Bilgi Deposu

ZİYNET DAVASINDA İSPAT YÜKÜ KİMDEDİR?

ZİYNET DAVASINDA

Ziynet davasında iki hususun elzemdir. Bunlar, ziynet eşyasının varlığı ile kimden kaldığının ispatıdır. İlk olarak, ziynet eşyasının varlığı ispat edilmelidir. Uygulamaya göre bu konudaki ispat yükü genellikle iadeyi talep eden taraf durumundaki davacı kadına aittir. Bunun için düğün fotoğrafları düğün videolarından ve tanık beyanlarından yararlanılabilir.

Yargıtay’a göre, ziynet alacağı davasında davacının ziynet eşyasının varlığını ispat etmesi yeterli değildir; ayrıca, bunların kendisinde bulunmadığını da ispat etmesi gerekir. Yargıtay’a göre, normal şartlarda ziynet eşyasının kadının üzerinde olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, davacı, ziynet eşyasının varlığını ve evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını; yani götürülmesine engel olunup evde kaldığını ispat yükü altındadır. Aynı şekilde, davacı kadın, ziynet eşyasının davalı kocası tarafından elinden alınıp satıldığını veya şahsî mal alımı gibi harcamalarda kullanıldığını ya da kendi banka hesabına yatırıldığını ispatlayabilir. Bu hususlar, tanık dahil her tür delille ispat edilebilir.

Yargıtay’a göre, bazı hallerde kadının ziynet eşyasını beraberinde götürmesi hayatın olağan akışına aykırı olup, ziynet alacağı davası kabul edilmelidir. Meselâ, fizikî şiddete uğrayarak veya kovularak evden ayrıldığını ispatlayan kadın bakımından durum böyledir. Bu takdirde, davacı kadının evden ayrılırken altınları da beraberinde götürdüğüne ilişkin ispat külfeti davalıya aittir. Aynı şekilde, ziynet eşyası kasada olan; ama, bunun anahtarı kendisinde bulunmayan kadının durumu da böyledir.

Yine, düğünde takılan ziynet eşyası koca tarafından sonradan bozdurulup çeşitli amaçlarla kullanılmış olabilir. Böyle bir durumda, Yargıtay’a göre, davalı (koca), bozdurulan ziynet eşyasının karşılığını nakdî olarak davacıya (karısına) iade etmek zorundadır. Meselâ, düğün borçları, araç veya taşınmaz alımı, kocanın şahsî borçları, kayın hısımlarının borçları, kira borçları, evin ihtiyaçları, işyeri açmak, sağlık giderleri, balayı ve evlilik birliğinin borçları için bozdurma bu kapsamdadır. Bu durumun istisnası ise, davalı koca tarafından ziynet eşyasının geri istenmemek üzere kendisine verilmiş olduğunu ispatlanmasıdır.

ZİYNET DAVASININ SONUÇLARI NELERDİR?

Ziynet davası için mahkemece hüküm kurulurken dava dilekçenizde taleplerinize  bağlı olarak hüküm kurulacaktır. Yapılması gereken öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesi, ziynetler elde bulunmuyorsa bedelinin hesaplanarak iadesi istenmelidir. Mahkeme, davacının ziynetlerine Davalı tarafça el konulduğu ve iadesi gerektiği hususunda kanaate varırsa; ziynetler davalının elinde ise aynen iadesini, söz konusu ziynetler mevcut değil ise altın bilirkişi ile dava tarihinde altınların değerinin hesabı sonucu belirlenen miktarın davalıdan alınarak davacıya ödenmesi konusunda hüküm kurulacaktır.

ZİYNET DAVASINDA ZAMANAŞIMI VAR MIDIR?

Ziynet davası ile talep edilen ziynetler davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir, dava her zaman açılabilir.

Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, dava açma süresi 10 yıldır (TBK m.146). Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi tazminat davası niteliğindedir.

Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar.

ZİYNET DAVASI NE KADAR SÜRER?

Ziynet davalarında süre mahkemenin yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına göre değişebilmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından yargıda hedef süreler belirlenmiştir. Bu süreler davanın konusu ve niteliği uyarınca belirlenmiş olup İstinaf ve Yargıtay aşamaları bu süre içinde değerlendirilmez. Pratik uygulamalara göz atıldığında;

  • Dilekçelerin tam ve eksiksiz olması
  • Tanıkların dinlenilmesi
  • Bilirkişi raporunun dosyaya kazandırılması gibi tahkikat işlemleri davanın süresini etkilemektedir.

Genel ortalamalara bakıldığı zaman babalık davalarının ortalama olarak 9 ay ila 12 ay arasında sonuçlandığı söylenebilir.

Ancak bir davanın en kısa süre içerisinde sonuçlanması doyanın yakından takip edilmesi ile birebir ilgilidir. İyi bir dosya takibi davanın gereksiz uzamasını engellemektedir.

İSPAT YÜKÜ KİMDEDİR?

Sena Doymuş

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago