Yargı Kararları

Tüzel Kişilerde İstihkak İddiası Yargıtay Kararı

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi                                                                                                                                                                                                          Esas No          :2010/1770
Karar No        :2010/8494
Karar Tarihi : 19.10.2010

İSTİHKAK DAVASI – HACİZ SIRASINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA
İSTİHKAK İDDİASINDA BULUNAN KİŞİNİN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN ÇALIŞANI
OLDUĞU – YETKİLİ TEMSİLCİSİ TARAFINDAN HACİZDEN İTİBAREN
KANUNDA BELİRTİLEN SÜRE İÇERİSİNDE YAPILMIŞ İSTİHKAK
İDDİASI BULUNMAMASI

ÖZET: Somut olayda, dava konusu 24.04.2007 tarihinde yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına
istihkak iddiasında bulunan A.’in 3. kişinin çalışanı (aşçısı) olduğu 3. kişi şirket tarafından bizzat
belirtilmiştir. Anılan şahsın, 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili 3. kişi tüzel kişi
şirketin temsilcisi olmadığı sabittir. Davalı 3. kişinin yetkili temsilcisi tarafından hacizden itibaren
İİK.’nun 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasında
bulunmamaktadır.
(2004 S. K. m. 96, 99)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan yargılaması sonunda;
kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı üçüncü
kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı alacaklı vekili, Beyoğlu 1. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2388 Esas sayılı dosyasından, borçlu
şirketin danışıklı olarak tüm mal varlığını devrettiği 3. kişinin deposunda yapılan 24.04.2007 tarihli
haciz sırasında, davalı 3. kişi lehine istihkak iddiasında bulunulduğunu belirterek, İİK.’nun 99.
maddesine dayalı olarak 3. kişinin istihkak iddiasının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini
istemiştir.
Davalı 3. kişi vekili, davalı şirketin 1984 yılında borçlu şirketin ise 1963 yılanda kurulduğunu, her iki
şirketin kurucu ortağı Levent’in 2004 yılında ölümünden önce davalı 3. kişi şirketteki hisselerini
devrettiğini ve şirketler arasında irtibat bulunmadığını, takip konusu alacağın danışıklı olduğunu ve
haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davalı 3. kişi ve borçlunun ortakları arasında organik bağ bulunduğu, distribütörlerinin ve
çalışanlarının aynı kişilerden oluştuğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı 3.
kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava alacaklının İİK.’nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak iddiasının reddi istemine
ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın 3. kişi elinde haczedilmesi üzerine 3. kişi
tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak
istihkak iddiasında bulunulmasıdır. Tüzel kişilerde istihkak iddiası tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca
ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi temsil yetkisi olmayan
kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, dava konusu 24.04.2007 tarihinde yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak
iddiasında bulunan A.’in 3. kişinin çalışanı (aşçısı) olduğu 3. kişi şirket tarafından bizzat belirtilmiştir.
Anılan şahsın, 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili 3. kişi tüzel kişi şirketin temsilcisi
olmadığı sabittir. Davalı 3. kişinin yetkili temsilcisi tarafından hacizden itibaren İİK.’nun 96/3.
maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasında bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece alacaklı tarafından açılan istihkak davasının, süresinde yapılmış usule
uygun bir istihkak iddiası olmadığından, davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddi gerekirken aksi
düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ile hükmün
BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı 3. kişiye geri verilmesine
19.10.2010 gününde oy birliği ile karar verildi.

Alanya Lawyer

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

2 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

2 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago