21 Tem TÜZEL KİŞİLERİN HUKUKİ NİTELİĞİNE DAİR TEORİLER
1) VARSAYIM TEORİSİ: Bu teori yalnızca insanların hak ve borç sahibi olabileceği fikrinden hareket eder. Fakat oluşan ihtiyaçlar mesela birçok kişinin hak sahibi olması gibi durumlarda, bir hakkın birden çok kişide kullanılmasının istenen sonucu sağlamadığı anlaşıldığından tüzel kişilerin kurulmasını zorunlu kılmıştır. Günümüzde bu yüzden gerçek kişiler olmayan “yapay” varlıklara da kişilik özelliği katılmıştır. Bunlar pratik kolaylık sağlamak için oluşturulmuş yapay varlıklar olmuşlardır. Teoriye göre tüzel kişiler gerçek kişiler olmadıklarından dolayı fiil ehliyetleri sadece temsilcileri aracılığıyla kullanabilirler. Çünkü gerçek olmayan varlıkların iradesi de yoktur.
2) GERÇEKLİK TEORİSİ: Bu teoriye göre tüzel kişiler de tıpkı bizim gibi gerçek kişilerdir ve öyle kabul edilmelidirler. Tek farkları maddi varlıkları olmamalarıdır. Tüzel kişiler de aynı insanlar gibi fiil ehliyetine sahiptirler ve insanlar gibi faaliyetlerini yürüttüğü organları vardır. Bu organların hareketleri de fiil ehliyetinin olduğu anlamına gelir. Varsayım teorisinin aksine organlar birer temsilci değildirler. Yani organın haksız fiillerinden direkt tüzel kişi sorumludur.
Günümüzde tüzel kişilerin nasıl bir hukuki nitelik taşıyacağı konusunda teorilerin etkileri olmuştur. Günümüzde özellikle gerçeklik teorisinin izlerine rastlanmaktadır. Günümüzde tüzel kişiler fiil ehliyetine sahiptir ve organları vasıtasıyla bunları kullanırlar. Tüzel kişilerin organları hukuka aykırı fiillerde bulunduklarında bunlardan tüzel kişiler sorumludur.( TMK madde 49 ve 50) Yine de tüzel kişileri belirli bir modele bağlayıp onunla sınırlamak tutarlı değildir. Çünkü hukuk toplum ihtiyaçlarına göre kanuni düzenlemeler yaparlar. Bu yüzden günümüz hukukunda tüzel kişiler her teoriden etkiler barındırmaktadır.
Sorry, the comment form is closed at this time.