Şirket Ortağı Tarafından Senet Borçlusu Anonim Şirket Ve Senet Hamiline Karşı Açılan Menfi Tespit Davası Yargıtay Kararı
Alanya avukat olarak hizmet veren Aşıkoğlu Hukuk Bürosu, Eski Alanya Cumhuriyet Savcısı Mehmet Aşıkoğlu tarafından Alanya'da kuruldu.
alanya,hukuk,bürosu,avukat,dava,danışma,mehmet,aşıkoğlu,mehmet aşıkoğlu,savcı,eski,ceza,ticaret,haciz,alacak,borçlar,Mehemet,Aşıkoğlu,alanya,avukat,hukuk,bürosu,alanya avukat, mehmet aşıkoğlu, alanya hukuk bürosu
16635
post-template-default,single,single-post,postid-16635,single-format-standard,bridge-core-2.5,ajax_fade,page_not_loaded,,side_area_uncovered_from_content,vss_responsive_adv,vss_width_768,qode-theme-ver-14.2,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-6.4.1,vc_responsive
 

Şirket Ortağı Tarafından Senet Borçlusu Anonim Şirket Ve Senet Hamiline Karşı Açılan Menfi Tespit Davası Yargıtay Kararı

Şirket Ortağı Tarafından Senet Borçlusu Anonim Şirket Ve Senet Hamiline Karşı Açılan Menfi Tespit Davası Yargıtay Kararı

T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi

Esas No:2014/10626
Karar No:2014/19177
K. Tarihi:8.12.2014

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %80 hissesine sahip olduğunu, eşi ve çocuklarını da bedelsiz olarak şirket ortağı yaptığını, davacının çocuklarından F.. A..’un öldürülmesi nedeniyle tutuklu olarak yargılandığını, davacı cezaevinde iken kendisini saf dışı bırakmak amacıyla davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısı yapılarak davacının oğlu B..A..’un yönetim kurulu başkanı seçilerek şirketi temsile tam yetkili kılındığını, davalı şirketin hiçbir ticari faaliyeti olmayıp kira geliri topladığı halde, davacının ailesinin şirket adına sahte olarak 960.000 TL tutarlı senet tanzim ederek diğer davalı S.. M..’a verdiklerini, söz konusu senedin takibe konduğunu ve takibin kesinleşmesi üzerine de davalı şirketin kiracılarına ödeme emri ve haciz ihbarnamesi gönderilmesi nedeniyle kiracıların kira bedellerini icra dosyasına yatırdıklarını, taraflar arasındaki anlaşmalı borç ilişkisinden dolayı müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, davalı şirketin diğer davalı S.. M..’a borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının, davalı şirketi temsile yetkili bulunmadığı, bu nedenle icra takibine konu 960.000 TL bedelli senette de adı ve imzası olmadığından senedin taraflarından olmadığı, kendisi hakkında bir icra takibi de bulunmadığı, kaldı ki %80 ortağı olduğu davalı şirketin zararının henüz doğmadığı, şayet şirketin zararı doğduğu takdirde, sorumluları hakkında dava açma hakkının da bulunduğu, ancak bu aşamada davacının menfi tespit davası açmasında aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, şirket ortağı tarafından senet borçlusu anonim şirket ve senet hamiline karşı açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı, davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu ve %80 hisse ile şirket ortağı ve yönetim kurulu başkanı bulunduğu sırada tutuklanarak cezaevine girdiğini, aile bireyleri olan diğer ortakların kendisi cezaevinde iken olağanüstü genel kurul toplantısı yaparak oğlunu davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu başkanı atadıklarını ve davalıların anlaşmalı olarak şirketi borçlandırıp para kaçırmak amacıyla dava konusu senedi düzenlediklerini, davalı şirket tarafından keşide edilerek diğer davalıya verilen senedin sahte olarak düzenlendiğini iddia ederek iş bu davayı açmıştır.
Her ne kadar mahkemece yazılı gerekçe ile davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığından bahisle davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiş ise de; taraflar muvazaalı sözleşmenin geçersizliğini ileri sürebilecekleri gibi, üçüncü kişiler de muvazaanın varlığını ve sözleşmenin geçersizliğinin tespitini ileri sürüp dava açabilirler. Başka bir anlatımla, doğrudan veya dolayısıyla çıkarı ve yararı bulunan ve muvazaalı sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişiler de muvazaa nedeniyle geçersizliğin (hükümsüzlüğün) tespiti için olumsuz tespit davası açabilirler. Üçüncü şahısların doğrudan veya dolayısıyla hukuki yararlarının bulunması halinde olumsuz tespit davası açıp muvazaayı ispat ederek sözleşmenin geçersizliğini tespit ettirmek haklarının bulunduğu, gerek uygulamada gerekse öğretide ortaklaşa kabul edilmektedir (E.. Ö.. İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları, s. 200-201). Bu durumda, somut olayda dava konusu senedin tarafı olmayıp üçüncü kişi konumunda olan ancak davalı şirketin senetten dolayı borçlu olmadığının tespitinde dolayısıyla çıkarı ve yararı bulunan davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.

EnglishGermanSwedishRussiaFinlandIran Hemen Arayın