29 Tem Yabancı Mahkeme Kararlarının Gerekçesiz olmasının Kamu Düzenine Aykırılık Teşkil Etmediğine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı
T.C.
YARGITAY
Büyük Genel Kurul
Esas No: 2010/1
Karar No: 2012/1
Karar Tarihi: 10.02.2012
ÖZET: Türk tenfiz hukuku yabancı mahkeme kararlarının tasıdıgı açıkça Türk kamu düzenini ihlal
edip etmeyecegi konusu ile ilgilenir. Üstelik tenfiz hakimine kararın gerekçesini incelemek ve dikkate
almak görev ve yetkisi dahi verilmemistir. Yabancı mahkeme kararı, verildigi ülkenin usul hukuku
kuralı > lex fori> kuralına tabidir. Tenfiz sartları bu kuralların nasıl ve hangi ölçüde tenfizi
engelleyecegini ayrı ayrı göstermistir. Görülmektedir ki, yabancı mahkeme kararında Türk Usul
Hukuku?nun yeni yürürlüge girmis bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu anlamında bir
gerekçenin bulunmaması tek basına Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektiren bir olgu degildir.
Ilke olarak her mahkeme kendi milli usul hükümlerini uygular, bu sebeple yabancı mahkemenin tatbik
ettigi usulün Türk hukukundan farklı olması kamu düzeninin müdahalesi için gerekçe degildir. Aynı
ilke yabancı mahkeme kararında uygulanan ispat hukukuna ait kurallar bakımından da geçerlidir.
Münhasıran hukuki dinlenilme hakkı verilmeden olusturulan ve kesinlesen gerekçesiz bir yabancı
mahkeme kararının sırf bu sebeple Türk kamu düzenine aykırı bulundugunu belirtmek suretiyle tenfiz
talebinin reddi lex fori prensibine de aykırı düsecektir.
(5718 S. K. m. 50, 52, 53, 54, 55, 56, 57) (2675 S. K. m. 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41) (2709 S. K. m. 141)
(6100 S. K. m. 297, 298) (1086 S. K. m. 388) (YHGK. 27.05.2009 T. 2009/19-102 E. 2009/208 K.)
(YHGK. 21.06.2000 T. 2000/2-1051 E. 2000/1068 K.) (2. HD. 08.06.2006 T. 2006/2612 E. 2006/9147
K.) (13. HD. 02.10.2003 T. 2003/6226 E. 2003/11095 K.) (13. HD. 05.12.2001 T. 2001/9007 E.
2001/11406 K.)
I- Içtihatları Birlestirme Konusunda Basvuru
Yabancı mahkeme ilamının gerekçesiz olmasının kamu düzenine aykırılık teskil edip etmedigi ve bu
baglamda gerekçeden yoksunlugun yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olup olmayacagı
hususunda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararlarının, aynı Daire kararlarıyla ve Yargıtay 13. Hukuk
Dairesinin kararlarıyla çelistigi ileri sürülerek, görüs aykırılıgının içtihatların birlestirilmesi yoluyla
giderilmesi, Av. Serpil Alatalı Bayburtun 24.11.2009 tarihli basvurusuyla istenilmistir.
II- Görüs Aykırılıgının Giderilmesi Istemine Konu Kararlar
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.06.1999 gün ve E:1999/5858 K:1999/7609 sayılı kararı.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 08.06.2006 gün ve E:2006/2612 K:2006/9147 sayılı kararı.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.12.2001 gün ve E:2001/9007 K:2001/11406 sayılı kararı.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 02.10.2003 gün ve E:2003/6226 K:2001/11095 sayılı kararı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.06.2000 gün ve E:2000/2-1051 K: 2000/1068 sayılı kararı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2009 gün ve E:2009/19-102 K: 2009/208 sayılı kararı.
III- Görüs Aykırılıgının Giderilmesi Istemine Konu Kararlarda Belirtilen Görüslerin Özetleri
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.06.1999 gün ve E:1999/5858 K:1999/7609 sayılı kararında; gerekçe
ihtiva etmeyen ve geçici bosanma oldugu belirtilen yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine
aykırılık teskil ettigi ifade edilmistir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 08.06.2006 gün ve E:2006/2612 K:2006/9147 sayılı kararında; tanıma ve
tenfizde yabancı mahkeme kararının dogrulugunun, uygulanmıs olan usul hükümlerinin, maddi ve
hukuki tespitlerin inceleme dısında tutulması gerektigi, kamu düzenine açıkça aykırılıgın ancak,
Anayasa ile düzenlenen temel hak ve hürriyetlere, milletlerarası hukukta kabul edilen temel ilkelere,
adil yargılanma ve savunma hakkına, genel ahlaka, Türk hukuk düzeninin temelini olusturan ve
devletin vazgeçemeyecegi ilkelere aykırılık halleri ile sınırlı bulundugu, bu itibarla yabancı mahkeme
ilamının gerekçesiz olmasının kamu düzenine aykırı ve dolayısıyla tenfize engel kabul edilemeyecegi
belirtilmis, anılan Daire Baskanlıgınca da istikrarlı son uygulamalarının bu yönde oldugu açıklanmıstır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.12.2001 gün ve E:2001/9007 K:2001/11406 ve 02.10.2003 gün ve
E:2003/6226 K:2001/11095 sayılı kararlarında; yabancı mahkeme ilamlarının gerekçe ihtiva
etmemesinin Anayasa ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle tanıma ve tenfize engel teskil edecegi
benimsenmis, görüs yazılarında da aynı yöne isaret edilmistir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yabancı mahkeme ilamlarının tenfizinde dogrudan geçersizlikle
ilgili bir kararı bulunmamakla birlikte; 21.06.2000 gün, E:2000/2-1051 K:2000/1068 ve 27.05.2009
gün, E:2009/19-102 K: 2009/208 sayılı kararlarında, gerek 2675 sayılı Kanunun uygulanmasında ve
gerekse yürürlükte bulunan 5718 sayılı Kanunun uygulanmasında yabancı ilamın içeriginin tetkik ve
denetime uygun bulundugu, kamu düzeni ölçüsünün denetim için yeterli bulundugu kabul edilmistir.
Su durumda; Hukuk Genel Kurulunun konuya iliskin olarak, yabancı mahkeme ilamlarının tenfizinde
dogrudan geçersizlikle ilgili bir kararı bulunmadıgından; Ikinci Hukuk Dairesi kararlarının kendi
içinde ve Onüçüncü Hukuk Dairesi kararlarıyla çeliski arz ettigi açıktır.
IV- Içtihatları Birlestirme Yoluyla Görüs Aykırılıgının Giderilmesi Gerektigine Iliskin Kararlar Ve
Içtihatları Birlestirmenin Konusu
Yargıtay Birinci Baskanlık Kurulu’nun 29.11.2010 tarih ve 158 sayılı kararı ile;
Yabancı mahkeme kararlarının gerekçe ihtiva etmemesinin tenfize engel olup olmayacagı konusunda
Ikinci Hukuk Dairesinin 30.06.1999 tarih E:1999/5858 K:1999/7609, 08.06.2006 tarih E:2006/2612
K:2006/9147, Onüçüncü Hukuk Dairesinin 05.12.2001 tarih E:2001/9007 K:2001/11406, 02.10.2003
tarih E:2003/6226 K:2003/11095 sayılı kararları arasında görüs aykırılıgı bulundugu ve farklı
uygulamaların sürdürüldügü sonucuna varıldıgından; aykırılıgın Içtihatları Birlestirme Hukuk Genel
Kurulunca giderilmesi gerektigine, görüsme tarihinin daha sonra Birinci Baskanlıkça belirlenmek
üzere raportör üye görevlendirilmesine karar verilmistir.
Yargıtay Içtihatları Birlestirme Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.2012 tarihli oturumunda raportör
üyenin açıklamaları dinlendikten sonra esasa girisilmezden önce; öncelikle içtihatlar arasında görüs
aykırılıgı bulundugu ve bu aykırılıgın Içtihatların birlestirilmesi yoluyla giderilmesi gerektigine karar
verilmis ve Içtihatları Birlestirmenin konusu, Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin
bulunmamasının kesinlesmis yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olup olmayacagı, bu hususun
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında
kamu düzenine açıkça aykırılık sayılıp sayılmayacagı seklinde belirlenmistir.
V- Içtihatları Birlestirmenin Gerekçesi
1- Konuyla Ilgili Yasal Düzenlemeler
A) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Durusmaların açık ve kararların gerekçeli olması
Madde 141- Mahkemelerde durusmalar herkese açıktır. Durusmaların bir kısmının veya tamamının
kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliginin kesin olarak gerekli kıldıgı hallerde
karar verilebilir.
Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.
Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.
B) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Hükmün kapsamı
Madde 297- (1) Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra asagıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin ad ve soyadları ile sicil
numaraları, mahkeme çesitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildigini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni
temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlastıkları ve anlasamadıkları hususları, çekismeli
vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartısılması ve degerlendirilmesini, sabit görülen
vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi,
varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildigi tarih ve hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldıgı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri
hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık,
süphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmesi gereklidir.
C) Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
Madde 388 – Karar asagıdaki hususları kapsar:
1. Kararı veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin ad ve soyadları ve sicil
numaraları, mahkeme çesitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildigi,
2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları
ile adresleri,
3. Iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlastıkları ve anlasamadıkları hususlar, ihtilaflı konular
hakkında toplanan deliller, delillerin tartısması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda
bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,
4. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,
5. Kararın verildigi tarih ve hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin imzaları,
Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her
biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası
altında birer birer, açık, süphe ve tereddüt uyandırmayacak sekilde gösterilmesi gereklidir.
D) 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun
Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tenfizi ve Tanınması
Tenfiz kararı
Madde 50- (1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına iliskin olarak verilmis ve o devlet
kanunlarına göre kesinlesmis bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi
tarafından tenfiz kararı verilmesine baglıdır.
(2) Yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kisisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz
kararı istenebilir.
Tenfiz istemi
Madde 52- (1) Kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir.
Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karsı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede asagıdaki
hususlar yer alır:
a) Tenfiz isteyenle, karsı tarafın ve varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmis oldugu ve mahkemenin adı ile ilamın
tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım oldugu.
Dilekçeye eklenecek belgeler
Madde 53- (1) Tenfiz dilekçesine asagıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmıs aslı veya ilamı veren yargı organı
tarafından onanmıs örnegi ve onanmıs tercümesi.
b) Ilamın kesinlestigini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmıs yazı veya belge ile onanmıs
tercümesi.
Tenfiz sartları
Madde 54- (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını asagıdaki sartlar dahilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildigi devlet arasında karsılıklılık esasına dayanan bir anlasma
yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmis ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun
hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması.
b) Ilamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmis olması veya
davalının itiraz etmesi sartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir iliskisi bulunmadıgı haldekendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmis olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karsı tenfiz istenen kisinin hükmü veren mahkemeye usulüne
uygun bir sekilde çagrılmamıs veya o mahkemede temsil edilmemis yahut bu kanunlara aykırı bir
sekilde gıyabında veya yoklugunda hüküm verilmis ve bu kisinin yukarıdaki hususlardan birine
dayanarak tenfiz istemine karsı Türk mahkemesine itiraz etmemis olması.
Teblig ve itiraz
Madde 55- (1) Tenfiz istemine iliskin dilekçe, durusma günü ile birlikte karsı tarafa teblig edilir.
Ihtilafsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tabidir. Hasımsız ihtilafsız kaza
kararlarında teblig hükmü uygulanmaz. Istem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek
karara baglanır.
(2) Karsı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz sartlarının bulunmadıgını veya yabancı
mahkeme ilamının kısmen veya tamamen yerine getirilmis yahut yerine getirilmesine engel bir sebep
ortaya çıkmıs oldugunu öne sürerek itiraz edebilir.
Karar
Madde 56- (1) Mahkemece ilamın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar
verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilamının altına yazılır ve hakim tarafından mühürlenip
imzalanır.
Yerine getirme ve temyiz yolu
Madde 57- (1) Tenfizine karar verilen yabancı ilamlar Türk mahkemelerinden verilmis ilamlar gibi icra
olunur.
(2) Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tabidir.
Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.
E) Mülga 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun
Tenfiz kararı
Madde 34 – Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına iliskin olarak verilmis ve o devlet kanunlarına
göre kesinlesmis bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından
tenfiz kararı verilmesine baglıdır.
Yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kisisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz
kararı istenebilir.
Tenfiz istemi
Madde 36 – Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karsı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede
asagıdaki hususlar yer alır.
a) Tenfiz isteyenle, karsı tarafın ve varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri,
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmis oldugu ve mahkemenin adı ile ilamın
tarih ve numarası ve hükmün özeti,
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım oldugu,
Dilekçeye eklenecek belgeler
Madde 37 – Tenfiz dilekçesine asagıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmıs aslı ve onanmıs tercümesi,
b) Ilamın kesinlestigini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmıs yazı veya belge ile onanmıs
tercümesi.
Tenfiz Sartları
Madde 38 – Yetkili mahkeme tenfiz kararını asagıdaki sartlar dahilinde verir.
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildigi Devlet arasında karsılıklılık esasına dayanan anlasma yahut
o devlette Türk mahkemelerinden verilmis ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya
fiili uygulamanın bulunması,
b) Ilamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmis olması,
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,
d) O yer kanunları uyarınca, kendisine karsı tenfiz istenen kisinin hükmü veren mahkemeye usulüne
uygun bir sekilde çagrılmamıs veya o mahkemede temsil edilmemis yahut bu kanunlara aykırı bir
sekilde gıyapta hüküm verilmis ve bu kisinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine
karsı Türk Mahkemesine itiraz etmemis olması,
e) Türklerin kisi hallerine iliskin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları geregince yetkili
kılınan hukukun uygulanmamıs ve Türk vatandası olan davalının tenfize bu yönden itiraz etmemis
olması.
Teblig ve itiraz
Madde 39 – Tenfiz istemine iliskin dilekçe, durusma günü ile birlikte karsı tarafa teblig edilir. Istem,
basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara baglanır.
Karsı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz sartlarının, bulunmadıgını veya yabancı mahkeme
ilamının kısmen veya tamamen yerine getirilmis yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya
çıkmıs oldugunu öne sürerek itiraz edebilir.
Karar
Madde 40 – Mahkemece ilamın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir.
Bu karar yabancı mahkeme ilamının altına yazılır ve hakim tarafından mühürlenip imzalanır.
Yerine getirme ve temyiz yolu
Madde 41 – Tenfizine karar verilen yabancı ilamlar Türk Mahkemelerinden verilmis ilamlar gibi icra
olunur.
Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tabidir.
Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.
2- Içtihadı Birlestirmeyle Ilgili Kavram ve Kurumlar:
Yukarıda özü açıklanan içtihatları birlestirmenin konusu dikkate alındıgında, öncelikle Yabancı
mahkeme ilamlarının tenfizi, Kamu düzeni ve Mahkeme kararlarının gerekçe ihtiva etmesi
hususundaki kavram ve kurumların üzerinde durulması ve tüm bu hususlara dair düzenlemelerin
degerlendirilmesi gerekmektedir.
2/1-Tenfiz
2/1.1-Kavram
Bir ilamın baska bir ülkede o devletin icra organlarını harekete geçirerek uygulanmasını, icra
edilebilirligini baglamak, ancak tenfiz kararının varlıgı ile mümkündür.
Icra edilmesinin gerektigi ülkede tenfiz için yabancı mahkeme kararında tenfiz sartlarının var olup
olmadıgının incelenmesi ve varılacak sonuç dairesinde verilecek tenfiz kararı ile mümkün ve uygun
olacaktır.
Tenfiz (exequatur) doktrinde degisik sekillerde açıklanmaktadır. Tenfiz yabancı mahkeme kararına,
kesin hüküm ve kesin delil kuvveti uygun görmek yanında, Türk icra organları aracılıgıyla Türkiyede
icra edilebilme gücünün verilmesine iliskin bir mahkeme kararıdır.
Yabancı bir mahkeme kararının Türk Mahkemelerince tenfiz edilebilmesi için, özel hukuk iliskisinden
dogan bir uyusmazlıgı çözmek için verilmis olması gerekir. (5718 s. MÖHUK. m. 50)
Hukuk davalarının usul hukukuna iliskin bir vasıflandırma olmasına, vasıflandırmaya iliskin
degerlendirmeler ile hangi tür davaların hukuk davası olacagı, tenfizin talep edildigi ülke hukukuna
göre belirlenecek ve degerlendirilecektir.
Diger yönüyle; yabancı ilamın, verildigi ülke hukukuna göre sekli anlamda kesinlesmis olması gerekir.
Tenfiz davasında hukuki yarar sartı öncelikle incelenerek, kararı verecek olan hakimin, yalnızca
yabancı kararın tenfiz edilebilmesi için Türk Hukukunda aranan sartları tasıyıp tasımadıgını
irdelendikten sonra, sartların bulunması halinde artık tenfiz (exequatur) kararını verebilecektir.
Tenfiz mahkemesinin, yabancı mahkemenin esasa uyguladıgı hukuku ve aynı sekilde kendi usul
hükümlerini dogru uygulayıp uygulamadıgını inceleme ve yabancı ilamın içerigini tetkik etme olanagı
bulunmamaktadır. (2675 s. MÖHUK. m. 38/c, 5718 s. MÖHUK. m. 54/a, b, c, ç)
Ancak, yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde, tenfize her
sekilde engel bulundugu 5718 sayılı Kanunun amir hükmü geregidir.
2/1.2-Tenfizin Sartları
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54. maddesinde tenfizin
sartları düzenlenmistir.
Buna göre ilk sart, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildigi devlet arasında karsılıklılık esasına
dayanan bir anlasma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmis ilamların tenfizini mümkün
kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması gerektigine iliskindir. (m. 54/a)
Karsılıklılık kosulu vatandaslıga degil, kararın verildigi mahkemeye iliskin bir sart olup, anılan sartın
gerçeklesmemesi halinde artık diger sartların incelenmesine geçilemez.
Anılan maddede öngörülen diger bir kosul da; ilamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine
girmeyen bir konuda verilmis olması veya davalının itiraz etmesi sartıyla ilamın, dava konusu veya
taraflarla gerçek bir iliskisi bulunmadıgı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince
verilmis olmaması durumudur (m. 54/b).
Burada, sözlesmesel karsılıklılık dısında yasal yada fiili karsılıklılık bulunması da yeterli olup; tenfize
konu ilamı veren devletin yasaları Türk Mahkemelerinden verilmis kararların o ülkede tenfiz
olunmasını saglıyor veya bu konuda fiili bir uygulama yaratılmıs ise karsılıklılık esasının varlıgı
gerçeklesmis demektir.
Tenfizin sartlarından bir digeri ise, savunma haklarının ihlal edilmemis olması; o yer kanunları
uyarınca, kendisine karsı tenfiz istenen kisinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir sekilde
çagrılmamıs veya o mahkemede temsil edilmemis yahut bu kanunlara aykırı bir sekilde gıyabında veya
yoklugunda hüküm verilmis ve bu kisinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine
karsı Türk mahkemesine itiraz etmemis olmasıdır. (m.54/ç)
Nihayet, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c. maddesinde,
içtihatları birlestirmenin konusu olan Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması tenfizin
sartları arasında gösterilmistir.
Bu açık hüküm karsısında, kamu düzenine açıkça aykırılık hallerinde yabancı mahkeme ilamının tenfiz
edilmesi ve Türkiyede icra edilmesi olanaksızdır.
Öyleyse bu noktada, kamu düzeni kavramı, hükmün kamu düzenine aykırılıgının belirlenmesi, kamu
düzeninin tenfize etkisi, kamu düzeni ve gerekçenin varlıgı hususlarının irdelenmesinde yarar vardır.
2/2-Kamu Düzeni
2/2.1-Kavram
Kamu düzeni, niteligi geregi zamana, yere göre degisen, içeriginin tespiti zor bir her somut olaya göre
degisiklik gösteren bir kavramdır. Ilmi açılamalara ve yargısal kararlara ragme gelisen hukuk
sistemlerinde bile tanımı olmamasına ragmen toplumun temel yapısını ve çıkarlarını koruyan kuralların
bütünü olarak tanım yapılabilir.
Kamu düzeni kavramının müdahale alanı son derece genis ve yoruma müsaittir. Hükmün gerekçesiz
olusundan dolayı kamu düzeni kavramından hareket ederek, yabancı ilamın verilmesinde islenen
usulün, uygulanan hukukun, ilamın icrasının meydana getirecegi sonuçların incelenmesi suretiyle, bir
kararın kamu düzenine aykırı bulunarak tenfizi mümkün olmayacaktır demek çok agır bir neticeyi
yaratmak olacaktır.
Türk kamu düzeninin ihlalini gerektirecek haller çogunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali halinde
düsünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali halinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir
yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırı bulundugunu söylemek olanaklı degildir.
O halde, iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi, Türk hukukunun temel degerlerine, Türk genel adap
ve ahlak anlayısına, Türk kanunlarının dayandıgı temel adalet anlayısına, Türk kanunlarının dayandıgı
genel siyasete, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak
prensip ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müstereken
benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayısının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun
medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık seklinde
çizilebilir.
Iç hukukta kamu düzeninin, tarafların uymak zorunda oldukları, kamu hukukundan ve özel hukuktan
dogan ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlasılması gerekir.
2/2.2- Kamu düzeninin tenfize etkisi
Mahkeme kararlarının verildikleri ülke dısında kesin hüküm, kesin delil ve icrai güce sahip olmaları,
milletlerarası toplumda kisisel iliskilere ve ticari hayatın getirdigi ekonomik iliskiler kurma ve yaratma
ve olusan uyusmazlıkların çözümü için tartısmasız mahkeme kararı yanında gerekli olan yabancı
ilamın tanınması ve tenfizinin kabul edilmesini gerektirir.
Böyle bir zorunlulugun, iki hakimiyeti karsı karsıya getirdigi kuskusuzdur. Bunlardan ilki, her devletin
egemenliginin ve milli menfaatlerinin korunması geregi, ikincisi ise milletlerarası menfaatlerin
gerekleri ve kisilerin haklarına saygı kuralının insan hakları evrensel beyannamesi ile bu hakların
korunup korunmasının benimsenmesidir.
Tenfiz ile yabancı ülkenin egemenlik tasarrufuna, diger bir bagımsız devletin ülkesinde etkinlik, icra
edilebilirlik tanınmasıdır.
Yabancı mahkeme kararlarını tanıyan, tenfiz eden devlet, prensip olarak kendi mahkemelerinin
çözmeye yetkili oldugu bir uyusmazlıgı çözme yetkisinden vazgeçmekte, adeta uyusmazlık üzerindeki
egemenlik tasarruf yetkisinin baska bir devlet tarafından yargı yetkisi kullandırarak ortadan
kaldırılmasına izin vermektedir.
Özellikle, tenfiz sonucunda kararın, ülkesinde icra edilen devletin icra organlarının, yabancı bir
mahkemenin emriyle harekete geçecek olmaları tenfize çok daha etkinlik kazandıracak ve içerigi tetkik
edilebilirlik süphesini de birlikte getirecektir.
Kamu düzeninin belirsiz niteliginin sonucu olarak hangi kriterlerin kullanılması ile ortaya çıkacagı
hususu yabancı ilamda gösterilen gerekçede ve ittihaz olunan hüküm ile ortaya çıkacagını kabul etmek
gerekecektir. Yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadıgının denetlenmesi
sırasında içerigi tetkik yasagı devreye girmekte olup, bu yasagın takdir hakkı ile ortadan
kaldırılamayacagı açıktır.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanununda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince,
yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunlugu denetlenemez.
Su durumda tenfiz hakiminin, tenfiz sartları dısında ilamın içerigi üzerinde incelemede bulunma hak ve
yetkisi bulunmamaktadır. Aksi halin kabulü, tenfiz hakimini, üst mahkeme görevini kendinde bulması
seklindeki bir sonuca götürür.
2/2.3- Hükmün kamu düzenine aykırılıgının belirlenmesi
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanunun 54/c maddesinde, hükmün
kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, tenfiz sartları içinde sayılmıstır.
Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre
uygulandıgı degil, yabancı kararın Türkiyede icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk
kamu düzenini ihlal edip etmeyeceginin arastırılması gerekir.
Anılan maddede yer alan, Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması ifadesinden, yabancı
mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılıgının incelenemeyecegi,
sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde
yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddedilecegi sonucuna varılmalıdır.
Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına
aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken
kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından
çok, Türk Hukukunun temel degerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayısına Türk kanunlarının
dayandıgı temel adalet anlayısına ve hukuk siyasetine, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüs hukuk prensiplerine, ikili anlasmalara, gelismis
toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayısına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik
rejimine bakmak olmalıdır.
2/2.4- Kamu düzeni ve gerekçenin varlıgı
Hukukun üstün kılınması yargıya olan güvenin pekistirilmesi, yansız ve aleni yargılama yanında,
kararların yargılama safahatına uygun doyurucu ve inandırıcı olarak kaleme alınmasıyla olanaklıdır.
Hukuk aynı durumda olan herkese esit olarak uygulanmadıgı sürece, onun yüceltilmesi olanaksızdır.
Gerekçenin kamu düzeni ile ilgili bulundugu açıktır. Gerekçe kuralını kamu çıkar, yarar ve düzeni ile
aynı kavsakta birlestiren onun denetimi olanaklı kılınan degerlerdir.
Demokratik hukuk devletlerinde gerekçe sadece bir hükmü temellendirmekle kalmaz, içerigindeki
gerçeklik ilgisi ile insan, toplum ve kamunun hükmün kisiliginde, yargıcı ve onun etkinligini
denetleyerek alıskanlıklarını örseleyen bir rol üstlenir. Gerekçe baglayıcıdır. Baglayıcılık yargılama
usulü ile hedeflenen amaca göre farklılık gösterir. Gerekçe kapsayıcı ve çogulcu olmalıdır.
Tarafların ileri sürdükleri iddia ve vakıaların degerlendirilmemesi, savunma hakkının ihlali oldugu gibi
bu durumda gerekçenin de devreye girdigini unutulmamalıdır. Zira mahkeme kararlarının gerekçeli
olması, tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmaların dikkate alınmasının bir sonucudur. Kararın
gerekçesinde belirtilen bu hususların tartısma konusu oldugu Anayasanın 141/3. madde hükmü ile bu
degerlendirmenin yapılmasının zorunlu bulundugu ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 388., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 ve 298 maddelerinde de açık
hükme baglandıgı belirgindir.
Devletler Özel Hukukunun yabancı mahkeme kararlarının gerekçesine yaklasımı Medeni Usul Hukuku
ile aynı degildir. Kararın gerekçesi, kararı veren hakimin mensup oldugu devletin usul kanunlarına tabi
olup, kural olarak baslı basına bir kamu düzenine aykırılık teskil etmesi aykırılık yaratmayacaktır.
Temel savunma hakkının ihlali ile kararın gerekçesiz olusu farklı hususlar olup, savunma hakkının
verilmemis olması iç hukuktaki kamu düzenine aykırılık yaratacak ise de, yabancı ilamın gerekçesiz
olusu sadece ve tek basına bir sebep olarak kamu düzenine aykırılıgı olusturmayacaktır.
2/3- Degerlendirme
Mülga 2675 sayılı Kanun ve bu Kanunu yürürlükten kaldıran 5718 sayılı Kanunda yabancı bir
mahkeme tarafından hukuk davalarına iliskin olmak üzere verilmis ilamların tenfiz edilebilecegi,
ayrıca ceza ilamlarının kisisel haklarla ilgili hükümlerininde tenfize tabi bulundugu kabul edilmistir.
Su halde maddi hukuka ait talepler hakkında verilmis bulunan her türlü yabancı mahkeme kararları,
tenfiz kararı verilebilecek kararlardır.
Yabancı devletin usul hukukuna tabii olarak verilmis olan bir mahkeme kararının, mahkeme ilamı
niteliginde olup olmadıgı ve kesinlesme sartları, hiç süphesiz ki münhasıran kararın verildigi ülkenin
usul hukuka göre tayin ve tespit olunur.
Bu durum, bilindigi üzere milletler arası alanda gerekse Türk Mahkeme uygulanmasında kabul edilmis
bulunan, usul hukukunda lex fori prensibinin, diger bir deyisle mahkemenin kendi usul hukukuna tabii
olması prensibinin bir geregidir.
Nasıl ki, Türk Mahkemesinden verilmis bir mahkeme ilamını yabancı bir devletin kendi usul hukuku
kurallarına göre bir icra emri veya emirname olarak nitelemesi düsünülemez ise, aynı sekilde yabancı
bir mahkeme kararının mahkeme ilamı niteliginin Türk usul hukuku hükümlerine göre belirlemesi de
söz konusu olamaz.
Nitekim, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunda tenfiz için 54.
maddede öngörülen usul hukukuna iliskin sartlardan, kararı veren mahkemenin tabii oldugu usul
hukukuna göre degerlendirilebilecegi ilkesinden hareket edildigi açıktır.
Bu bakımdan kendi usul hukuku hükümlerine göre ilam niteliginde kabul edilen bir mahkeme kararını
Türk Icra Hukukunda yer alan bir düzenlemeye benzeterek, belirli bir miktar paranın ödenmesi ihtarını
içeren emirname veya ödeme emri olarak nitelemek olanaksızdır. Öyleyse, tenfize uygun yabancı bir
mahkeme ilamının, 5718 sayılı Kanunda sınırlı olarak sayılan sartları tasıması halinde tenfize karar
verilmesi gerekir.
Tenfiz için aranan sartlardan biri, Türk kamu düzeninin müdahalesi ile ilgilidir. 5718 sayılı Kanunun
54/c maddesine göre, yabancı bir mahkeme ilamının tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme ilamının
Türk Kamu düzeninin müdahalesini gerektirebilecek bir hüküm tasımaması sarttır.
Burada yabancı mahkeme ilamının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkan yabancı mahkeme
hükmünün ya da hüküm fıkralarının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır. Bu sart bakımından
yabancı ilamda yer alan gerekçe ilamın tenfizini etkileyebilecek bir güce sahip degildir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, tenfiz hakiminin yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından
dogrulugunu inceleme ve degerlendirme yetkisi yoktur. Bu yasak çerçevesinde, tenfiz hakiminin
ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip degerlendirmesi de söz konusu olamaz.
Diger bir degisle, ilamda bir gerekçenin bulunması veya bulunmaması ilamda yer alan hükmün kamu
düzenine aykırılıgını belirlemede önem tasımamaktadır. Tenfizi talep edilen yabancı mahkeme
ilamında Türk Usul Hukukunun anladıgı anlamda bir gerekçenin bulunması ya da bulunmaması Türk
Kamu düzeninin müdahalesi bakımından tenfiz için ne etkilidir ne de gereklidir. Aksinin kabulü,
yeniden yargılama yapmak sonucunu doguracagı gibi yabancı ilamı ittihaz eyleyen mahkemenin de
denetim ve inceleme organı haline gelmek gibi istenilmeyen bir durum belirecektir.
Aleyhine karar verilen tarafa savunma hakkını kullanma imkanının verilmemis olması da Türk Kamu
düzeninin müdahalesini gerektiren bir durumdur. Ilke olarak, her mahkeme kendi usul hükümlerini
uygular (Lex Fori prensibi). Bu sebeple yabancı mahkemenin uyguladıgı usulün, Türk Usul
hukukundan farklı olması Türk Kamu düzeninin müdahalesi için bir gerekçe degildir.
Aynı ilke yabancı mahkeme ilamında uygulanan ispat hukukuna ait kurallar bakımından da geçerlidir.
Bununla beraber, eger yabancı mahkeme ilamı Türk hukuk anlayısına göre, bir hukuk devletinde
olabilecek bir usul hukuku düzeninden ve ispat hukuku kurallarından farklı, adil yargılama ilkelerinin
ihlal edici nitelikteki bir usule tabii olarak verilmis ise, Türk kamu düzeninin müdahalesinin gerekli
oldugunu düsünerek tenfiz talebinin reddi uygulanabilir. Özellikle taraflara yeterli derecede kendilerini
savunma imkanı vermeyen bir usul sistemi içinde verilmis yabancı mahkeme ilamı için tenfiz talebinin
reddi söz konusu olabilecektir.
Yabancı Mahkemenin davada kullandıgı Dava Usulü de Türk Kamu düzeninin müdahalesini gerektiren
bir usul degildir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır
ilkesini benimsemistir. (m. 141/3) Türk Mahkemelerindeki davalarda durusmalara iliskin yargılama
kurallarını tespit eden 141. maddenin, her türlü kararlarda gerekçe bulunmasını emreden hükmünde yer
alan Bütün mahkemeler kavramına, yabancı mahkemelerin de dahil oldugunu söylemek olanaksızdır.
Anayasanın 141. maddesinin yargılama usulüne iliskin olarak koydugu ilkelerin, münhasıran Türk
Mahkemeleri için geçerli olacagı açık ve tartısmasız kabul edilen bir belirlemedir.
Türk Hukuk Muhakemeleri Kanununun, sekli ve maddi içerigini belirledigi gerekçe bilindigi üzereTürk Usul Hukuku anlamında bir gerekçedir. Bu içerikteki bir gerekçenin yabancı mahkeme kararındada bulunmasını istemek veya aramak süphesiz lex fory prensibi ile de bagdasmayacaktır.
Öncelikle bu içerikteki bir gerekçe, Anayasaya degil fakat Türk Hukuk Muhakemeleri Kanununa ait
bir gerekçedir. Türk Usul Kanununun eski 388, yeni 297. maddesinde sayılan sekli ve maddi unsurların
yabancı bir mahkeme kararında da yer almasını beklemek ve aramak, neticede bu unsurlardan birinin
veya bir kaçının mevcut olmaması halinde bunu düsünerek tenfize uygun yabancı bir mahkeme
ilamının tenfizini engellemek anlamına gelir. Bu çesit bir düzenleme Milletlerarası Usul Hukukunun ve
Türk Tenfiz Hukukunun kabul edemeyecegi bir görüs ve anlayıs biçimidir.
Uygulamada ve ilmi görüslere göre benimsenen lex fori prensibi geregi, sekil ve maddi içerigi ile
gerekçe her ülke hukukunun bizzat kendisi tarafından belirlenen ve diger ülke hukukları tarafından
gerekçe olarak kabul edilmesi zorunlu ve gerekli bir kavramdır. Buna ragmen Anayasada yer alan Türk
Mahkeme kararlarının gerekçeli olması kuralı, Türk Kamu Düzeninin müdahalesini gerektirebilecek
bir emredici hüküm olarak düsünülemez.
Diger yandan, mahkeme kararlarının gerekçeli yazılması gerektigini ifade eden anayasa kuralının Türk
Mahkemelerinden verilmis kararlar için emredici nitelikte oldugunda süphe yoktur.
Ancak burada, her emredici kuralın, Anayasa kuralı dahi olsa, temel hak ve hürriyetlere iliskin bir
kural olmadıkça yabancı hukukların uygulanmasında ve dikkate alınmasında Türk Kamu Düzeninin
müdahalesini gerektirmeyeceginin de kamu düzenine iliskin bilinen bir prensip oldugunu hatırlamak
gerekir.
Türk tenfiz hukuku yabancı mahkeme kararlarının tasıdıgı hükümlerin açıkça Türk kamu düzenini ihlal
edip etmeyecegi konusu ile ilgilenir. Üstelik tenfiz hakimine kararın gerekçesini incelemek ve dikkate
almak görev ve yetkisi dahi verilmemistir. Yabancı mahkeme kararı, verildigi ülkenin usul hukuku
kuralı lex fory kuralına tabidir. Tenfiz sartları bu kuralların nasıl ve hangi ölçüde tenfizi
engelleyecegini ayrı ayrı göstermistir.
Görülmektedir ki, yabancı mahkeme kararında Türk Usul Hukukunun yeni yürürlüge girmis bulunan
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi hükmü anlamında bir gerekçenin
bulunmaması tek basına Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektiren bir olgu degildir.
Kısaca; ilke olarak her mahkeme kendi milli usul hükümlerini uygular, bu sebeple yabancı
mahkemenin tatbik ettigi usulün Türk hukukundan farklı olması kamu düzeninin müdahalesi için
gerekçe degildir. Aynı ilke yabancı mahkeme kararında uygulanan ispat hukukuna ait kurallar
bakımından da geçerlidir. Münhasıran hukuki dinlenilme hakkı verilmeden olusturulan ve kesinlesen
gerekçesiz bir yabancı mahkeme kararının sırf bu sebeple Türk kamu düzenine aykırı bulundugunu
belirtmek suretiyle tenfiz talebinin reddi lex fori prensibine de aykırı düsecektir.
Diger bir degisle kendi usul hukuk hükümleri uyarınca, Türk usul hukuku anlamında, gerekçesi
bulunmayan yabancı mahkeme ilamlarının gerekçesizligi salt bu sebepten dolayı tenfize engel bir
sebep olarak ileri sürülemez. Ancak kararın Türk Hukukunun temel degerlerine, Türk genel ahlak ve
adap anlayısına, temel adalet anlayısına, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası
alanda geçerli olan prensiplere özel hukuka iliskin hüsnüniyet kurallarına, Türk Devletinin siyasi
rejimine, toplumun ekonomik yapısının temelinden sarsacak olan degerlendirmeye, temel insan
haklarına, adalet anlayısına aykırılıklar, kamu düzenine aykırılık olarak kabul edileceginden, yabancı
mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, su sonuçları doguracak yabancı mahkeme
kararlarının tenfizi olanaklı degildir.
VI-Sonuç
Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinlesmis yabancı mahkeme
kararının tenfizine engel olmayacagına ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacagına,
10.02.2012 tarihinde yapılan ilk toplantıda üçte ikiyi asan oy çoklugu ile karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.