31 Tem Cumhuriyet Savcılığı Takipsizlik Kararı Kanun Yararına Bozma- Hakaret Ve Tehdit-Taktir Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
18. CEZA DAİRESİ
ESAS NO:2015/2372
KARAR NO:2015/12784
KARAR TARİHİ:07.12.2015
>C. SAVCILIĞI TAKİPSİZLİK KARARI KANUN YARARINA BOZMA- HAKARET VE TEHDİT–TAKTİR YETKİSİ
ÖZET:İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda müşteki tarafından şüphelinin hakaret ve tehdit içeren mesajlar gönderdiğinin iddia edildiği, ancak cep telefonu arıza yaptığı için mesajların silindiğini beyan ettiği, soruşturma aşamasında müşteki ve şüphelinin ifadeleri alındıktan sonra, müşteki tarafından silinen mesajların içeriği tespit edilemeyeceği gerekçe gösterilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmışsa da, şüpheli tarafından gönderildiği iddia edilen mesaj içeriklerinin tespit edilememesinin tek başına suçun işlenmediğini göstermeyeceği, müştekinin beyan ettiği saatlerde mesaj gönderilip gönderilmediğinin tespit edilmesi sonrasında delillerin değerlendirilmesi ve takdir yetkisinin mahkemesine ait olduğu gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir….
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Bu durum delil değerlendirmesini gerektirir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda takipsizlik kararı verecektir. Bu nedenle savcının delilleri değerlendirme yetkisi vardır. Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasını, delil takdirinin ise mahkemeye bırakılmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir….
KARAR:
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli … haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/06/2013 tarihli ve 2012/67080 soruşturma, 2013/16650 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii … 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/01/2014 gün ve 12880 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda müşteki tarafından şüphelinin hakaret ve tehdit içeren mesajlar gönderdiğinin iddia edildiği, ancak cep telefonu arıza yaptığı için mesajların silindiğini beyan ettiği, soruşturma aşamasında müşteki ve şüphelinin ifadeleri alındıktan sonra, müşteki tarafından silinen mesajların içeriği tespit edilemeyeceği gerekçe gösterilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmışsa da, şüpheli tarafından gönderildiği iddia edilen mesaj içeriklerinin tespit edilememesinin tek başına suçun işlenmediğini göstermeyeceği, müştekinin beyan ettiği saatlerde mesaj gönderilip gönderilmediğinin tespit edilmesi sonrasında delillerin değerlendirilmesi ve takdir yetkisinin mahkemesine ait olduğu gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli hakkında yapılan soruşturma sonucunda, delil yetersizliği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müşteki vekilinin karara süresinde itirazı üzerine, mercii … 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02/09/2013 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyerek, reddeden merci kararının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
CMK’nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” 2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Bu durum delil değerlendirmesini gerektirir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda takipsizlik kararı verecektir. Bu nedenle savcının delilleri değerlendirme yetkisi vardır. Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasını, delil takdirinin ise mahkemeye bırakılmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir.
İnceleme konusu somut olayda; şüpheli …’nin hakaret ve tehdit suçlarını işlediklerine dair müştekinin beyanı dışında kamu davası açmayı gerektirir nitelikte delil bulunmadığı, kira anlaşmazlığı nedeniyle şüphelinin müştekiye cep telefonundan mesaj gönderdiğini kabul ettiği, ancak hakaret ve tehditte bulunmadığını savunduğu, mesaj içeriklerinin müşteki tarafından ibraz edilememesi, geçmişe dönük olarakta mesaj içeriklerinin herhangi bir kurumdan alınacak bilgiyle tespitinin mümkün olmaması, yalnızca arama kayıtlarının getirtilmesinin de somut olayda sonuca etkili olmayacağı anlaşıldığından, itirazın reddine dair merci kararı yerinde görülmekle kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 07.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.