Yargı Kararları

YARGITAY KARARLARINDA MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA

Çıkarmadan Yararlananların Çıkarma Sebebinin Doğruluğunu İspat Etmesi Gerekliliği

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26.3.2019 tarih ve 2017/13850E-2019/2573K sayılı kararında ‘’Miras bırakan, 05/09/2007 tarihli vasiyetnamesinde mirasçılıktan çıkarma sebebini, hastalığına rağmen kızları olan davacıların kendisine bakmamaları olarak göstermiştir. Somut olayda; miras bırakanın köyde ikamet ettiği, hastalığı sebebiyle zaman zaman …’ya giderek tedavi olduğu, eşinin 03/07/2007 tarihinde öldüğü, bir süre sonra miras bırakanın …’da oturan davalı oğlu …nin yanına taşındığı ve 17/11/2007 tarihindeki vefatına kadar burada kaldığı, … ve …’da ikamet eden davacıların taşındığı tarihe kadar kadar köye gelerek miras bırakana karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirdikleri, dinlenen tanık beyanları ile sübuta ermiş; eş söyleyişle, çıkarmadan yararlanan davalılar, gösterilen sebebin doğruluğunu kanıtlayamamışlardır.’’ denilmiştir. Karar incelendiğinde, bir mirasçı mirasçılıktan çıkarıldığında diğer mirasçıların bu çıkarma sebebinin doğruluğunu ispatlamakla yükümlü olduğu görülmektedir. Karara konu olayda miras bırakan kızlarının kendisine hasta zamanlarında bakmadığını gerekçe göstererek onları mirasçılıktan çıkarmıştır. Davacılar da bunun üzerine çıkarmanın iptali talepli olarak dava açmışlardır. Bu davada davalı olan diğer mirasçılar, çıkarma sebebinin geçerli olduğunu ispatla yükümlü olmalarına rağmen bu hususu ispatlayamamışlar ve dinlenen tanıklarla davacıların aile yükümlülüklerini ihmal etmedikleri ve mirasçılıktan çıkarmanın haksız olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Boşanmada Kusurlu Eşin Mirasçı Olamayacağı

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2017 tarih ve 2016/14899E-2017/7670K sayılı kararında ‘’Bilindiği gibi, boşanmada kusurlu bulunan diğer eşin mirasçı olamayacağı TMK’nın 181. maddesinde hüküm altına alınmış olup bu yönde bir tespite dair ayrı bir dava da açılamaz. Farklı bir ifadeyle, boşanma davası sırasında ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi halinde diğer eşin kusurlu olup olmadığının tespiti yapılacak olup, böylesi bir tespit sonucu da anılan yasal düzenleme gereği yasal mirasçı olup olamayacağı saptanmış olacaktır. Açılacak mirasçılık belgesi verilmesi istemli davada da, bu tespit hükmü gözetilerek yasal mirasçılar ile miras paylarının belirleneceği kuşkusuzdur. Bundan ayrı; Türk Medeni Kanunu’nun 510/1 maddesi gereğince mirasçılıktan çıkarma ancak ölüme bağlı bir tasarrufla yapılabilir. Davacı …’in davalıyı mirasçılıktan çıkardığı ölüme bağlı bir tasarruf da bulunmamaktadır. O halde, mirasçılıktan çıkarma koşulları oluşmadığından anılan yasal düzenlemenin (TMK’nın 510. maddesinin) somut olayda uygulanamayacağı açıktır.’’ denilmiştir. Somut olayda boşanma davası sırasında ölen miras bırakan eşin mirasçıları, diğer eşin boşanmada kusurlu olduğunu iddia ederek mirasçılıktan çıkarılmasını talep etmektedirler. Ancak miras bırakan mirasçılıktan çıkarma için herhangi bir ölüme bağlı tasarrufta bulunmamıştır. Yargıtay ise doğru bir gerekçeyle boşanmada kusurlu olan eşin tespitinin istendiği davada mirasçılıktan çıkarmaya karar verilemeyeceğini, eş zaten kusurlu ise Kanun gereği mirasçı olamayacağından bu davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istemiştir.

Mirasçılıktan Çıkarma Sebebinin İspat Edilememesi Halinde Saklı Payın Korunması

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22.2.2018 tarih ve 2017/17228E-2018/1512K sayılı kararında ‘’Davada, 14/07/2009 tarihli vasiyetnamede ıskat sebebi yazılmasına rağmen delillere göre yasada aranan ıskat sebeplerinin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde mirasçılıktan çıkarma haricinde vasiyetname bölümü yönünden de davacı iptal sebeplerini ispatlayamamıştır. Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.” hükmü getirilmiştir. Davalılar, mirastan ıskat sebebini ispat edemediğinden TMK’nın 512/3. maddesi gereğince mirastan ıskatın miras bırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olması gerekir. Başka bir ifadeyle tasarruf nisabı sınırları içerisinde geçerli olmak üzere vasiyetnamenin ıskatına ilişkin bölümün hükümsüzlüğüne karar verilerek davacının saklı payını talep edebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edileceği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.’’ denilmiştir. Bu kararda Yargıtay mirasçılıktan çıkarmaya gerekçe olarak gösterilen sebeplerin davalılar tarafından ispat edilememesi halinde mirastan çıkarılan mirasçının saklı payının korunacağını ancak bunun üzerinde bir tasarruf bulunmakta ise bu tasarrufun geçerli olacağını ifade etmiştir. Bu hususu bir örnekle ifade etmek gerekirse, miras bırakanın iki çocuğunun olduğu ve bir çocuğunu mirasçılıktan çıkardığı durumda mirastan çıkarılan çocuğun saklı payı ¼ olduğundan miras bırakan mirastan çıkarılmayan diğer çocuğunun saklı payını koruyarak mirasının ¾’lük oranında tasarrufta bulunduğunda artık mirastan çıkarılan çocuk ¼ miras payını alacak ve ½ oranındaki tasarruf geçerliliğini koruyacaktır.

Mirasçılıktan Çıkarılmayan Diğer Mirasçıların Çıkarmanın İptali Davasını Kabul Etmesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28.2.2019 tarih ve 2017/14122E-2019/1702K sayılı kararında ‘’Miras bırakan yaptığı vasiyetnamede mirasçılıktan çıkarma sebeplerini göstermiştir. Dava konusu olayda mirasçılıktan çıkarma sebepleri oluşmuş ise de davalılar … ve … davayı kabul etmiştir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu’nun 512/3. maddesi uyarınca mirasçılıktan çıkarmanın miras bırakanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacının kabul eden davalılar yönünden saklı paylarını isteyebileceği gözetilmeden isteğin tümden reddi doğru görülmemiştir. O halde; kabul davayı sona erdiren bir işlem olup yargılamanın her aşamasında yapılabileceğinden bir kısım davalılar vekilinin davayı kabul beyanı hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.’’ denilmiştir. Karar incelendiğinde miras bırakanın usulüne uygun olarak ölüme bağlı tasarruf çerçevesinde çıkarma sebebini gösterdiği, bu çıkarmadan yararlanan mirasçıların çıkarmanın iptali davasında davayı kabul etmelerine rağmen yerel mahkemenin çıkarmanın geçerli olduğuna dair karar verdiği görülmektedir. Kabul beyanı, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu ve ancak irade bozukluğu hâllerinde iptali istenebildiğinden yerel mahkemece çıkarmanın iptaline karar verilmeliydi. Çünkü çıkarmanın iptali davasında ispat yükü davalılardadır, davalıların çıkarma sebebini ispat edememesi veya davayı kabul etmeleri halinde artık geçerli bir çıkarmadan söz edilemez.

Sena Doymuş

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago