Doktor Hatası Nedeniyle Yaşanan Sağlık Sorunlarında Haklarınız Nelerdir ?
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
16863
post-template-default,single,single-post,postid-16863,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Doktor Hatası Nedeniyle Yaşanan Sağlık Sorunlarında Haklarınız Nelerdir ?

Doktor Hatası Nedeniyle Yaşanan Sağlık Sorunlarında Haklarınız Nelerdir ?

Günlük hayatta ister istemez hastanenin yolunu tutmak zorunda kalırız. Öyle ki,bazen teşhisini koyamadığımız hafif bir baş ağrısı için dahi doktora gitmek isteriz.Hatta yaşlandıkça doktorlar neredeyse en büyük dostlarımız olurlar.Bu nedenle tarihin her evresinde tıp ilminin ayrı bir yeri olmuştur.Muhakkak bunun en önemli nedeni,tıp ilminin konusunun insan hayatını teşkil etmesi ve tamamen kendine özgü bir uzmanlık alanı olmasıdır.Zira yanlış bir teşhis ve bunun devamındaki yanlış tedavi, bir insanın hayatını alt üst edeceği  gibi,hayatının tamamen noktalanmasına dahi sebebiyet verebilir. Bu nedenle tıp ilminin uygulayıcıları yani doktorların sorumlulukları her yönüyle ağırdır.Peki bu sorumluluğun doktorlar tarafından ihlal edilmesi durumunda yapmamız gerekenler nelerdir?

 

Hukuk,hayatın her alanına hüküm veren  bir kurum olarak,Sağlık alanında da son sözü söyler.Mesela;bir doktorun hastaneye atanması/görevlendirilmesi işlemleri ile eczanelerden ilaçların toplatılması işlemleri  dahi; hukukun alt başlılarından idare hukukunun konusunu oluşturur.Bununla birlikte Anayasamızda güvence altına alınan haklarımızdan bir tanesi de Sağlık hakkıdır.

 

Sağlık hakkı Anayasamızda şu şekilde teminat altına alınmıştır:

 

Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı

MADDE 17- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.

 

Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması

MADDE 56- Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.

Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.

Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.

Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.

 

Görüldüğü üzere;temel hak ve özgürlüklerimizin teminatı olarak kabul ettiğimiz Anayasamızda Sağlık Hakkımız da güvence altına alınmıştır.Peki bu güvencelere rağmen doktor hatasından dolayı mağdur olmuş isek,doktoru sorumlu tutabilecek miyiz?Bir başka ifadeyle, doktoru/hastane yönetimini veya bize güvence veren devleti nasıl sorumlu tutacağız?

 

Doktor veya hastane;tedavi aşamasında yaptığı tüm hataların neden olduğu zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Bu durumda hastalar , zararın tazmini için tazminat davası açarak haklarını savunmalıdır.

 

 

Doktorun veya hastanenin bakım veya tedavi görevini, tam veya gerektiği gibi yapmaması veya eksik yapması nedeniyle hastasına zarar vermesi, aralarındaki hukuki ilişkiye de aykırıdır. Bu nedenle doktor hatalı tedavi sonucu hastaya verdiği maddi ve manevi zararları maddi tazminat ve manevi tazminat olarak ayrı ayrı tazmin etmekle yükümlüdür.

 

 

Ancak, bir tedavi sonucunda ortaya çıkan istenmeyen sonuç her zaman bu şekilde değerlendirilemeyecektir. Hastanın uğradığı zarar;doktorun veya hastanenin;

 

– Bilgisizliği,

– Deneyimsizliği,

– Özen Eksikliği,

– Dikkatsizliği,

– Tedbirsizliği,

– Beceriksizliği,

– Kurallara Uymaması,

 

nedenlerinden biriyle oluşmuşsa “tıbbi hata” yani “doktor hatası” söz konusudur ve bu durumda maddi, manevi tazminat davası açma hakkımız vardır.

 

Peki açacağımız davada husumet kime yöneltilmelidir?Yani davacı olarak açacağımız davada,davalı karşı taraf kim olacaktır?Burada devlet hastanelerinden kaynaklı ve özel hastanelerden kaynaklı yanlış tedaviler şeklinde 2 li ayrım yapmamız gerekmektedir:

 

1)DEVLET HASTANELERİNDEKİ YANLIŞ TEDAVİLER

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları ancak hastanenin bağlı olduğu idare yani devlet aleyhine açılabilir. İdare, kamu görevlisi olan doktorların “hizmet kusuru”ndan kaynaklanan zararları tazmin etmekle yükümlüdür.Bu nedenle, devlet hastanelerinde gerçekleştirilen tedaviden dolayı tıbbi sorumluluk devletindir.Dolayısıyla,devlet hastanelerinden kaynaklı yaşanan problemler nedeniyle açacağımız davada İdare Mahkemelerinde Tam Yargı Davası açmamız gerekecektir.

 

 

2)ÖZEL HASTANELERDEKİ YANLIŞ TEDAVİLER

Özel hastaneler ile hastane bünyesinde çalışan doktorlar arasında işveren/çalışan ilişkisi bulunmaktadır.Bu nedenle doktoru çalıştıran özel hastane adam çalıştıran ve işleten sıfatıyla doktor ile birlikte zarardan sorumludur. Tazminat davası, doktor ve özel hastane aleyhine açılmalıdır.Dolayısıyla açacağımız davada hem doktoru hem de hastaneyi davalı göstererek Adli Yargı da maddi/manevi tazminat davası açmamız gerekecektir.

 

Sonuç olarak;hastanenin veya doktorun yanlışından dolayı mağdur duruma düşmüş isek,yukarıda belirtmiş olduğumuz şartların da oluşmuş olması durumunda hukuksal hakkımızı kullanmalı ve bu süreçte mutlaka alanında uzman bir avukatın yardımından faydalanmalıyız.

 

Konumuzla ilgili fayda sağlayacağını düşündüğümüz Yargıtay Kararları şu şekildedir:

 

 

T.C.

YARGITAY

4.HUKUK DAİRESİ

E.2016/8262

K.2016/10219

T.19.10.2016

 

  • TEDAVİ HATASI SEBEBİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Üniversite Tıp Fakültesinde Doktor Olan Davalı Tarafından Diğer Davalı Şirketin Temin Ettiği Kalp Pilinin Ameliyat İle Davacıya Takılması Sonucunda Uğranılan Zarar – Gerçek ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri Aleyhine İdare Mahkemelerinde Dava Açılamayacağı/Davacı Tüzel Kişi Olan Davalı Şirketin Eylemi Sebebiyle Zarara Uğradığını İleri Sürüp İstekte Bulunduğuna Göre Davalı Şirket Yönünden Davanın Çözüm Yerinin Adli Yargı Olacağı )

 

  • İDARİ KURULUŞUN DAVA EDİLMEDİĞİ DAVALARIN ADLİ YARGIDA GÖRÜLMESİ GEREĞİ ( Üniversite Tıp Fakültesinde Doktor Olan Davalı Tarafından Diğer Davalı Şirketin Temin Ettiği Kalp Pilinin Ameliyat İle Davacıya Takılması Sonucunda Uğranılan Zarar Nedeniyle Tazminat – Gerçek ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri Aleyhine İdare Mahkemelerinde Dava Açılamayacağı/Davacı Tüzel Kişi Olan Davalı Şirketin Eylemi Sebebiyle Zarara Uğradığını İleri Sürüp İstekte Bulunduğundan Davalı Şirket Yönünden Davanın Adli Yargıda Görüleceği )

 

ÖZET : Dava, tedavi hatası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davaya konu edilen olayda; Üniversite Tıp Fakültesinde doktor olan davalı tarafından, diğer davalı şirketin temin ettiği kalp pilinin ameliyat ile davacıya takılması sonucunda, zarara uğranıldığı belirtilerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. İdari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kuruluş dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, tüzel kişi olan davalı şirketin eylemi sebebiyle zarara uğradığını ileri sürüp istekte bulunduğuna göre, davalı şirket yönünden davanın görüm ve çözüm yeri adli yargıdır. Mahkemece, davalı şirket yönünden işin esası incelenerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği sebebiyle dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine verilen dilekçeyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı … yönünden husumet nedeniyle, diğer davalılar yönünden davanın yargı yolu sebebiyle reddine dair verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

 

KARAR : 1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının davalılar … ve …’e yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir,

 

2- )Davacının diğer davalı … Ltd. Şti. ile ilgili temyiz itirazlarına gelince;

 

Dava, tedavi hatası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, husumet yokluğu ve görevsizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli davalı doktor tarafından yapılan kalp ameliyatı sırasında, diğer davalı firma tarafından tedarik edilen kalp pilinin takıldığını, ancak söz konusu kalp pilinin hatalı olduğu ve işlevini ifa etmemesi sebebiyle başka bir hastanede tekrar ameliyat edilerek yeni bir kalp pilinin takıldığını ve bu suretle sağlık sorunlarından kurtulduğunu belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararın davalılardan tahsilini istemiştir.

 

Mahkemece davalı … hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, davalı Şirket ve … hakkında açılan davanın ise, idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.

 

Davaya konu edilen olayda; … Üniversitesi Tıp Fakültesinde doktor olan davalı tarafından, diğer davalı şirketin temin ettiği kalp pilinin ameliyat ile davacıya takılması sonucunda, zarara uğranıldığı belirtilerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. İdari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine dair 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kuruluş dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, tüzel kişi olan davalı şirketin eylemi sebebiyle zarara uğradığını ileri sürüp istekte bulunduğuna göre, davalı şirket yönünden davanın görüm ve çözüm yeri adli yargıdır.

 

Şu durumda, mahkemece, davalı şirket yönünden işin esası incelenerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği sebebiyle dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarda ( 2 ) numaralı bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının ( 1 ) numaralı bentte gösterilen sebeplerle reddine ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 19.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

 

 

T.C.

YARGITAY

4.HUKUK DAİRESİ

E. 2016/14023

K.2017/453

T.13.1.2017

 

DAVA : Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 04/03/2008 gününde verilen dilekçeyle haksız eylem sebebiyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen …/…/2014 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

 

KARAR : Dava, tedavi hatası sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Davacı, guatr hastası olması sebebiyle gittiği …. Devlet Hastanesi’nde davalı doktor tarafından ameliyat edildiğini, ameliyat sonrasında sesinin kısıldığını, başka bir doktora muayene olduğunda ses tellerinin ameliyat sebebiyle zarar gördüğünü, bir daha eskisi gibi olmayacağının söylendiğini beyan ederek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

 

Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

 

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

 

Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/…, 129/…, 657 Sy.K…., HGK 2011/…-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.

 

Davaya konu edilen olayda ………. Devlet Hastanesi’nde doktor olan davalının, görevini gereği gibi yerine getirmediği belirtilerek tazminat isteminde bulunulmuştur. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davanın idari yargı yerinde ve idareye karşı açılması gerekir. Davalıya husumet yöneltilemez. Şu durumda, husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi yerine, işin esasının çözümlenmesi doğru görülmemiş ve kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ : Temyiz edilen kararın, yukarda açıklanan sebeple BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine 13/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın