31 May Ev Eşyası ve Ziynetlerin İadesi Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No :2004/4-249
Karar No : 2004/247
Karar Tarihi : 05.05.2004
EV EŞYASI VE ZİYNETLERİN İADESİ DAVASI – KADINA TAKILAN
ZİYNET EŞYALARININ KADINA BAĞIŞLANMIŞ SAYILMASI – DAVALININ
KADININ KENDİ RIZASIYLA ZİYNET EŞYALARINI VERDİĞİNİ
KANITLAYAMADIĞI – DAVALININ ZİYNET EŞYALARINI İADE İLE
MÜKELLEF OLDUĞU
ÖZET: Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona
bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya
verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının
davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait
olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev
ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir, davalı, kadının kendi rızası ile ziynet eşyalarını
verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükellef olduğunun
gözetilmesi gerekir.
(4721 S. K. m. 6, 228, 220) (818 S. K. m. 61) (YHGK. 01.12.2004 T. 2004/4-624 E. 2004/639 K.) (4.
HD. 17.03.2003 T. 2002/12594 E. 2003/2919 K.)
Dava: Taraflar arasındaki “ev eşyası ve ziynetlerin iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.3.2002 gün ve
1998/162-2002/145 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 17.03.2003 gün ve 12549-2919 sayılı ilamı ile,
(1- Dava, davalı eşte kalan ziynet ve ev eşyalarının verilmesine ilişkindir. Mahkemece davanın
reddine karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun onu bağışlanmış
sayılır. Böylece davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı
tarafından alınarak bozdurulup harcanmış olduğu davalı yanca da kabul edildiğine göre davacıya
iadesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin isteğin tümden
reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacı ile davalının müşterek evden ayrılmadan önce kavga ederek karakola başvurdukları,
davalının henüz karakolda bulunduğu sırada davacının eve girerek bir valiz içine yerleştirdiği eşyalar
ile evden ayrıldığı anlaşılmıştır. Davacının bu tarihten sonra yeniden eve geldiği ve eşya götürdüğü
konusunda dosyada herhangi bir delil yoktur. Dava konusu edilen eşyaların miktar ve nitelikleri de
gözetilerek hepsinin bir valiz ile taşınmasının mümkün olup olamayacağı üzerinde durulmadan ev
eşyalarına ilişkin davanın da tümden reddi doğru değildir. Kaldı ki bir kısım davalı tanıkları dahi dava
konusu edilen ev eşyalarının önemli bir bölümünün davalı tarafından alındığım bildirmişlerdir. O halde
dosyadaki tüm deliller birlikte incelenerek davacıya aidiyeti belirlenecek eşyaların verilmesi gerekir.
Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri
çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, davalı eşte kalan ziynet ve ev eşyalarının iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin “davacının, davalının evde olmadığı sırada kendisindeki anahtar ile içeri girerek bir
takım eşyaları götürdüğünün, davalının da kendisine ait eşyaları alıp, davacıya ait olanları bıraktığının
tanık beyanlarından anlaşıldığı, davacının eşyalarının davalıda kaldığını kanıtlayamadığı, ziynet
eşyalarının kadının yanında bulunması gerektiğinin hayatın olağan akışına uygun bulunduğu, davalı
eş tarafından zorla veya başka bir sebeple alındığının davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, ziynet
eşyaları bozdurulmuş olsa bile evin ortak ihtiyaçları için harcandığından iadesinin istenemeyeceği”
gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine dair verdiği karar yukarıda belirtilen nedenlerle özel
dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim
tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının
iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev
ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden
kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında
davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir, davalı, kadının
kendi rızası ile ziynet eşyalarım verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını
davacıya iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin
tümden reddedilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan; tarafların müşterek evden ayrılmadan önce kavga ederek karakola başvurdukları,
davalının karakolda bulunduğu sırada davacının evin kapısını çaldığı, evde bulunan eltilerinin kapıyı
açmaması üzerine balkon kapısından eve girerek, paketlenmiş eşyaları, çuvala konan giysileri ve
çocukları alarak evden ayrıldığı, dava konusu edilen eşyalardan önemli bir bölümünün kendisine ait
olduğu gerekçesiyle davalı tarafından alındığı, bir kısım eşyanın evde bırakıldığı tanık beyanlarından
anlaşılmaktadır. Her ne kadar evin anahtarının davacıda bulunduğu iddia edilmiş ise de, davacının bu
tarihten sonra yeniden eve geldiği ve eşya götürdüğü konusunda dosyada herhangi bir delil
bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek, dava konusu
edilen eşyaların miktar ve nitelikleri, taraflardan hangisine ait olabileceği gözetilmek suretiyle, hepsinin
paketlerle taşınmasının mümkün olup olmayacağı üzerinde durulmak, davacıya ait olan eşyalar tek
tek belirlenmek ve davacıya iadesine karar vermek gerekirken bu yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma
kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek
halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.05.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sorry, the comment form is closed at this time.