Anlaşmalı Olarak Boşandıktan Sonra Manevi Tazminat Talep Edebilir miyim ?
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
16946
post-template-default,single,single-post,postid-16946,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Anlaşmalı Olarak Boşandıktan Sonra Manevi Tazminat Talep Edebilir miyim ?

Anlaşmalı Olarak Boşandıktan Sonra Manevi Tazminat Talep Edebilir miyim ?

Bilindiği üzere manevi tazminatı boşanma davası sırasında isteyebileceğiniz gibi boşanma davası sonra erdikten sonra da talep edilebilmesi mümkündür. Ancak eğer boşanma davası sırasında manevi tazminat talebinde bulunulmamışsa daha sonradan manevi tazminat talebiniz için ayrıca dava açmanız gerekecektir. Bu davanın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerekmektedir. Aksi takdirde bu talebiniz zamanaşımına uğrayacak ve magduriyete sebebiyet vermiş olacaktır.

Anlaşmalı boşanma halinde taraflar boşanmanın çocuklara ilişkin ve mali sonuçları yönünde net ve kesin olan kararlarını bir protokol altında düzenlemektedirler. Tarafların ortak iradesi ile hazırlanan protokol uyarınca boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettikleri kabul edilir. O nedenle anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra manevi tazminat talep edilemeyecektir. Protokolde belirtilen tarafların birbirlerinden herhangi bir maddi veya manevi tazminat taleplerinin olmadığı ifadesi bu konuda taraflar için bağlayıcı olacaktır.

 

Yargıtay 2. Hukuk dairesinin E. 2014/18709 ve K. 2014/20286 Sayılı 20.10.2014 Tarihli Kararı:

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ( kadın ) tarafından, manevi tazminatın ve ziynetlerin miktarı, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden; davalı ( koca ) tarafından ise, kusur belirlemesi, ziynetler, manevi tazminat ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 27.05.2014 günü duruşmalı temyiz eden davacı E. K. U. vekili geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı E. K. ile vekili gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Taraflar anlaşmalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi uyarınca boşanmışlar ve boşanmaya ilişkin karar 29.1.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı kadın tarafından 3.5.2010 tarihinde açılan manevi tazminat ( TMK.md. 174/2 ) evlilik birliği devam ederken davacı kadının, eşinden şiddet ve kötü muamele görmesine dayalıdır. Boşanma kararı tarafların anlaşmalarına dayandığına göre , davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle artık manevi tazminat talep etmesi mümkün değildir. Taraflar arasında anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmiş olması durumunda, boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettiklerinin kabulü gerekir. Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle tazminat istenemeyeceği nazara alınmadan, davacı yararına manevi tazminata ( TMK.md. 174/2 ) hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2- )Davacı, dava konusu ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmadığı takdirde ise, bedellerine hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, kabulüne karar verilen ziynet eşyalarının nelerden ibaret olduğu ve ayrı ayrı değerleri gösterilmeksizin “dava tarihindeki takıların değerinin karşılığı olan 18.819 TL.’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmuştur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin ( 2 ). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyunadırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin ( 2. ) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 2. bentteki bozma sebebine göre, tarafların ziynet eşayalarının esası, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının ve 1. bentteki bozma sebebine göre de davacının tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, duruşma için taktir olunan 1.100,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 20.10.2014 tarihinde karar verildi.

 

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın