlik, OHAL gibi yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde Anayasa’nın 15. maddesinde yer alan dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında değildir. Dolayısıyla bu hak yönünden OHAL dönemlerinde Anayasa’daki güvencelere aykırı tedbirler alınması mümkündür.

Bu bağlamda öncelikle OHAL yönetim usullerine başvurulmasındaki temel amacın bu yönetim rejiminin uygulanmasına neden olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesini sağlamak olduğu gözönünde bulundurulmuştur.

15 Temmuz 2016 tarihindeki askerî darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen OHAL sürecinde TSK içindeki askerî hareketliliğinin durdurulması, yeni bir askerî girişimin önlenmesi ve ordu içinde belli ölçüde bozulan düzenin yeniden sağlanabilmesi açısından başvurulabilecek elverişli tedbirlerden birinin statüye geçiş işlemlerinin durdurulması olarak ön plana çıktığı görülmüştür. Bu sebeple OHAL KHK’larında yer alan bazı düzenlemelerle TSK içindeki statü değişikliklerinin durdurulması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.

Bu tür tedbirlerin alınması bağlamında OHAL ilanına sebebiyet veren durumun vahameti hiçbir koşulda unutulmamalıdır. Zira darbe teşebbüsü, Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) başta TSK olmak üzere devlet kurumları içindeki örgütlenmesinden kaynaklanan potansiyel tehdidin açık ve mevcut bir tehlikeye dönüştüğünü göstermektedir. Dolayısıyla söz konusu tehlikenin ağırlığı ölçüsünde tedbirlerin de ivedilikle alınmasının ve uygulanmasının gerekliliği açıktır.

Ayrıca olağanüstü dönemde ortaya çıkan tehlikenin neden olduğu hukuki ve fiilî zorunluluklar olağanüstü tedbirlere muhatap olacak kişiler bakımından bireysel işlem yapılmasını mümkün kılmayabilir. Bu nedenle OHAL’i oluşturan koşullarda bireylerin hukuksal durumlarında değişiklik yapılmasını konu edinen işlemlerin genel düzenlemelere konu edilmesi makul karşılanmalıdır. OHAL ilanını gerekli hatta zorunlu kılan koşulların ağırlığı karşısında bu tür genel önleyici tedbirlere başvurulmasının hukuki ve fiilî bir zorunluluk olarak kabulü mümkün görülebilir.

675 sayılı KHK kapsamında yer alan kişilerin nasbedilme işlemi ile birlikte TSK teşkilatı içinde, FETÖ/PDY ve diğer terör örgütleriyle mücadelede doğrudan görev alacakları dikkate alındığında statüye geçme işlemlerinin -aynı durumda bulunanlara- ayrım yapılmaksızın iptaline yönelik düzenlemenin darbe teşebbüsü sonucunda meydana gelen tehlikeye karşı verilen mücadelede etkili ve acil tedbir alınması gerekliliğinin bir sonucu olduğu değerlendirilmiştir.

Bu bağlamda tüm devlet kurumlarına olduğu gibi özellikle TSK’ya sızma çabasında olduğu bilinen FETÖ/PDY’nin bu özelliği karşısında kamu makamlarının OHAL ilanına sebep olan tehlikeyi ivedi şekilde bertaraf etmek için gerekli tedbirleri hızlıca hayata geçirmek amacıyla bireysel işlemler yapmak yerine olağanüstü tedbir mahiyetinde OHAL KHK hükümleriyle statüye geçiş işlemlerini iptal etmesinin demokratik anayasal düzen ile millî güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması amaçlarına ulaşma bakımından gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca astsubaylık statüsü ile astsubay adaylığı statülerinin aynı olmadığı belirtilmelidir. Başvurucunun hukuki durumu -statüye geçirilme işlemi tamamlanmadığı için- astsubaylığa nasbı yapılmış kişilerden farklıdır. Dolayısıyla müdahalenin başvurucu yönünden henüz elde edilmemiş bir statüye geçiş işleminin iptaline ilişkin olduğu orantılılık incelemesinde gözönünde bulundurulmuştur. Diğer taraftan statüye geçiş işlemlerinin iptalinde kişiler yönünden bir ayrım yapılmamış, nasbı tamamlanmamış tüm adayların geçiş işlemleri iptal edilmiştir.

Son olarak başvurucunun astsubay statüsüne geçiş işleminin iptalinin -kamu kurumlarından çıkarılmalardan farklı olarak- başvurucuyu bu statüden ilanihaye yoksun bırakacak bir etkisinin olmadığına dikkat edilmiştir. Nitekim başvurucu ilgili prosedüre yeniden tabi tutularak -yeniden kursa katılarak- da olsa yaklaşık bir yıl gibi kısa sayılacak bir süre sonunda astsubaylık statüsünü elde etmiştir.

Bir taraftan demokratik toplumun karşılaştığı fiilî tehdit ve bunun acil bir şekilde bertaraf edilmesinin gerekliliği diğer taraftan başvurucunun menfaati karşılaştırıldığında nasıp işlemlerinin iptalinin dava açma hakkı sağlamayacak şekilde KHK ile yapılmasının orantılı olduğu değerlendirilmiştir.

Tüm bu açıklamalar ışığında demokratik bir toplumun karşılaşabileceği en ağır tehdidin darbe teşebbüsü ile gerçekleştiği somut olayın koşullarında başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın