ÖNCEKİ DÖNEM VE SÖZLEŞME DÖNEMİ ARASINDA TARAFLARIN BİRBİRLERİNDEN ALACAKLI OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ GEREĞİ - TARAFLARIN TALEPLERİ YÖNÜNDEN TARAF VE YARGI DENETİMİNE ESAS OLACAK ŞEKİLDE AYRINTILI BİLİRKİŞİ RAPORU ALINACAĞINA İLİŞİKİN KARAR
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
19117
post-template-default,single,single-post,postid-19117,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

ÖNCEKİ DÖNEM VE SÖZLEŞME DÖNEMİ ARASINDA TARAFLARIN BİRBİRLERİNDEN ALACAKLI OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ GEREĞİ – TARAFLARIN TALEPLERİ YÖNÜNDEN TARAF VE YARGI DENETİMİNE ESAS OLACAK ŞEKİLDE AYRINTILI BİLİRKİŞİ RAPORU ALINACAĞINA İLİŞİKİN KARAR

ÖNCEKİ DÖNEM VE SÖZLEŞME DÖNEMİ ARASINDA TARAFLARIN BİRBİRLERİNDEN ALACAKLI OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ GEREĞİ – TARAFLARIN TALEPLERİ YÖNÜNDEN TARAF VE YARGI DENETİMİNE ESAS OLACAK ŞEKİLDE AYRINTILI BİLİRKİŞİ RAPORU ALINACAĞINA İLİŞİKİN KARAR

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2015/37944
Karar: 2015/34696
Karar Tarihi: 30.11.2015

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI – ÖNCEKİ DÖNEM VE SÖZLEŞME DÖNEMİ ARASINDA TARAFLARIN BİRBİRLERİNDEN ALACAKLI OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ GEREĞİ – TARAFLARIN TALEPLERİ YÖNÜNDEN TARAF VE YARGI DENETİMİNE ESAS OLACAK ŞEKİLDE AYRINTILI BİLİRKİŞİ RAPORU ALINACAĞI

ÖZET: Sözleşmeden önceki dönemden bakiye alacak ile sözleşmede kararlaştırılan ve her ayın 1-5′ i arasında peşin olarak ödenmesi gereken … TL net danışmanlık ücretinin düzenli ve süresinde ödenip ödenmediği, davacı birleşen dava davalısı avukatın istifa ettiği … tarihine kadar sözleşmeden önceki dönem ve sözleşme dönemi arasında tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıkları, ayrıntılı olarak incelenerek istifanın haklı olup olmamasına göre tarafların talepleri yönünden taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde ayrıntılı bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme sonucunda yukarıda aksi şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

(1136 S. K. m. 171, 174) (1086 S. K. m. 440) (YHGK 23.03.1983 T. 1981/4-562 E. 1983/156 K.) (YHGK 03.07.1987 T. 1987/3-92 E. 1987/599)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı-karşı davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı Asil M.. Y.. ve vekili avukat H.. T.. Ö.. ile davalı M-A.. Ltd. Şti. vekili avukat M.. T..’in gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Dosyanın incelenmesinde asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair mahkeme kararının davacı-karşı davalı temyizi üzerine dairemizin 21.10.2015 günlü kararı ile bozulmasına karar verildiği, takrir kağıdındaki karar ile gerekçeli daire kararının daire başkanı ve üyelerince imzalandığı, kalemde yazılan kararında bu karar olmasına rağmen yazım aşamasında Uyap sistemindeki karışıklıktan dolayı bozulan karar yerine sisteme başka bir kararın başlığı ile ilamın karar kısmına bozma ilamı ile ilgisi olmayan başka bir hususun yazıldığı, davacının bu husustaki maddi hatanın giderilmesini talep ettiği anlaşılmış olup, yukarıda bahsi geçen husus yazım aşamasında Uyap sisteminden kaynaklandığından ve bu durum maddi hata niteliğinde bulunduğundan, davacının maddi hatanın giderilmesine dair talebinin kabulü ile dairemizin maddi hata niteliğinde bulunan ve dairemizin başkan ve 10 üyesinin adını içeren 21.10.2015 tarih ve 2014/38981-2015/30868 sayılı kararının kaldırılarak mahkeme kararının, daha önce yazılan ve aslolan imzalı ilamı gibi bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Davacı, asıl davada; avukat olduğunu, 2004 yılı Ocak ayından itibaren davalıya avukatlık hizmeti vermeye başladığını, ücretlerinin ödenmesi yönünde sorunlar çıkması üzerine 09.10.2009 tarihinde Hukuk Müşavirliği Avukatlık iş takip esasları başlıklı ve 01.08.2009 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli yazılı sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmeye göre davalıya danışmanlık hizmeti ile dava ve icra takiplerinde vekil olarak görev yapacağını karşılığında da 01.08.2009 tarihinden itibaren aylık 2.000.00.TL net danışmanlık ücreti ödeneceğini ayrıca dava ve icra takiplerinden dolayı sadece karşı yan vekalet ücretinin kendisine ait olacağını, akdi vekalet ücreti ödenmeyeceğini, Ankara 3. İcra Müdürlüğü’ nün 2008/18658 Esas sayılı takip dosyasından 86.717.00.TL vekalet ücreti alacağından bu dosya için 25.05.2009 tarihinde yapılan 50.000.00.TL’ yı hapis hakkını kullanarak davalının bilgisi dahilinde üzerinde tuttuğunu, yazılı sözleşme imzalanmadan önceki dönemden dolayı 26.685.80.TL alacağının olduğunu, sözleşme imzalandıktan sonra da 2.000.00.TL aylık danışmanlık ücreti sözlü ve e-posta yoluyla istemesine rağmen düzenli olarak ödenmediğinden 28.06.2010 tarihinde haklı olarak istifa ettiğini, haklı istifa nedeniyle Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2008/654 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak 57.0608.08.TL karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili için Ankara 1. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/1159 Esas sayılı, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2005/608 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak 30.037.95.TL karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili için Ankara 24. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/6424 Esas sayılı, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2009/389 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak 11.206.16.TL karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili için Ankara 30. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/796 Esas sayılı icra dosyalarında takip başlattığını ancak davalının haksız olarak bu takiplere itiraz ettiğini ileri sürerek bu icra dosyalarına vaki itirazların iptali ile % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı birleşen dava davacısı, 09.10.2009 tarihli yazılı sözleşme ile davacı birleşen dava davalısı avukat tarafından bize bildirildiği bölüm yönünden yazılı sözleşmeden önceki dönem yönünden tarafların ibralaştığını, sözleşmeden önceki dönem ile ilgili olarak 20.000.00.TL+ KDV ödemeyi kabul ettiklerini ve sonrasında ödediklerini, yazılı sözleşme gereğince davacıya ödenmesi gereken aylık ücretinin ödendiğini, imzalanan sözleşmeye göre davacı birleşen dava davalısının “tahsil ettiği paraları en geç o ayın son gününe kadar iş sahibi olarak hesaplarına yatırması gerekir” hükmüne rağmen, yapılan icra takibi ile ilgili olarak dava dışı Keçiören Belediye Başkanlığı tarafından davacı birleşen dava davalısının hesabına yatırılan 50.000.00.TL’ dan sözleşmeden önce haberdar edilmediğini, buna göre davacı birleşen davalı avukattan alacaklı olduğunu ve haricen yatırılan bu parayı istemeleri üzerine davacı avukatın istifa ettiğini, istifanın haksız olduğunu ve haksız istifa gereğince de daha bitmemiş işlerden dolayı karşı yan vekalet ücreti isteyemeyeceğinden dolayı, yapılan icra takiplerine haklı olarak itiraz ettiğini, ayrıca davacı birleşen davalı avukatın haricen tahsil ettiği ve üzerinde haksız olarak tuttuğu 50.000.00.TL’ nın işlemiş faizi ile birlikte tahsili için yaptığı icra takibine davacı birleşen dava davalısı tarafından itiraz edildiğini belirterek aleyhine açılan asıl davanın reddine, kendisi tarafından açılan ve birleşen davanın kabulü ile vaki itirazın iptaline karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemece, asıl davanın reddine; birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile Ankara 11. icra Müdürlüğü’ nün 2012/6889 Esas sayılı icra dosyasında 50.000.00.TL asıl alacak ve 13.241.10.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 63.241.10.TL’ ya yönelik itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, karar verilmiş; hüküm, davacı birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Borçlar Kanunu’na göre vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu ve yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haklı değil ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu’nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunu’ndaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunu’ndaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.

Avukatlık Kanunu’nun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “…avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir.

Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.

Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaylara bakılacak olursa; asıl dava, karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili için yapılan icra takiplerine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise, icra takibi yapılan alacakla ilgili vekilin haricen yaptığı kısmi tahsilatın vekilden tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, 2004 yılından beri avukat olan davacı birleşen dava davalısının davalı birleşen dava davacısına hukuki yardımda bulunmaya başladığı, 09.10.2009 tarihinde yazılı sözleşme imzaladıkları ve vekalet ilişkisinin 28.06.2012 tarihli istifa ile sona erdiği, davacı avukatın istifa ettiği tarih itibariyle davalının vekili olarak takip ettiği ve dava konusu yaptığı davaların hiç birisinin sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 2004 yılı başından itibaren başlayan vekil-müvekkil ilişkisi 09.10.2009 tarihinde yazılı sözleşmeye bağlanmıştır. Bu sözleşmeye göre, davacının vereceği avukatlık-müşavirlik hizmeti karşılığında davalı tarafından 01.08.2009 tarihinden itibaren aylık 2.000.00.TL net ücret ödeneceği, KDV ve stopajın iş sahibine ait olduğu, dava ve takiplerde karşı yana yükletilen yasal vekalet ücretinin avukata ait olacağı, bunun dışında avukata herhangi bir ödemenin yapılmayacağı, aylık maktu ücret ödemesinin her ayın 1-5 arasında peşin olarak ödeneceği, iş sahibi namına yapılan tahsilatın, tahsil edilen ayın en geç son gününe kadar iş sahibine sözleşmedeki esaslara uygun kesintiler yapıldıktan sonra teslim edileceği ve bundan önceki dönemli ilgili herhangi bir alacak vereceğin kalmayacağı kararlaştırılmıştır. Ankara 3. İcra Müdürlüğü’ nün 2008/18658 Esas sayılı takip dosyasında, alacaklı davalı birleşen dava davacısı şirket adına vekil olarak davacı birleşen dava davalısı tarafından dava dışı borçlu Keçiören Belediye Başkanlığı aleyhine 18.12.2008 tarihinde 557.272.27.TL alacak üzerinden icra takibinde bulunulduğu ve takibin kesinleştiği, dava dışı borçlu Belediye Başkanlığı tarafından 2 defa 50.000.00.’ er TL olarak davalı birleşen dava davacısının hesabına para yatırıldığı, bir defa da 25.05.2009 tarihinde davacı birleşen dava davalısı olan avukatın hesabına 50.000.00.TL yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı birleşen dava davalısı avukat, dava dışı Belediye Başkanlığı tarafından 25.05.2009 tarihinde hesabına yatırılan 50.000.00.TL’ nın vekalet ücreti alacağına mahsuben hapis hakkını kullandığını ve bu paranın tahsil edildiğinden iş sahibi davalı birleşen dava davacısının haberdar olduğunu şirket ticari defterlerine dahi işlendiğini ve bu durumu bilerek sonradan 09.10.2009 tarihinde imzalanan sözleşmede önceki dönem yönünden tarafların ibralaştığını, ayrıca önceki dönemden bakiye alacağı ile her ayın 1 -5′ i arasında peşin olarak ödenmesi gereken 2.000.00.TL net danışmanlık ücretinin sözlü ve e-posta yolu ile tüm uyarılarına rağmen düzenli olarak ödenmemesinden dolayı haklı olarak istifa ettiğini, davalı birleşen dava davacısı da avukat tarafından haricen tahsil edilen 50.000.00.TL’nın 09.10.2009 tarihli sözleşmeden önce kendisine bildirilmediğini ve bu paranın haksız olarak avukat tarafından üzerinde tutulduğunu çok sonra öğrendiğini ve sözleşmeden önceki dönemden kalan bakiye ile aylık danışmanlık ücretlerini ödendiğini, iddia etmişler ve savunmuşlardır. Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı avukata ödenmesi gereken aylık 2.000.00.TL ücretin ödendiği, istifanın haksız olduğu ve buna göre Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, iş sonuçlandırılmadan karşı yan avukatlık ücreti talep edilemeyeceği gerekçesi ile asıl davanın reddine; birleşen dava yönünden ise, dava dışı Belediyeden haricen davacı birleşen dava davalısı tarafından 25.05.2009 tarihinde tahsil edilen 50.000.00.TL’ nın davalı birleşen dava davacısına sözleşmeye uygun olarak zamanında bildirilmediği ve hapis hakkının kullanılma koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile birleşen davanın kısmen kabulü ile 50.000.00.TL asıl alacak ve 13.241.00.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 63.241.00.TL yönünden itirazın iptaline karar verilmiş ise de; Özellikle şirket defterleri üzerinde ayrıntılı inceleme yapılmadan ve aylık sabit ücretin 09.10.2009 tarihli sözleşme gereğince; her ayın 1-5′ i arası düzenli olarak ödenip ödenmediği, sözleşmeden önceki dönem ve sözleşme dönemi arasında 28.06.2010 tarihli istifaya kadar tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıkları hususunda dosyaya sunulan makbuzlar, hesap dökümleri ve e-posta yazışmaları da tam olarak irdelenmeden bilirkişi raporunun tanzim edildiği ve bu haliyle yetersiz olan bilirkişi raporu hükme esas alınamaz. O halde mahkemece, yeniden alanında uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyeti marifetiyle, dava dışı Belediye Başkanlığı tarafından 25.05.2009 tarihinde davacı birleşen dava davalısı avukatın hesabına yatırılan 50.000.00.TL’ nın şirketin ticari defterlerine işlenmiş olup olmadığı, işlenmişse hangi tarihte işlendiği yani 09.10.2009 tarihinde imzalanan sözleşme ile tarafların önceki dönem yönünden ibralaştıkları da gözönünde bulundurularak, davalı birleşen dava davacısı şirketin yapılan tahsilattan sözleşmeden önce haberdar edilip edilmediği, ayrıca sözleşmeden önceki dönemden bakiye alacak ile sözleşmede kararlaştırılan ve her ayın 1-5′ i arasında peşin olarak ödenmesi gereken 2.000.00.TL net danışmanlık ücretinin düzenli ve süresinde ödenip ödenmediği, davacı birleşen dava davalısı avukatın istifa ettiği 28.06.2010 tarihine kadar sözleşmeden önceki dönem ve sözleşme dönemi arasında tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıkları, ayrıntılı olarak incelenerek istifanın haklı olup olmamasına göre tarafların talepleri yönünden taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde ayrıntılı bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme sonucunda yukarıda yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre, davacı birleşen dava davalısının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

Sonuç: 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı birleşen dava davalısı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davacı birleşen dava davalısının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı birleşen davacıdan alınarak davacı birleşen davalıya ödenmesine, peşin alınan 855,00 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın