05 Nis KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI HAKKINDA KARAR
T.C YARGITAY 20.Hukuk Dairesi Esas: 2019/ 4916 Karar: 2020 / 823 Karar Tarihi: 18.02.2020
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi birleşen davacılar … ve … vekili Av. … tarafından istenilmekle, tayin olunan 02/04/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar … ve … vekili Av….geldiler, diğer taraftan davacı Hazine vekili Av. … geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … kasabasındaki 223 ada 4, 15, 17, 19, 35, 40 ve 44 parsel sayılı taşınmazlar ile 225 ada 6 parsel ile 227 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar tarla niteliği ve
kazandırıcı>
zamanaşımı zilyetliği sebebiyle davalı …; 227 ada 10 parsel ise ½’şer pay ile … ve … adına tespit edilmiştir
Davacı Hazine, 223 ada 4, 17, 19, 35, 40 ve 44; 225 ada 6 ile 227 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların üzerinde edinme koşulları oluşmadığı iddiasıyla tespitin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Birleşen dosyada davacı … 223 ada 15, 17 ve 19 sayılı parsel ile 227 ada 9 sayılı parselin adına tescilini istemiştir.
Mahkemece itirazın reddi ile dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2013/10568 – 2014/6766 E.K. sayılı kararıyla “Mahkemece yapılan araştırma ve hükme yeterli değildir.
1) Kadastro tesbitine itiraz davaları tesbit malikleri hasım gösterilerek açılır. Çekişmeli taşınmazlardan 227 ada 10 parsel … ve … adına tespit edilmiş olup, sadece …’e husumet yöneltilerek dava açılmış olup, diğer tespit maliki … davaya dahil edilip taraf teşkili sağlanmadan 227 ada 10 parsel hakkında hüküm kurulması,
2) Dosya kapsamından, tutanak asılları dosyada bulunmayan 223 ada 35 ve 40 parsel saylı taşınmazların aynı zamanda mahkemenin 2011/8 Esas sayılı dosyasında da davalı olduğu anlaşılmaktadır. Aynı parsele yönelik olarak açılan tüm davaların, birbiriyle çelişkili kararlar verilmemesi ve infazda tereddüt oluşmaması için birlikte görülerek sonuçlandırılması gerektiğinin düşünülmemesi,
3) Birleşen dosyada … 223 ada 15, 17, 19 parseller ile 227 ada 9 parsele yönelik …, …, … ve …’ye husumet yönelterek dava açtığı, eldeki dosyanın karar başlığında … ve husumet yönettiği kişiler karar başlığında gösterilmediği gibi …’un davası yönünden herhangi bir karar verilmemiş olası,
4) Mahkemece oluşturulan kararın 1 numaralı bendinde itirazın reddine denilmiş olup, hangi davacının itirazının reddedildiği açıkça belirtilmediği gibi, kadastro tespitine itiraz olarak açılan bu davada kadastro tesbitine itiraza ilişkin davanın reddine şeklinde hüküm kurulması gerekirken, itirazın reddine denmiş olması, ayrıca, itirazın reddine denmiş olmasına rağmen, taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile cins ve nitelik belirtilmeden 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince Hazine adına tesciline karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı …, ise 223 ada 35 ve 40 parsel sayılı taşınmazlar ile 225 ada 6 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak
kazandırıcı
zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda itirazın reddine, 225 ada 6 parsel, 223 ada 35 parsel, 223 ada 40 parsel nolu taşınmazlar bakımından, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi gereğince gerekli şartların bulunmadığı anlaşılmakla kadastro tespitlerinin iptali ile ilgili taşınmazların 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2014/20280 – 2015/8907 E.K. sayılı kararıyla “Mahkemece davaya konu taşınmazlara son 20 yıldır zilyet olunmadığı, 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince 14. maddenin hükümleri dışında kalan ve tesciline tabi bulunan taşınmaz malların Hazine adına tespit olacağı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Davaya konu 223 ada 35 ve 40 parsel sayılı taşınmazlar Hazinenin 225 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ise …’un açtığı dava nedeniyle Kadastro Mahkemesinin 2011/10 Esas sayılı dava dosyasında da davalı olup, Mahkemece …’un davasının reddine, Hazinenin davasının kabulüne karar verilmiş, davacı …’un temyiz itirazı üzerinde Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme neticesinde” tutanak asılları dosyada bulunmayan 223 ada 35 ve 40 parsel saylı taşınmazların aynı zamanda mahkemenin 2011/8 Esas sayılı dosyasında da davalı olduğu belirtilerek aynı parsele yönelik olarak açılan tüm davaların, birlikte görülerek sonuçlandırılması gerektiği” gerekçesi ile hüküm bozulmuştur. Bahsi geçen ilamda her ne kadar 223 ada 35 parsel tutanağının dosya arasında olmadığı belirtilmiş ise de; bu taşınmaza ait tutanak aslı 2011/8 Esas sayılı dava dosyası içerisinde olup, 20. Hukuk Dairesinin bozma ilamına konu dosya arasında bulunmayan tutanak asılları 223 ada 40 ve 225 ada 6 parsellere aittir. Hal böyle olunca; 2011/8 Esas sayılı dosyada dava ve temyize konu olan 223 ada 35, 40 ve 225 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar, eski 2011/10 Esas, yeni 2014/42 Esas sayılı dava dosyasında da davalı olup, aynı taşınmaza ilişkin derdest olan tüm davaların birleştirilerek görülmesi gerekir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamlarına uyularak davaların birleştirilmesine karar verilmiş, yargılama sırasında … 223 ada 40 parsel sayılı taşınmazın adına tescili istemiyle davaya katılmış, yapılan yargılama sonucunda esas dosyada davacı Hazinenin açmış olduğu davanın kabulü ile dava konusu Türkoğlu ilçesi, … Karapınar mahallesi 223 ada 4 parsel, 223 ada 35 parsel, 223 ada 44 parsel, 223 ada 19 parsel, 223 ada 17 parsel, 223 ada 15 parsel, 223 ada 40 parsel, 225 ada 6 parsel ve 227 ada 9 parsel, 227 ada 10 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların Hazine adına orman vasfıyla tespit ve tesciline, birleşen 2011/12 Esas sayılı dosyada, davacıların açmış olduğu davanın,…mahallesi 223 ada 15 parsel, 223 ada 17 parsel, 223 ada 19 parsel, 227 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar yönünden reddine, birleşen 2015/71 Esas sayılı dosyada davacının açmış
olduğu davanın; Kahramanmaraş ili, … mahallesi 289 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle reddine, davacılar … ve … ile müdahil …’ın davalarının, …mahallesi 223 ada 35 parsel, 223 ada 40 parsel, 225 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar yönünden reddine karar verilmiş, hüküm birleşen davacılar … tarafından 223 ada 15, 17, 19 ve 227 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara, birleşen davacı … tarafından 223 ada 35, 40 parsel ve 225 ada 6 parsel sayılı taşınmazlara; dahili davalı … mirasçısı … tarafından 227 ada 10 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak temyiz edilmiş, 30/11/2018 tarihli karar ile muhtıraya rağmen temyiz giderleri yatırılmadığından dolayı birleşen davacılar … ve …’un temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiş, birleşen davacılar … ve … vekili tarafından 30/11/2018 tarihli ek karar süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Yörede 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları 1991 yılında yapılarak kesinleşmiştir. 03/06/2011 tarihinde kesinleşen 4999 sayılı Kanun uyarınca yapılan düzeltme çalışmaları vardır.
Dairemizce yapılan incelemede dosyada yeterli masraf ve avans bulunduğu anlaşılmakla usul ve kanuna aykırı olarak birleşen davacılar … ve …’un temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmalarına dair mahkemece verilen 30/11/2018 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verildi, dosya ve ekleri incelendi, gereği düşünüldü;
Mahkemece birleşen davacı ve asli müdahilin davasının reddi ile çekişmeli taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, taşınmazların en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu ile tespit tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarındaki, durumu ve orman tahdidine göre konumlarrı denetlemeye elverişli şekilde incelenmemiş, davacıların dayandığı satış senedi ve diğer belgeleri usulünce uygulanmamış, davacı Hazinenin çekişmeli 223 ada 15 parsel sayılı taşınmaza yönelik bir davası bulunmadığı halde taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi dikkate alınmaksızın davacı Hazine lehine vekalet ücreti takdir edilmiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1990-1995 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan tüm orman tahdidi ve 4999 sayılı Kanuna göre fenni hataların düzeltilmesi çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ayrı ayrı temin edilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, büro orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli, tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli, tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli, çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınarak taşınmazlar orman kadastrosuna göre konumları duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, getirtilen eski tarihli belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve
zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığ yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların kesinleşen orman sınırları dışarısında kaldığı, öncesi ve fili durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olmadığının belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; davacıların ve asli müdahilin dayandığı harici satış senetleri mahalli, bilirkişi eliyle keşifte uygulanarak fen bilirkişisi tarafından krokiye aktarılmak suretiyle denetmeleme imkanı sağlanmalı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar ve asli müdahil adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, davacı Hazinenin 223 ada 15 parsel sayılı taşınmaza karşı davasının bulunmadığı gözönünde bulundurulmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A ve 17. maddeleri ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davacı Hazine lehine vekalet ücreti takdiri hatalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; birleşen davacılar …’un 223 ada 15, 17, 19 ve 227 ada 9 parsel sayılı taşınmazlara, birleşen davacı …’un 223 ada 35, 40 parsel
ve 225 ada 6 parsel sayılı taşınmazlara; dahili davalı … mirasçısı …’ın 227 ada 10 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu taşınmazlara yönelik olarak BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2540,00.-TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren … ve …’a verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.