Yargı Kararları

TAŞINMAZIN SULU YA DA KURU TARIM ARAZİSİ OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA ZİRAAT MÜHENDİSİNDEN KANUNUN AMACINA UYGUN RAPOR ALINMALI VE OLUŞACAK SONUÇ ÇERÇEVESİNDE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

T.C. YARGITAY

20.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/3944
Karar: 2016/7541
Karar Tarihi: 28.06.2016

KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ DAVASI – TAŞINMAZIN SULU YA DA KURU TARIM ARAZİSİ OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA ZİRAAT MÜHENDİSİNDEN KANUNUN AMACINA UYGUN RAPOR ALINMALI VE OLUŞACAK SONUÇ ÇERÇEVESİNDE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ

ÖZET: Dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.

(6831 S. K. m. 17) (3402 S. K. m. 14)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ile dahili davalılar …, …, … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, 26/05/2008 havale tarihli dilekçesi ile; … beldesi, … Mahallesinde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmalarında alanlarının kısmî ilâna çıkartıldığını, 101 ada 3 parselinin bitişiğinde yer alan 387, 396, 380, 386, 361, 379, 354, 360 ve 300-303 OS noktaları sınır hattı dışında bırakılan sahaların sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla bu taşınmazların niteliğiyle adına tescilini istemiştir. Arazi kadastrosu sırasında 134 ada 1 ve 101 ada 98 sayılı parseller çalılık vasfıyla, 101 ada 95, 96, 97, 99, 100, 101, 102, 103 ve 104 parseller tarla vasfıyla sırasıyla, 4964,14 m², 715,31 m², 9652,25 m², 4292,34 m², 8048,06 m², 7816,12 m², 4346,06 m², 9193,80 m², 11,282,75 m², 3154,66 m² ve 3093,26 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, malik haneleri davalı hale getirilerek kadastro tespit tutanakları düzenlenmiş ve mahkemeye gönderilmiştir. Mahkemece, tutanak zilyedleri davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne, 134 ada 1, 101 ada 3, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103 ve 104 parsel sayılı taşınmazların vasfıyla adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ile dahili davalılar …, …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 Sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp 25/04/2008 – 26/05/2008 tarihleri arasında ilân edilen kadastro çalışmaları vardır.

Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Davalı tarafça tapu kaydına dayanmış olmasına rağmen mahkemece dayanak tapu kayıtlarının uygulanmadığı, bilirkişi tarafından düzenlenen asıl raporda, taşınmazların içi açıklık oldukları ve aynı zamanda 1960 tarihli memleket haritasında yeşil ormanlık alanda bulundukları ve iade üzerine alınan ek raporda ise tarih bildirilmeyen en eski tarihli hava fotoğrafında 134 ada 1 parselin, ladin türünde ağaçlar, kısmen de kayın gürgen ağaçları ile kaplı olduğu, 101 ada 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101 ve 102 sayılı parsellerin, yer yer çayır mera otları, çalılaşmış bodur gülleri, yer yer serpili halde ladin kayın gürgen, akağaç türleri, yapraklı ve iğne yapraklı ağaçları kaplı içi açıklık, 101 ada 103 ve 104 sayılı parsellerin ise büyük oranda ladin türü ve serpili kayın gürgen, akçağaç bodur ağaçları çalılarının bulunduğu çayırlık alan olduğu, bildirilmiş olup, raporda çekişmeli taşınmazlara hem içi açıklık denilmesi hem de memleket haritasında yeşil renkli alanında denilmesi ve hemde hava fotoğrafında taşınmazlar üzerinde bitki örtüsü bulunduğunun bildirilmesi nedeniyle çelişki oluştuğu ve ayrıca taşınmazlara ilişkin imar ihya ve zilyetlik koşullarının da değerlendirilmediği ve Yönetimince 101 ada 3 sayılı parselin çevresine dava açılması sonucunda 101 ada 3 sayılı taşınmaz davalı olmadığı halde mahkemece, 101 ada 1 sayılı parsele ait kadastro tutanağının olağan yollardan kesinleştirilmek üzere tapu müdürlüğüne gönderilmesi yerine taşınmazın tespit gibi tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Denetime elverişli olmayan bilirkişi raporları ve eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.

Bu nedenlerle; davalılarca dayanılan 1289 tarih 1 sıra numaralı dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ve varsa krokileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanaklarının getirtilmesi, revizyon görmemiş ise neden revizyon görmediğinin sorulması, tapu kaydının uygulandığı tüm parseller ve komşu parsel tutanak ve dayanakları, davalı iseler dava dosyaları, varsa tescil krokisi, komşu parsel tutanak ve dayanaklarının getirtilmesi, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafları ile 1985-1990 yıllarına ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, kadastrosuna ait tutanak ve haritası bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi veya fen elemanı ile bir yüksek mühendisi veya mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/6/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, kesinleşmiş kadastrosu ve hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir ve hava fotoğrafları ve memleket haritalarındaki görünümünün ne olduğu ve bitki örtüsünün ne olduğunun açıklayacakları, bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve arazide de klizimetre ile ölçüm yaparak taşınmazın gerçek eğim durumunu belirleyecekleri ve taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. anlamında içi açıklık olup olmadığının değerlendirildiği rapor alınmalı, dayanak tapu kayıtları ve varsa krokileri, yerel bilirkişiler ve tanıklar yardımı ile komşu parsel tutanaklarından da yararlanılarak yöntemince gereği gibi zemine uygulanmalı, tapu kaydının bir sınırı “Kıran” okuması sonucunda değişebilir sınırlı olup olmadığının arazinin eylemli durumuna göre değerlendirilmesinin yapılarak değişebilir sınırlı olması halinde 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı tam olarak belirlenmeli, asıl taşınmazın kapsamı, veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli, revizyon gören parseller var ise bu parsellerin yüzölçümü de düşülmek suretiyle, tapu kaydının 4785 sayılı Kanun kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği de araştırılmalıdır.

Çekişmeli taşınmazların, tapu kaydı kapsamında kalmadığı ve öncesinin sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmaz fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu ve ilgili Kadastro Müdürlüklerinden ve yine aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.

Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı , dahili davalılar …, …, … ve …’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, temyiz harcının istek halinde iadesine 28.06.2016 günü oybirliği ile, karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago