Yargı Kararları

eşinin giyim tarzına müdahale etmek boşanma sebebidir

 

 

 

 

2. Hukuk Dairesi         2020/1135 E.  ,  2020/2210 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından tümü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; kadının tam kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle davacı erkeğin davasının kabulü ile TMK 166/1. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen bu karara karşı davalı kadın tarafından tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; “ilk derece mahkemesince toplanan delillerden kadına yüklenen “eşinin giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere müdahalelerde bulunarak sosyal şiddet uyguladığı” vakıasına açıkça ve usulune uygun olarak davacı erkek tarafından dayanılmamıştır. Dava dilekçesinde davacı erkek, kadının baskın karakterde olduğu, sürekli kavgacı tavırlar sergilediği, eşine hakaret ettiği ve evden kovduğu, evi, çocukları ve eşi ile ilgilenmediği gerekçesi ile evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını ileri sürmüş, başka bir vakıaya da dayanmamıştır. Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m. 137,140/3,187) vakıa esas alınarak karar verilemez (HMK m. 141). Bu itibarla dayanılmayan bir vakıanın tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davalıya kusur olarak yüklenmesine imkan bulunmamaktadır” gerekçesi ile davanın reddi gerekirken kabulü hatalı bulunarak davalı kadının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, erkeğin davasının reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince verilen bu karar davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi başlıklı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesi “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler.
Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır,” şeklindedir. Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Şüphesiz bu imkan, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur, ikişer dilekçeden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, sınırlama ve yasak kapsamında kabul edilmelidir. Ön inceleme aşamasında ancak karşı tarafın açık muvafakati (veya ön inceleme duruşmasına taraflardan birisinin mazeretsiz gelmemesi) durumunda iddia veya savunmaların genişletilmesi yahut değiştirilmesi kabul edilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20.04.2016 tarih, 2014/2-695 esas ve 2016/522 karar sayılı ilamı).
Somut olayda; davacı erkeğin dava dilekçesinde “baskın bir karakter olarak sürekli kendi dediklerini dikte etmeye çalıştığı” vakıası belirtildiği gibi davalı kadın usulüne uygun şekilde tebliğ edilen ön inceleme duruşmasına da mazeretsiz katılmamış, erkek bu ön inceleme duruşmasında ise “çocuklarla ve evle ilgilenmediği” vakaılarına dayanmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında ilk derece mahkemesince belirlenen eşinin giyim tarzına, gideceği toplantılara ve görüşeceği kişilere müdahalelerde bulunarak sosyal şiddet uyguladığı” evi, çocukları ve eşi ile ilgilenmediği” vakıaları hükme esas alınabileceğinden, ilgili bölge adliye mahkemesince davacı erkeğin davasının reddine karar verilesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 16.03.2020 (Pzt.)

 

Buraya tıklayarak diğer makale, örnek karar ve dilekçelerimize ulaşabilirsiniz

Fatih Üçgül

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago