Yargı Kararları

TÜRK VATANDAŞI OLMA ŞARTI ARANMAKSIZIN YURTDIŞINDA GERÇEKLEŞEN ÇALIŞMA SÜRELERİNİ BORÇLANMA HAKKI OLDUĞUNUN TESPİTİ

T.C. YARGITAY

21.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/4562
Karar: 2016/7793
Karar Tarihi: 03.05.2016

KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ – TÜRK VATANDAŞI OLMA ŞARTI ARANMAKSIZIN YURTDIŞINDA GERÇEKLEŞEN ÇALIŞMA SÜRELERİNİ BORÇLANMA HAKKI OLDUĞUNUN TESPİTİ – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Davacı, Türk Vatandaşı olma şartı aranmaksızın yurtdışında gerçekleşen çalışma sürelerini borçlanma hakkı olduğunun tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Somut olayda; davacının, Türkiye’deki sigortalılığının … – … tarihleri arasında T.C Emekli Sandığına tabi çalışma olduğu, … tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Alman Vatandaşlığına geçmek üzere Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, davacının vatandaşlıktan çıkma belgesini teslim aldığı … tarihinde vatandaşlıktan çıktığı, … tarihinden itibaren Almanya’da fiili olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce Türkiye’deki çalışmaları nedeniyle Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacının, Yasa uyarınca yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanma isteminden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek HMK’nın maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

(6100 S. K. m. 114) (5510 S. K. m. 101, Geç. m. 4) (2577 S. K. m. 2)

Dava: Davacı, Türk Vatandaşı olma şartı aranmaksızın yurtdışında gerçekleşen çalışma sürelerini borçlanma hakkı olduğunun tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dava, davacının Türk vatandaşı iken yurt dışında geçen hizmetlerini Emekli Sandığına tabi yapmış olduğu askerlik hizmeti dikkate alınarak Emekli Sandığı hükümlerine göre 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanabileceğinin tespiti ile aksi yöndeki kurum işleminin iptali tespiti istemine ilişkindir.

Mahkeme, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Uyuşmazlık, görevli yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre “yargı yolunun caiz olması” dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Yasa’nın 101. maddesine göre bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.

5510 sayılı Yasa’nın “5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin 4.fıkrasına göre “Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.”

5510 sayılı Kanunun 101’nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla iptal isteminin reddine karar vermiş ve kararın gerekçe bölümünde 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edeceğinden bunlara ilişkin ihtilaflarda idari yargının görevli olmaya devam edeceği ifade edilmiştir. Anayasa’nın 153/son maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. Anayasa Mahkemesi kararları ile doktrindeki ağırlıklı görüş; Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçesinin de bağlayıcı olduğu yönündedir.

Öte yandan Uyuşmazlık Mahkemesinin 4.9.2012 tarihli 2012/64-83 Esas ve Karar sayılı kararında 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği, 5510 sayılı bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği sonucuna varılmıştır.

Somut olayda; davacının, Türkiye’deki sigortalılığının 31.03.1987 – 31.03.1988 tarihleri arasında T.C Emekli Sandığına tabi çalışma olduğu, 26.04.2000 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Alman Vatandaşlığına geçmek üzere Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, davacının vatandaşlıktan çıkma belgesini teslim aldığı 23.10.2000 tarihinde vatandaşlıktan çıktığı, 01.04.1996 tarihinden itibaren Almanya’da fiili olarak çalıştığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlığın 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce Türkiye’deki çalışmaları nedeniyle Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacının, 3201 sayılı Yasa uyarınca yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanma isteminden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.05.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 hafta ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 hafta ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

1 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

1 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

3 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

4 ay ago