Yargı Kararları

Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespitine İlişkin Kayıtların Elde Edilme Yöntemi İtibarıyla Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edilmediği

Olaylar

Türkiye genelinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturmalar ve adli makamlarca alınan ifadeler doğrultusunda, örgüt hiyerarşisi içinde üst konumda bulunan kişilerin örgüt içi iletişimi sağlamak amacıyla örgütün askerî mahrem yapılanmasında yer alan ve örgütte kendilerinden alt konumda olan kişileri, tespit edilmeyi zorlaştıracak şekilde önceden belirlenen tedbir kuralları doğrultusunda ankesörlü/kontörlü sabit hatlardan aradıklarına dair bilgilere ulaşılmıştır. Bunun üzerine başsavcılık örgütün askerî mahrem yapılanmasına mensup kişilerin belirlenmesi amacıyla soruşturma başlatmıştır. Başsavcılık, soruşturma neticesindeki 24 kez ardışık, 46 kez de tekil olarak arandığına dair tespitler; bu aramaların örgütün askerî mahrem sorumlusu tarafından yapıldığına dair değerlendirmeler ve H.S.nin beyanları doğrultusunda örgütün askerî mahrem yapılanmasında yer almak suretiyle başvurucunun üzerine atılı suçu işlediği kanaatine ulaşmıştır.

Açılan ceza davasında, yargılamayı yürüten ilk derece mahkemesi, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başvurucuyu mahkum etmiş; mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunu bölge adliye mahkemesi esastan reddetmiştir. Yargıtay kararı onamıştır.

İddialar

Başvurucu, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespitine ilişkin kayıtların hukuka aykırı şekilde elde edilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

A. Ankesörlü/Kontörlü Sabit Hatlarla (Telefonlarla) Yapılan İletişimin Tespiti Sonucunda Elde Edilen Veriler Yönünden

Somut olayda FETÖ/PDY’nin askerî mahrem yapılanmasında başvurucunun da yer aldığına dair adli makamlarca ulaşılan sonucun dayanağını, öncelikle ankesörlü/sabit hatların HTS kayıtları ve bu kayıtlar üzerinde kolluk birimlerince yapılan analiz ve değerlendirme işlemleri oluşturmaktadır.

FETÖ/PDY’nin askerî mahrem yapılanmasına yönelik olarak adli makamlarca somut olaya benzer şekilde yürütülen muhakeme işlemleri ve bu süreçte ankesörlü/kontörlü hatlara ilişkin alınan telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti kararı üzerine temin edilen HTS kayıtlarının hukuki niteliği Yargıtayın birçok kararında değerlendirilmiştir. Anılan kararlarda soruşturma makamlarınca 5721 sayılı Kanun’un 160. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak yapılan araştırmalarda FETÖ/PDY mensuplarının örgütsel toplantılara devam etmek için kamuya açık market, büfe vb. yerlerde kurulu bulunan ve ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatları özel yöntemlerle kullandıklarının tespit edilmesi üzerine aynı Kanun’un 135. maddesi uyarınca bu hatlara yönelik iletişimin tespiti kararları alınarak HTS kayıtlarının incelenmesinin mümkün olduğu değerlendirilmiştir. Diğer yandan, HTS kayıtlarının incelenmesi üzerine tüm kayıtlar içerisinde yer alan ve soruşturma konusu suçla ilgisi bulunmadığı belirlenen kişiler elendikten sonra yapılan analizler doğrultusunda suçun şüphelisi olabilecek kişilere ulaşılmasının da hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç itibarıyla, Yargıtay birçok kararında ankesörlü/kontörlü sabit hatlara ilişkin HTS kayıtlarının -bir delil olarak- elde ediliş yönteminin hukuka uygun olduğuna dair değerlendirmelerde bulunmuştur. Dolayısıyla somut olayda da hâkimlik kararı doğrultusunda, ankesörlü/kontörlü sabit hatlarla yapılan iletişime dair Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) HTS kayıtlarının getirtilmesinin ve bu kayıtlar üzerinde şüpheli olabilecek kişilerin tespiti amacıyla kolluk birimlerince teknik analiz yapılmasının bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren bir uygulama olmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

B. Başvurucuya Ait GSM Hattına İlişkin İletişimin Tespiti Sonucunda Elde Edilen Veriler Yönünden

Başsavcılığın talebi üzerine hâkimlik tarafından başvurucuya ait GSM hattının HTS kayıtları temin edildikten sonra, getirtilen tüm kayıtlar kolluk görevlilerince incelenmiş ve HTS Verileri İnceleme ve Değerlendirme Tutanağı başlıklı rapor düzenlenmiştir. Anılan rapordaki tespitler ve haklarında aynı yapılanma içerisinde yer aldıkları iddiasıyla soruşturma yürütülen diğer kişilerin beyanları doğrultusunda örgütün askerî mahrem yapılanmasında sorumlu imam olduğu değerlendirilen kişi tarafından ankesörlü/kontörlü sabit hatlarla başvurucunun -ikisi şifreleme yöntemi kullanılmak suretiyle- ardışık ve tekil olarak aranarak kendisiyle iletişim kurulmuş olması mahkumiyetin belirleyici delili olarak kabul edilmiştir. Başvurucu, örgütün askerî mahrem yapılanmasına ilişkin soruşturmanın başlatıldığı tarihte kendisinin bu soruşturmada şüpheli sıfatı bulunmadığı ve kendisi hakkında verilmiş hâkimlik kararı da olmadığı hâlde ankesörlü/kontörlü sabit hatlara ilişkin temin edilen HTS kayıtlarının içeriğinden kendi GSM hattına dair HTS kayıtlarına da erişildiğini ifade etmiştir. Bu noktada, ankesörlü/kontörlü sabit hatlara ait HTS verilerinin kolluk birimlerince analiz edilmesi sonucunda başvurucunun kullanımındaki GSM hattına ait HTS verilerine de ulaşılması nedeniyle başsavcılığın ayrıca başvurucuya ait GSM hattından kurulan iletişimin tespiti yönündeki talebi üzerine verilen hâkimlik kararı doğrultusunda bu hatta dair HTS kayıtlarının temin edilmesi süreci yönünden de bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Yargıtay, yapılan aramaların niteliğinin ortaya konulması ve maddi gerçeğin açığa çıkartılması açısından kolluk birimlerince HTS kayıtlarına ilişkin kişiselleştirilmiş ve detaylı raporlar düzenlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu bağlamda, başvurucunun da soruşturmaya şüpheli sıfatıyla dâhil edildiği aşamada, söz konusu raporun alınabilmesi için başvurucuya ait HTS kayıtlarının da hâkimlik kararı doğrultusunda temin edilmesinin başsavcılığın 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesinde öngörülen görevleri arasında yer aldığı ve somut olayda bu işlemin aynı Kanun’un 135. maddesine uygun olarak gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla uygulanan bu koruma tedbiri doğrultusunda elde edilen verilerin delil olarak kullanılması açısından da Yargıtay ve derece mahkemelerince yapılan tespit ve değerlendirmelerin bariz takdir hatası ve açık bir keyfîlik içermediği görülmüştür. Öte yandan adli makamlar, teslim edilen HTS verilerinin gerçekliği veya güvenirliği ile ilgili olarak gerekli araştırma, inceleme ve değerlendirmelerde bulunmuştur. Adli makamlara teslim edilen bu veriler teknik birimlerce incelenmiş ve anlamlandırılmıştır. Savunma tarafı da ankesörlü/kontörlü sabit hatlar aracılığıyla başvurucuyla iletişim kurulmak suretiyle FETÖ/PDY’nin askerî mahrem yapılanmasına dâhil olduğu yönündeki delillerin gerçekliğine -silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun şekilde- itiraz etme ve kullanılmasına karşı çıkma imkânı elde etmiştir.

Bu bilgiler ışığında, başvurucunun kullanımındaki GSM hattından telekomünikasyon yoluyla kurulan iletişimlerin tespiti kararları doğrultusunda elde edilen HTS verilerinin delil olarak kullanılmasının kanuni bir temele dayanmadan veya hukuka aykırı şekilde elde edildiğine yönelik iddialar açısından bir ihlal bulunmadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

 

Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.

Barış kaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago