20 Nis Sosyal Medya Yolu ile Düşünce ve Fikir Paylaşımlarının Hukuki Değerlendirilmesi
Sosyal Medya Yoluyla Düşünce ve Fikir Paylaşımı
Günümüz çağında sosyal medyanın kullanımının artması ile sosyal medya aracılığı ile hakaret suçunun oluşması daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. Kişilerin, sosyal medya paylaşımları aracılığı ile hakaret, iftira ve tehdit suçu işlemeleri mümkün olduğu gibi, sosyal medyada platformlarında, sitelerinde arkadaş olan veya olmayan kişilerin, sosyal medyada bulundukları fikir beyanları ve/veya fotoğrafları, sahiplerinin rızası olmadan kullanılması da suç işlenmesine neden olabilmektedir.
Sosyal medya içeriklerinin, sahiplerinin rızası dışında, sosyal medya sayfalarında arkadaş olarak kayıtlı olan kişiler ya da kayıtlı olmayan üçüncü kişiler tarafından herhangi bir şekilde ele geçirilmesi ve herhangi bir amaçla paylaşılması neticesinde adli mercilere yapılmış olan şikayetler nedeniyle kişinin adına dava açılması muhtemel hale gelmektedir.Bu konuda yargı mercilerinde görülen davalar , genellikle, özel hayatın gizliliğinin ihlali suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Yine somut olayın durumuna göre suç vasfı değişerek haberleşme hürriyetinin ihlali veya kişisel verilerin güvenliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiği görülmektedir.
Anayasal ve yasal hakların kullanılması kapsamında yapılan düşünce ve fikir paylaşımlarına ilişkin olarak:
1982 Anayasası’nın,temel hak ve hürriyetlerin niteliğini düzenleyen 12’nci maddesinin birinci fıkrasının: “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” hükmü,
Özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20’nci maddesinin birinci fıkrasının: “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” hükmü,
Haberleşme hürriyetini düzenleyen 22’nci maddesinin: “(Değişik: 3.10.2001-4709/7 md.) Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.” hükmü,
Din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24’üncü maddesinin birinci fıkrasının: “Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.” hükmü ile üçüncü fıkrasının “Kimse, ibadete, (…) dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.” hükmü,
Düşünce ve kanaat hürriyetini düzenleyen 25’nci maddesinin: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.” hükmü ve
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini düzenleyen 26’ncı maddesinin: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. (…)” hükmü,
Çok açık ve net bir biçimde vatandaşlara tanınan hakları ve sorumlulukları düzenlemiştir.
Açıklamalardan yola çıkılacağı üzere, siyasal otoritenin ve/veya kamu otoritesini temsil eden yetkililerin eleştirilmesine yönelik iddialara ilişkin incelemelerde veya soruşturmalarda; siyasal iktidarlara muhalif bile olsa, konusu suç teşkil etmeyen fikir, düşünce ve kanaatler ile inançların sosyal medyada paylaşılmasından, bu yöndeki sosyal medya paylaşımlarının beğenilmesinden dolayı kişilerin suçlanmasının kanunen ve hukuken mümkün olmadığı; aksine, bu türden kişisel hak ve hürriyetlerin, Anayasa ve yasalarla güvence ve koruma altına alındığı hususunun dikkatten uzak tutulmaması gerektiği düşünülmektedir.
Sorry, the comment form is closed at this time.