05 Ağu Müteahhidin Aynı Dairenin Birden Fazla Kişiye Satması Nitelikli Dolandırıcılık Suçunu Oluşturur
Dolandırıcılık suçu, failin bir kimseyi hileli davranışları ile aldatmak suretiyle mağdurun veya başkasının zararına ve ilaveten kendisinin veya başkasının yararına faaliyet sağlaması ile oluşur. Suçun nitelikli halinde ise belli dini, sosyal, mesleki, teknolojik araç gereçler veya kamu kurumlarını araç olarak kullanması ile işlenmesidir. Öyleyse suçun var olması için haksız çıkarın varlığı gereklidir. Misal olarak aşağıda verilen kararda ise aynı daireyi birden fazla kişiye satan müteahhidin eylemi nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. Zira kişi mevcut mesleki durumunu kullanmak sureti ile aynı daireyi birden fazla kişiye satmış ve haksız kazanç elde etmiştir. Örnek Yargıtay Karar’ını inceleyebilirsiniz.
- Ceza Dairesi
Esas Numarası: 2012/18721
Karar Numarası: 2014/11459
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir. Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesinde; Tacir, kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından … bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir. Ticaret şirketleri,aynı yasanın 124. maddesinde, Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
… İnşaat Mobilya Limited Şirketi’nin yetkilisi olan sanığın, adı belirtilen şirketin yapımını üstlendiği Eryaman Toplu Konut Bölgesi … ada 1 numaralı parsel üzerindeki 2 E 12. Blok 3 numaralı daireyi 31/03/2005 tarihinde Ankara 13. Noterliğinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle katılan … satmasına rağmen, aynı bağımsız bölümü 08.01.2007 tarihinde düzenlediği satış sözleşmesi ile katılan …’a ikinci defa satarak parasını da peşin olarak aldığı, aynı yerde bulunan … Blok 6 numaralı daireyi 09/02/2005 tarihinde Ankara …Noterliğinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle katılan …’a satmasına rağmen aynı bağımsız bölümü 30.05.2007 tarihinde düzenlediği satış sözleşmesi ile katılan …’a ikinci defa satarak parasını peşin olarak aldığı, aynı yerde bulunan 4 H 7. Blok 13 numaralı daireyi 21/07/2005 tarihinde Ankara 13.Noterliğinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle katılan …’e satmasına rağmen aynı bağımsız bölümü 15.03.2008 tarihinde düzenlediği satış sözleşmesi ile katılan …’a ikinci defa satarak parasını peşin olarak aldığı; bu satışlara konu olan söz konusu dairelerin inşaatlarını tamamlamadığı gibi katılanlardan aldığı paraları da iade etmediği, bu şekilde şirket yöneticisi olan sanığın, ticari faaliyeti kapsamında üzerine atılı olan nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık hakkında katılanlar … ve …’a yönelik eylemlerinden verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Oluşa, sanığın savunmalarına, tanıkların anlatımlarına, satış sözleşmelerine, satış vaadi sözleşmelerine ve tüm dosya kapsamında göre; şirket yöneticisi olan sanığın, ticari faaliyeti kapsamında, katılanlar … ile …’a, daha önce başka şahıslara noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri ile satmayı vaat ettiği daireleri satarak ve paralarını peşin olarak almak suretiyle haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;
Dolandırıcılık suçundan verilen hapis cezaları alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezaları belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un
322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan “5237 sayılı TCK’nın 158/1.h,52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 1000 gün adli para cezası karşılığı aynı kanunun 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL’den olmak üzere 20000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ifadelerinin yerine “5237 sayılı TCK’nın 158/1.h maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 52/2 maddeleri gereğince verilen 5 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL’den olmak üzere sonuç olarak 100.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına”, yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanık hakkında katılanlar …, … ile …’e yönelik eylemlerinden dolayı verilen beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanığın, katılanlar …, … ve …’a söz konusu daireleri satış vaadi sözleşmeleri ile satmayı vaat etmesi ve sonrasında dairelerin inşaatlarını tamamlamayıp hileli hareketler sergileyerek aynı daireleri başka şahıslara satarak katılanları aldatmak suretiyle haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu dikkate alınarak mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek sanık hakkında yazılı şekilde beraat karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.