Yargı Kararları

tapu iptali ve tescil davası tam ıslahla belirsiz alacak davasına dönüştürülebilir

 

 

 

 

8. Hukuk Dairesi         2016/14010 E.  ,  2020/2504 K.

“İçtihat Metni”


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ve davalılardan …, …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde vekil edenlerinin murisleri olan …’un 1978 yılında davalıların murisi olan …’tan 23897 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 151 metrekarelik bölümünü haricen satın aldığını, …’un 1978 yılında vefat ettiğini ve geriye davalı mirasçılarını bıraktığını, …’un vefatının üzerinden yaklaşık 36 yıl geçmesi dolayısıyla anılan taşınmaz bölümünde olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile kazanma koşullarının müvekkilleri yönünden gerçekleşmiş olduğunu, bu süre zarfında anılan taşınmazın … adına olan tapu kaydında herhangi bir intikal olmadığını, vekil edenlerinin dava konusu taşınmazın anılan bölümünü haricen satın alan murisleri …’un da 2014 yılında öldüğünü açıklayarak dava konusu 23897 ada 9 parsel sayılı taşınmazda davalıların murisi … adına olan tapu kaydının anılan bölüm yönünden iptalini ve taşınmazın bu bölümünün müvekkileri adına tapuya tescilini talep etmiş, daha sonra dosyaya 04.01.2016 tarihli ve davanın tamamen ıslahı niteliğinde ıslah dilekçesi sunarak talebini 24163 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden belirsiz alacak niteliğinde, 5.000,00 TL alacak davasına dönüştürmüştür.
Davalılardan …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın satışa ilişkin olarak dosyaya hiçbir delil ibraz etmediğini, parası ödenen tüm parsellerin tapu devirlerinin tamamlandığının resmi kayıtlarından anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar ise kendilerine usulüne uygun tebligatlara rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Dava başlangıçta tapu iptali ve tescil (TMK’nin 713/2. maddesindeki kayıt malikinin ölü olması nedeniyle tapu kaydının hukuki değerini yitirmesi nedenine dayalı olan) davası olarak açıldıktan sonra davacı tarafın davayı HMK’nin 180. maddesi gereğince tam ıslahı ile alacak isteğine dönüşen davadır (Belirsiz alacak davasıdır).
Mahkemece, “Tanık beyanları ile yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu 23897 ada 9 parsel sayılı taşınmazın, tarafların murisleri arasında satışa konu edilen alanla ilgisi olmadığı, satışa konu olan yerin dava konusu parselin yaklaşık 50 metre kuzeyinde boş bir arsa olduğu anlaşıldığı, söz konusu alanın 24163 ada 3 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalmakta olduğu, buna göre dava konusu edilen taşınmazla ilgili olarak davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin yerinde olmadığı ve taleple ilgili davalılara husumet düşmediği sonucuna varıldığı, ayrıca davacılar vekilinin 04.01.2016 havale tarihli dilekçesi ile davalarını davalı Nusret Eryurt mirasçıları …, …, … ve … için Islah ettiğini bildirir dilekçe verdiği, Islah taleplerinde 24163 ada 3 parsel sayılı taşınmazla ilgili alındığı tarih itibariyle 358 m² arsanın satışın imkan olduğu tarih itibariyle ulaşacak alım gücüne göre, belirsiz alacak olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin ifanın imkansız olduğu tarihten itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, ıslahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğundan dava konusu edilmeyen birşeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı ve bu nedenle ıslah talebinin reddinin gerektiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacılar vekili ile davalılardan …, …, … ve … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Somut olayda, bilirkişi heyetince keşfen hazırlanan 02.12.2015 düzenleme tarihli raporunun 7. sayfasında dava konusu edilen 151,00 metrekarelik taşınmaz kısmının dava dilekçesinde yazılan 23897 ada 9 parsel içerisinde olmayıp, 24163 ada 3 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde kaldığının tespitinin yapılması üzerine, davacılar vekilinin 04.01.2016 havale tarihli ıslah dilekçe sunarak anılan dilekçede “Altındağ İlçesi Başpınar Mahallesi 23897 ada-3 parsel Nusret Eryurt adına kayıtlı tapu bir başkasına satılmış ve tapu devri imkansız hale gelmiştir. Bilirkişi raporu ve dosyadaki evraklar ışığında davamızı iş bu dilekçemizde belirtilen dört davalı bakımından belirsiz alacak davası olarak tamamen ıslah ediyoruz” şeklindeki beyanları içeren ıslah dilekçesiyle HMK’nin 180. maddesine göre tamamen ıslah etmiş, bahsedilen ıslah dilekçesinin netice-i talep kısmında, “ 24163/3 ada/parselde alındığı tarih itibariyle 358 metrekare arsanın satışın imkansız olduğu tarih itibariyle ulaşacak alım gücüne(denkleştirici adalet kurallarına göre) belirsiz alacak olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin ifanın imkansız olduğu tarihten itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalılardan …, …, … ve …’tan tahsili ” biçimindeki talep ile, davanın başındaki tapu iptali ve tescil talebini, alacak talebine dönüştürmüştür. HMK’nin 177. ve 180. maddeleri gereğince davacı taraf tahkikat bitinceye kadar davasını tamamen ıslah edebilir. Bu nedenle mahkemenin HMK’nin 177 ve 180. maddelerini nazara alarak davacı tarafın davayı tamamen ıslahı talebi doğrultusunda tarafların delillerini toplamak suretiyle ıslah ile yapılan talep hakkında karar vermesi gerekirken; ıslah ile kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu, dava konusu edilmeyen birşeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı biçiminde yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar vermesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılardan …, …, … ve … vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 12.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Buraya tıklayarak diğer makale, örnek karar ve dilekçelerimize ulaşabilirsiniz.

Fatih Üçgül

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago