Yargı Kararları

TAPU SİCİLİNİN TUTULMASINDAN DOĞAN SORUMLULUK – MİRASÇILAR ADINA TESCİLİN MAHKEME KARARINA DAYANDIĞI – DAVACININ ATANMIŞ MİRASÇI OLDUĞUNA İLİŞKİN BELGE ALMAK SURETİYLE TAPUDA İNTİKAL OLANAĞI BULUNMADIĞI

T.C. YARGITAY

20.Ceza Dairesi
Esas: 2015/2549
Karar: 2016/7501
Karar Tarihi: 27.06.2016

TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI – TAPU SİCİLİNİN TUTULMASINDAN DOĞAN SORUMLULUK – MİRASÇILAR ADINA TESCİLİN MAHKEME KARARINA DAYANDIĞI – DAVACININ ATANMIŞ MİRASÇI OLDUĞUNA İLİŞKİN BELGE ALMAK SURETİYLE TAPUDA İNTİKAL OLANAĞI BULUNMADIĞI – HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Davacı taraf Yargıtay bozma kararından sonra eldeki dosya ile birleştirilen vasiyetnamenin tenfizi istemine yönelik dava açmıştır. Birleştirilen davada davacı, vasiyetnameye dayanarak, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı tenfiz kararının Kadastro Mahkemesince miras bırakanın yasal mirasçıları adlarına tesbit ve tesciline karar verilen 823 ve 827 sayılı parseller bakımından da geçerli sayılmasını ve tenfizini talep etmiştir. 823 ve 827 sayılı parseller kadastro mahkemesince vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan yasal mirasçılar adına tesbit ve tescil edildiğine göre başka bir ifadeyle mirasçılar adına tescil mahkeme kararına dayandığına göre davacının atanmış mirasçı olduğuna ilişkin belge almak suretiyle tapuda intikal olanağı bulunmamaktadır. O halde, mahkemece bu davada işin esasının incelenmesi, açılan tazminat davası yönünden ise bu davanın sonucunun beklenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle asıl ve birleşen dosya davasının reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 1007)

Dava: Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı … vekili, davacının …’nin tek mirasçısı olması sebebiyle dip muris …’nun mirasçısı olduğunu, adı geçen murisin … Noterliğinde düzenlenen 29.09.1955 gün … yevmiyeli vasiyetname ile miras payının yarısını eşi …’ye bıraktığını, dava konusu taşınmazların tapuya tescili sırasında vasiyetnamenin gözardı edilerek … adına daha az pay tescil edildiğini açıklayarak davalılar adına kayıtlı olması halinde … köyünde ifraz sonunda 823 ve 827 parsel numaralarını alan taşınmazlarda … eşi … …’nun 13400/6585600 hissesinin … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı kararları uyarınca … olarak düzeltilerek tapuya tesciline, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında … …’nun iradesine ve davacı ile aralarındaki akitlere dayanılarak, yükseltilecek kısım olan 50400/6585600 hissesinin davacı adına tapuda tesciline karar verilmesini, tapuların el değiştirmesi nedeniyle bu isteğinin yerinde görülmemesi durumunda ise Tapulama Mahkemesinin karar tarihindeki malikleri veya mirasçılarına usulüne uygun tebliğ yapmaması ve hukukça dayanaksız kesinleşme şerhi vermek suretiyle tapuya yolsuz tescilini sağlaması, kendilerine başvuruda bulunulan idare ve savcılığın da üzerlerine düşeni yapmamaları sebebiyle …nin Devlet adına tazminat ödemesi gerektiğini açıklayarak davacı aleyhine iş ve işlemler yapan ve davacının hak sahibi olduğunu bilen davalılar ile …nin ortak kusuru sonucu davacıya zarar veren, haksız zenginleşen davalıların, davacının uğradığı zarara karşılık olmak üzere, davaya konu taşınmazlardan davacının hissesine düşen kısımların tespit edilecek rayiç değerinin durumun kendilerine bildirildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davacıya ödenmesine, yapılması gereken iş ve işlemlerin yapılamaması nedeniyle dava tarihine kadar davacının zararına sebebiyet veren davalı ile diğer davalılar tasarrufta bulunduğundan davacının hissesine düşen miktarlarda ve davacının taşınmazlardan elde edeceği yarar ve mahrum kaldığı kara karşılık 1.000.00.-TL’nin davalılara durumun bildirildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, dava ile …nin bir ilgisi olmadığını, husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre ve kesin hükümden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı … … tereke temsilcisi …, davacının, temsilcisi bulunduğu tereke sahibi … … ve yasal tek mirasçısı murisleri annesi … ile aralarında başta vekâlet akti olmak üzere çeşitli akitler olduğundan haberdar olduklarını, davacının yitirilmiş hakkı elde eden kişi olduğundan bu davadaki taleplerini anlayışla karşıladıklarını, mahkemenin … sayılı dosyası arasında bulunan yazılı beyanlarını ve muvafakatlarını tekrar ettiğini, başlangıçta … …’nun 33600/6585600 olan hisselerinin 84000/6585600’e yükseltilmesi ve cebri tescil yolu ile adına tescil edilmesi talebi ile dava açmasına karşın, … Esas sayılı davayı ıslah ederek muris … … hisselerinin uhdesinde kalması, yükseltilecek kısmı, mesaisi ve harcamalarına karşılık olarak istemesinin de davacının iyiniyetinin göstergesi olduğunu düşündüklerini bildirmiştir.

Davalı … … terekesi temsilcisi …’e usûlüne uygun dava dilekçesi tebliği yapılmış, bir cevap verilmemiştir.

Mahkemece, davacının davasının kabulüne, davaya konu 246.955,83.-TL zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar ile … … miras şirketi temsilcisi …’ten müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili ile … … miras şirketi temsilcisi … tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih ve … sayılı kararı ile bozulmuştur.

Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre talebin kesinleşen ancak Tapulama Mahkemesinde uygulanmadığı iddiası ile vasiyetnameye dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebi olduğu, davacı taraf kesinleşen mahkeme kararının uygulanmaması sebebiyle iki kez tavzih istendiğini ancak reddedildiğini, bunun üzerine Kaymakamlık, Cumhuriyet Savcılığı ve Tapu Müdürlüğüne yaptıkları taleplerinden de sonuç alamadıklarını açıklayarak bu kurumların ihmali sebebiyle …den tazminat isteme hakları doğduğunu açıklayarak talepte bulunduğu, mahkemece davacı tarafın isteğini 29.12.2011 tarihli harcını da yatırdığı ıslah dilekçesinde tazminat ve bedel olarak ıslah etmesi, değeri de 246.955,83.-TL’ye yükseltmesi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulduğu, dava konusu … köyü 823 sayılı parselin evveli 544 ve 827 sayılı parselin evveli ise 551 parsel iken benzer şekilde 19.3.1993 tarihinde hükmen ifrazen oluştukları ve tapuda birçok gerçek kişi adına paylı şekilde kayıtlı bulundukları, malikleri içinde … eşi … …’nun da 33600/6585600 payının olduğunun görüldüğü, dosya arasındaki belgelerden … kızı 1323 doğumlu … …’nun 9.11.1984 tarihinde öldüğü ve geride tek mirasçısı kızı …’nın kaldığı, … kızı 1926 doğumlu …’nin de 19.10.1993 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak çocukları davacı … ve 9 kardeşini bıraktığının anlaşıldığı, davada gerek … … terekesi gerek … … terekesi temsilcileri yardımıyla usule uygun olarak temsil edildikleri, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.5.1983 tarih ve … sayılı kararının incelenmesinde, davacı … … tarafından davalılar … varisleri 8 kişi aleyhine açılan vasiyetnamenin açılması davasında mahkemece … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2.7.1981 tarih ve 1981/302 karar sayılı dosyada vasiyetnamenin iptaline ilişkin reddedilen kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onandığı ve kesinleştiği açıklanarak … … tarafından düzenlenen vasiyetnamedeki mansup mirasçılara mirasçılık belgesi verilmesine, terekenin geçici olarak mansup mirasçılara bırakılmasına karar verildiği, bu karara göre de tescilin yapılmasının Tapu Müdürlüğünden talep edildiği, Tapu Müdürlüğü tarafından da mirasçılık belgesine göre intikalin yapılarak hükmen tescil yapıldığının tapu kayıtlarında belirtildiğinin görüldüğü, … Asliye Hukuk Mahkemesine davacısı … tarafından …’nın diğer mirasçıları aleyhine 10.12.1985 tarihinde açılan davada ise …’nın tüm mallarının yarısını eşi …’ye diğer yarısını ise …ye vasiyet ettiği ancak …nin vasiyeti kabul etmediği, vasiyetin iptali davasının reddi ve kesinleşmesi sonrası davacı tarafından … Sulh Hukuk Mahkemesinin …. ile mansup mirasçılara mirasçılık belgesinin verildiği, kararın tavzihine ilişkin isteklerinin reddedildiği, 17.05.1983 tarihinde kararın infazına karar verilmiş ise de kararda taşınmazların hangi oranda tesciline karar verildiği açıklanmadığından tapunun kararı infaz edemediği, …’nın tüm taşınmazlarını vasiyet ettiği …’nin öldüğü, tek mirasçısının Halime olduğu, … …’ndan intikal eden … köyü 31, 34, 62, 82, 101, 125, 126, 127, 137, 221, 236, 288, 495, 541, 542, 543, 546, 548, 549, 552, 615, 616, 695, 749, 759 ve 796 sayılı parsellerin vasiyete göre yarısının …’yi intikal ettiği, kalan yarı payın 1/2’sinin de mirasçı sıfatı gereği …’ye ait olup …’nin hissesinin 3/4 olması gerektiğinin açıklandığı, bu şekilde … adına tescil istendiği, mahkemece 25 parça taşınmazla ilgili … … isminin tapulardan silinerek bilirkişi raporu doğrultusunda 192 paya göre 120 payının … kızı …’na 12 payının ise diğer mirasçılarına hisseleri oranında tesciline karar verilip, Yargıtay onamasından geçerek 1989 yılında kesinleştiği, davacının dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre …den isteğinin yasal dayanağı 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi olup, bu hükümde Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğunun düzenlendiği, Devletin “Tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğuna” ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluk/tehlike sorumluluğuna ilişkin kuralların uygulanacağı, kanunun bu açık hükmünün kaynak olduğu Devletin sorumluluğundan söz edebilmek için tapu sicilinin tutulmasında görevlinin hukuka aykırı bir işlemi ve bu işlemle zararlı sonuç arasında bir illiyet bağının varlığının gerekeceği, memurun işleminin bir şeyi yapma ya da yapmama niteliğinde olmasının ve kusura dayanıp dayanmamasının bir öneminin bulunmadığı, dosya arasında bulunan davacı tarafın dayandığı mahkeme ilamları ile toplanan delillere göre davacının … …’ndan intikalen gerek mallar üzerinde vasiyetname gerek mirasçılık belgesi yolu ile miras hakkı olduğu, annesi …’den dolayı diğer mirasçıların adına tereke temsilcisinin de buna muvafakat ettikleri anlaşılmakta ise de davada dayanılan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı mahkeme kararında dava konusu 823 (öncesi 544) ve 827 (öncesi 551) parsel sayılı taşınmazlara ilişkin bir açıklama veya hüküm bulunmadığı, davacının bu parsellerle ilgili daha sonra açtığı bir dava veya lehine sonuçlanan bir mahkeme ilâmı da olmadığı, aynı parsellerle ilgili hasımsız açılan ve usulden redle sonuçlanan … Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.12.2009 tarih ve … sayılı kararının lehe veya aleyhe sonuç yaratmasının da düşünülemeyeceği, bu durumda dava konusu parsellerle ilgili olmayan mahkeme ilâmının tapuda infazının yapılmamasından Tapu Müdürlüğü, Kaymakamlık ve Cumhuriyet Savcılığının sorumlu olmasının da düşünülemeyeceği, bu açıklamalar ve belirlenen olgu karşısında TMK’nın 1007. maddesine göre …nin tazminattan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, aleyhe alınmış bir karar olmadığına göre … … terekesinin de sorumlu tutulmasında isabet bulunmadığı, mahkemece davacının davasının tümü ile reddine karar verilmesi gerekirken benzer kararlardan hareketle dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde kabule karar verilmiş olmasının doğru olmadığı” gereğine değinilmiştir.

Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra yargılama devam ederken davacı … ve … tarafından, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı …’nın dava konusu taşınmazlar dışındaki taşınmazları hakkında verilen kararın 823 ve 827 sayılı parseller yönünden de uygulanmasına karar verilmesi, mümkün olmadığı takdirde rayiç bedellerinin tazminine ilişkin açtığı dava dosyası bu dosya ile birleştirildikten sonra asıl dosya ve birleşen dava dosyasının reddine karar verilmiş hüküm davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; tapu iptali tescil mümkün olmadığı takdirde oluşan zararın Medenî Kanununun 1007. maddesine göre tazmini istemine ilişkindir.

Mahkemece, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26/03/2013 tarih ve … sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle asıl dosya davasının reddine, birleştirilen dosya davası yönünden ise davacı …’nın tenfiz talebinde bulunduğu, ancak tenfiz şeklinde bu yönde bir talepte bulunulamayacağı ve bu yönde verilecek bir kararın infazının da kabil olmayacağı gerekçesiyle birleştirilen dosya davasının reddine karar verilmiş ise de mahkemenin kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir.

Şöyle ki; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma kararında her ne kadar, davacı …’nın davasının tümden reddine karar verilmesi gerektiğine değinilmiş ise de her dava mevcut haliyle değerlendirilir ilkesi gereğince Yargıtay kararına konu davada dava konusu 823 ve 827 sayılı parsellerle ilgili davacı tarafından açılıp lehine ya da aleyhine sonuçlanmış bir dava bulunmadığı hususu gözönünde bulundurularak mevcut haliyle davanın reddinin gerekeceği belirtilmiştir.

Davacı taraf Yargıtay bozma kararından sonra eldeki dosya ile birleştirilen vasiyetnamenin tenfizi istemine yönelik dava açmıştır. Birleştirilen davada davacı, vasiyetnameye dayanarak, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı tenfiz kararının Kadastro Mahkemesince miras bırakanın yasal mirasçıları adlarına tesbit ve tesciline karar verilen 823 ve 827 sayılı parseller bakımından da geçerli sayılmasını ve tenfizini talep etmiştir. 823 ve 827 sayılı parseller kadastro mahkemesince vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan yasal mirasçılar adına tesbit ve tescil edildiğine göre başka bir ifadeyle mirasçılar adına tescil mahkeme kararına dayandığına göre davacının atanmış mirasçı olduğuna ilişkin belge almak suretiyle tapuda intikal olanağı bulunmamaktadır. O halde, mahkemece bu davada işin esasının incelenmesi, MK’nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davası yönünden ise bu davanın sonucunun beklenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle asıl ve birleşen dosya davasının reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27.06.2016 günü oybirliği ile karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago