03 Ağu Kambiyo Senedine Dayalı Takip Borca Ve İmzaya İtiraz Yargıtay Kararı
Özet:
Kambiyo senedine dayalı takipte borca ve imzaya itirazın beş gün içinde İcra Mahkemesine yapılması gerekir.
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2012/806
Karar No:2013/286
K. Tarihi:
(….. İİK’nın 168/5.maddesi gereğince, borçlunun senetteki imza
ya, borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığına veya yetkiye ilişkin itirazlarını beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi zorunludur.
Somut olayda, muteriz borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 27.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği, 21.02.2011 tarihinde borçlunun icra mahkemesine başvurarak, senetlerde imzasının ve borçluluk sıfatının bulunmaması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü ileri sürülmediğine göre, mahkemece, başvurunun İİK’nın 168. maddesi gereğince yasal beş günlük süreden sonra yapıldığı nazara alınarak, itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerine, borçlunun takipte pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı ve bu şikayetin de süresiz olduğu kabul edilerek yazılı şekilde takibin iptaline dair karar verilmesi isabetsizdir…) gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, takibin iptaline ilişkindir.
Mahkemece evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda; istemin imzaya ve husumete yönelik itiraz ve takibin iptaline ilişkin olduğu, icra dosyasında mevcut onaylı senet fotokopilerinde davacının ne lehtar ne keşideci ne de ciranta sıfatı ile yer almadığı, kambiyo senetlerinin hiçbir aşamasında borçlu sıfatı ile yer almamış bir kimsenin aleyhine takip yapılmasına takip hukukunun onay vermediği, pasif husumet yokluğu nedeni ile aleyhine takip yapılması imkanı bulunmayan bir kimsenin herhangi bir süreye tabi olmadan, husumetin kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile takibin iptalini istemesinin mümkün olduğu gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile pasif husumet yokluğu nedeni ile müşteki hakkında gerçekleştirilen takibin İİK’nın 170 a md.si uyarınca iptaline, tazminat isteğinin de reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece hüküm, yukarıya başlık bölümüne metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkemece; “….Davacının ciro silsilesinde kullanılan imzanın kendisinden sadır olmadığı dolayısıyla kambiyo senedinin bağlayıcı olamayacağından bahisle takibin iptilini istediği, buna göre müştekinin iptal isteminin, imza inkarından kaynaklanan ve dava konusu ile özne ilişkisini kesen husumetsizlik savı olduğu, olayda 170. madde anlamında değil, İİK’nın 170/a maddesinde belirtilen bir uyuşmazlıktan söz edileceği kişi senette kendisine ait bir imza bulunmadığını bir isim bulunmadığını belirterek sorumluluğuna başvurulamayacağını öne sürdüğüne göre ortada şikayetin söz konusu olduğu, husumetsizlik savının da kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz şikayete tabi olduğu gerekçesi ile takibin İİK’nın 170/a maddesi uyarınca iptaline, tazminat isteğinin reddine.” karar verilmiştir.
Hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının isteminin İİK’nın 168.maddesinde belirtilen senetteki imza ve borca itirazmı; yoksa İİK’nın 170/a maddesine (borçlunun kambiyo hukuk bakımından şikayeti) dayalı bir şikayet mi olduğu, buna göre 5 günlük sürenin mi dikkate alınacağı, yoksa süresiz şikayete mi tabi olduğu, sonuç olarak takibin iptaline karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İstanbul 8. İcra Müdürlüğü’nün 2010/31686 Esaslı dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı S. Gıda vs. Ltd. Şti.tarafından dava dışı B. Pastacılık ve Ekmekçilik Gıda San. Tic. A.Ş.ile davacı B.G. ve dava dışı E. Gıda Otel ve Pastane vs. Ltd. Şti. aleyhine 15.239.63 TL. toplam alacak için, 11.06.2010 keşide tarihli 3.000’er TL. bedelli 5 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, 22.12.2010 tarihli takip talebi ve aynı tarihli ödeme emri ve dayanak belgelerin B.G.’ye 27.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı ise, 21.02.2011 harç tarihli dilekçesi ile davalı şirket tarafından aleyhine kambiyo senedine dayalı takip yapıldığını, takipte borçlu olarak gösterilen B. vs. A.Ş. nin müşterek imza ile temsile yetkili imza yetkilisi olduğunu, takip dayanağı yapılan kambiyo senetlerinde cirosunun olmadığını, takipte taraf olamayacağını, kaldı ki, şirket kaşesinde bulunan imzanın da kendisine ait olmadığını, kendisine husumet yöneltileme-yeceğini, takibe husumet ve imza yönünden itiraz ettiğini ileri sürerek, takibin iptali ile %40 tazminat istemiştir.
Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 168. maddesinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte ödeme emrine yazılacak hususlar düzenlenmiştir. Buna göre; 3. bentte takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, beş gün içinde mercie şikayet etmesi lüzumunun; 4. bentte takip müstenidi kambiyo senedindeki imza kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi; aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın bu fasıl gereğince yapılacak icra takibinde kendisinden sadır sayılacağı ve imzasını haksız yere inkar ederse sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği ve merciden itirazının kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarının; 5.bentte borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarının yazılması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacının ödeme emrinin usulsüzlüğüne ilişkin itirazı bulunmamaktadır. Davacı yan borca ve imzaya itiraz etmiştir. Ödeme emri davacıya 27.12.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, eldeki davayı 21.02.2011 tarihinde açmış olup, İİK’nın 168. maddesinde düzenlenen 5 günlük süre geçmiş olduğundan itirazın süreaşımı nedeniyle reddi gereğine değinen Özel Daire bozma ilamı yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA…
Sorry, the comment form is closed at this time.