03 Haz DAVANIN YABANCILIK UNSURU TAŞIYIP TAŞIMADIĞI – İŞİN ESASININ TÜRK HUKUKUNA GÖRE İNCELENMESİ GEREĞİ
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/13927
Karar: 2016/5499
Karar Tarihi: 21.03.2016
BOŞANMA DAVASI – DAVANIN YABANCILIK UNSURU TAŞIYIP TAŞIMADIĞI – İŞİN ESASININ TÜRK HUKUKUNA GÖRE İNCELENMESİ GEREĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ
ÖZET: Türk Vatandaşlığı Kanununun maddesinin (1.) fıkrası uyarınca; “..doğumla Türk vatandaşı olup da, vatandaşlıktan çıkma izni alanların ve bunların vatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı ergin olmayan çocuklarının, Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliğine ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, askerlik yapma yükümlülüğü ve seçme-seçilme, kamu görevlerine girme ve muafen araç ve ev eşyası ithal etme hakları dışında, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanmaya devam edecekleri..” hükme bağlanmıştır. Bu durumda taraflar doğumla Türk vatandaşı olduğuna göre, sözü edilen değişiklik gereğince Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanacağı ve boşanma davasında “‘yabancı” statüsünde olmayacakları açıktır. Bu durumda dava, ‘‘yabancılık unsuru” taşımadığından, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkındaki Kanunun maddesinin bu davaya tatbiki mümkün değildir. Bu nedenle uygulanacak yetkili hukukun araştırılması gerekli değildir. O halde, işin esasının Türk Hukukuna göre incelenmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(403 S. K. m. 20) (5901 S. K. m. 28) (5718 S. K. m. 14)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece; davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, tarafların her ikisinin de Türk vatandaşlığından ayrıldığı ve Avusturya’da ikamet ettikleri gerekçesiyle, Avusturya hukuku uygulanarak boşanmalarına karar verilmiştir. Toplanan delillerden tarafların Türk vatandaşı iken, 403 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince “çıkma izniyle” 2003 yılından itibaren Türk vatandaşlığını kaybettikleri, Avusturya uyruklu oldukları anlaşılmaktadır.
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28’nci maddesinin (1.) fıkrası uyarınca; “..doğumla Türk vatandaşı olup da, vatandaşlıktan çıkma izni alanların ve bunların vatandaşlıktan çıkma belgesinde kayıtlı ergin olmayan çocuklarının, Türkiye Cumhuriyetinin milli güvenliğine ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, askerlik yapma yükümlülüğü ve seçme-seçilme, kamu görevlerine girme ve muafen araç ve ev eşyası ithal etme hakları dışında, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanmaya devam edecekleri..” hükme bağlanmıştır. Bu durumda taraflar doğumla Türk vatandaşı olduğuna göre, sözü edilen değişiklik gereğince Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanacağı ve boşanma davasında “‘yabancı” statüsünde olmayacakları açıktır. Bu durumda dava, ‘‘yabancılık unsuru” taşımadığından, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkındaki Kanunun 14/1 maddesinin bu davaya tatbiki mümkün değildir. Bu nedenle uygulanacak yetkili hukukun araştırılması gerekli değildir. O halde, işin esasının Türk Hukukuna göre incelenmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile, karar verildi. 21.03.2016
Sorry, the comment form is closed at this time.