Yargı Kararları

Tren Kazası Nedeniyle Meydana Gelen Ölüm Olayında Yaşam Hakkının İhlal Edilmesi

Olaylar

Haydarpaşa (İstanbul)-Ankara seferini yapan yolcu treninin 2004 yılında Pamukova ilçesi yakınlarında raydan çıkması sonucu birçok kişi ölmüş, pek çok kişi de yaralanmıştır. Ölenler arasında başvurucuların annesi F.Y. de bulunmaktadır. Olayla ilgili Cumhuriyet başsavcılığınca başlatılan soruşturmada, kazanın meydana gelmesinde kusurlu oldukları bilirkişi raporu ile tespit edilen makinistler (birinci ve ikinci makinist) ile birlikte tren şefi hakkında ağır ceza mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Yargılama sonucunda makinistler hakkında mahkûmiyet, tren şefi hakkında ise beraat kararı verilmiştir.

İlk mahkûmiyet hükmünün temyizi ile başlayan süreç, bozma kararı ve bu karar üzerine yapılan yeniden yargılamalar ile yaklaşık 15 yıl 5 ay sürmüş ve Yargıtayın 25/12/2019 tarihinde sanıklar hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar vermesi ile sonuçlanmıştır.

İddialar

Başvurucular, yolcu treninin raydan çıkması sonucu meydana gelen ölüm olayı nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

1. Yaşam Hakkının Maddi Boyutunun İhlali İddiası Yönünden

Yaşamı koruma yükümlülüğü pozitif bir yükümlülüktür. Yaşam hakkına yönelebilecek tehdit ve risklere karşı caydırıcı yasal ve idari düzenlemeler yapılması bu yükümlülüğün önemli unsurlarından biridir.

Demir yolu üst yapısının trenlerin güvenli bir şekilde seyahat edeceği şekilde yapılandırılması, gerekli teknik donanımın sağlanması ve denetim vasıtasıyla hizmetin kişilerin yaşamı ve fiziksel bütünlükleri bakımından güvenli bir şekilde devamının temin edilmesi hususlarının yetkili kamu makamları tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler olduğu tartışmasızdır. Demir yolu üst yapısındaki birtakım eksiklikler ve trende hız değişimini güvenli bir şekilde sağlayacak teknik donanımın olmaması, kazaya neden olan önemli etkenler olarak bilirkişi raporunda yer almıştır. Başvuru dosyasında, olay yerinde yapılan incelemelere dayanan ve uzman bilim insanları tarafından hazırlanan bu raporda yer verilen tespitlerin doğru olmadığını gösteren bir unsur bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi somut başvuruya konu tren kazasında yetkili makamların demir yolu taşımacılığı gibi tehlikeli bir faaliyet nedeniyle yaşam ve fiziksel bütünlüğe karşı oluşan riskleri bertaraf etmek için kendilerine düşen pozitif yükümlülük kapsamında gerekli ve yeterli önlemleri aldıklarının söylenemeyeceği kanaatine varmıştır.

Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir.

2. Yaşam Hakkının Usul Boyutunun İhlali İddiası Yönünden

Somut başvuruya konu tren kazası 38 kişinin öldüğü, 80’den fazla kişinin yaralandığı son derece vahim bir hadisedir. Etkili soruşturma yükümlülüğü üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma veya tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma hakkı vermese de adli süreçler sonucunda sorumlulukları tespit edilen kişilerin cezasız bırakılmaması, hukukun üstünlüğüne olan inancın korunması ve hukuka aykırı eylemlere müsamaha gösterildiği veya kayıtsız kalındığı görünümü verilmemesi açısından kritik bir öneme sahiptir.

Başvuruya konu kazanın ardından derhâl başlatılan soruşturmada delillerin de süratle toplanarak olayın meydana geldiği şartların ortaya çıkarıldığı ve sorumluların tespit edildiği görülmektedir. Buna karşılık demir yolunun güvenli bir şekilde işletilmesi için gerekli üstyapı, teknik donanımı sağlama ve denetim konularında kusurları olduğu değerlendirilen kamu görevlileri hakkında açılan bir ceza davası bulunmamaktadır. Kusur ve sorumlulukları yargı sürecine katılan tüm adli birimler tarafından kabul edilen makinistler hakkındaki ceza davası ise zamanaşımı nedeniyle düşmüştür. Neticede bu derece vahim sonuçları olan bir olayda kusurlu oldukları bilirkişi raporlarıyla tespit edilmesine karşılık cezai sorumluluğuna yargı organlarınca kesin olarak karar verilen kimse bulunmamaktadır.

Bu durumda somut olayda yargı sisteminin yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesindeki caydırıcı rolünü yerine getirdiği söylenemeyeceği gibi olayın ciddiyeti karşısında yetkili makamlar tarafından gösterilen tepkinin derecesinin de yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

 

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

Barış kaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago