MÜDAHALELERİNİN ÖNLENMESİ İSTEMLİ YARGITAY KARARI
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
18501
post-template-default,single,single-post,postid-18501,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

MÜDAHALELERİNİN ÖNLENMESİ İSTEMLİ YARGITAY KARARI

MÜDAHALELERİNİN ÖNLENMESİ İSTEMLİ YARGITAY KARARI

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2013/8111
Karar: 2013/12750
Karar Tarihi: 03.10.2013

MÜDAHALELERİNİN ÖNLENMESİ İSTEMİ – KAYNAK SUYUNUN PROTOKOL İLE DEVREDİLDİĞİ – SUYUN DEBİSİNİN ÖLÇÜLMESİ GEREĞİ – FAZLA SUDAN DAVALI KÖYÜN İHTİYACI KADAR YARARLANABİLECEĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Davacı M… Köyü, kadimden beri yaylada kullandıkları kaynak suyunun davalı A… Köyü tarafından protokol ile diğer davalı Ç… Köyüne devredildiğini, davalı Ç… Köyü ise dava konusu suyu götürmek için kazı çalışması yaptığını belirterek davalıların suya müdahalelerinin önlenmesini istemiştir. Mahkemece, suların en az olduğu dönemde (Ağustos-Eyül ayları) uzman bilirkişi kurulu (jeolog, ziraat ve fen) marifetiyle keşif yapılmalı, tarafsız mahalli bilirkişiler mahallinde dinlenilerek tarafların dava konusu suda kadim veya öncelik hakları belirlenmeli, suyun debisi ölçülmeli, tarafların suya olan ihtiyaçları bilimsel verilerle tespit edilmeli, yaylada bulunanların kadim veya öncelik haklarının olduğunun anlaşılması halinde öncelikle yaylada bulunan insan ve hayvanların ihtiyaçları karşılanmalı, fazla sudan ise davalı Ç… Köyünün ihtiyacı kadar yararlanabileceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

(4721 S. K. m. 756) (167 S. K. m. 1, 2, 3, 4, 5, 6)

Dava: Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.08.2004 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.11.2012 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı köy vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Davacı M… Köyü, kadimden beri yaylada kullandıkları kaynak suyunun davalı A… Köyü tarafından protokol ile diğer davalı Ç… Köyüne devredildiğini, davalı Ç… Köyü ise dava konusu suyu götürmek için kazı çalışması yaptığını belirterek davalıların suya müdahalelerinin önlenmesini istemiştir.

Davalı A… Köyü ve Ç… Köyü, iki köy arasında yapılan 08.09.2003 tarihli protokol ile dava konusu suyun kullanımının 49 yıllığına Ç… köyüne bırakıldığını, ancak bu protokolün iptalinin istenmesi halinde idare mahkemesinin görevli olduğunu, dava konusu suyun kendi köylerine ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.

Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.

Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.

Uygulamada kaynak; <yeraltı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer> olarak tanımlanmaktadır. Yeraltı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yeraltı suyu olarak kabul edilir.

Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK. md.756/3).

Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yeraltı Suları Kanunu 1-6. madde).

Somut olayda; mahkemece, mahallinde 04.06.2012 tarihinde keşif yapılmış, keşifte ziraat bilirkişisi bulundurulmamış, Jeoloji bilirkişisi tarafından suyun debisi ölçülmemiş, yaylada bulunan insan ve hayvanların suya olan ihtiyaçları ise tespit edilmemiştir.

Bu durumda mahkemece, suların en az olduğu dönemde (Ağustos-Eyül ayları) uzman bilirkişi kurulu (jeolog, ziraat ve fen) marifetiyle keşif yapılmalı, tarafsız mahalli bilirkişiler mahallinde dinlenilerek tarafların dava konusu suda kadim veya öncelik hakları belirlenmeli, suyun debisi ölçülmeli, tarafların suya olan ihtiyaçları bilimsel verilerle tespit edilmeli, yaylada bulunanların kadim veya öncelik haklarının olduğunun anlaşılması halinde öncelikle yaylada bulunan insan ve hayvanların ihtiyaçları karşılanmalı, fazla sudan ise davalı Ç… Köyünün ihtiyacı kadar yararlanabileceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.10.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın