Yargı Kararları

Şirket Ortağının Şahsi Nafaka Borcundan Dolayı Şirket Malına Haciz Konulamaz

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2016/661
KARAR NO: 2016/1136
KARAR TARİHİ: 25.1.2016

>ŞİRKET ORTAĞININ ŞAHSİ NAFAKA BORCUNDAN DOLAYI ŞİRKET MALINA HACİZ KONULAMAZ—ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI

6102/m.133
2004/m.96

ÖZET : Dava, üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkindir.

Dava konusu takip nafaka borcu sebebiyle başlatılmış olup, şirket ortağı borçlunun, şahsi borcu niteliğindedir. 6102 S.K. Md. 133 uyarınca ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesh olunmuşsa tasfiye payından henüz bilanço düzenlenmemişse, bilançonun düzenlenmesi sonucu borçluya düşecek kar ve tasfiye payından veya borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun taşınırlara dair hükümleri uyarınca haczedilmesi yolu ile ya da ortağın şirketten olan diğer alacaklarından alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini haizdir. Bunun dışında şirket ortağı borçlunun şahsi borcu sebebiyle şirkete ait malvarlığının haczedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR 

Davacı 3.kişi vekili 4.6.2013 tarihinde, müvekkili şirkete ait menkullerin haczedildiğini, borçlunun şirketin ortağı olduğunu, şirket ortağının şahsi borcundan dolayı şirkete ait malların haczedilemeyeceğini belirterek istihkak iddialarının kabulüyle haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı vekili, müvekkili ve müşterek çocukları için belirlenen nafakanın tahsili için icra takibi başlattıklarını, hacizden sonra, davacı şirketin kasıtlı olarak istihkak iddiasında bulunduğunu, davayı uzatmaya yönelik olduğunu bu sebeple davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, istihkak davasının reddine karar verilmiş karar davacı üçüncü kişi şirket vekilince temyiz edilmiştir.

6100 Sayılı HMK’nun 33. maddesi gereğince, maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğinde, olup, Mahkemece de bu nitelemeye göre, yargılama yapılarak karar verilmiştir.

Dava konusu takip, nafaka borcu sebebiyle başlatılmış olup, şirket ortağı borçlunun, şahsi borcu niteliğindedir. 6102 Sayılı TTK’nın 133. maddesi uyarınca ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesh olunmuşsa tasfiye payından henüz bilanço düzenlenmemişse, bilançonun düzenlenmesi sonucu borçluya düşecek kar ve tasfiye payından veya borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun taşınırlara dair hükümleri uyarınca haczedilmesi yolu ile ya da ortağın şirketten olan diğer alacaklarından alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini haizdir. Bunun dışında şirket ortağı borçlunun şahsi borcu sebebiyle şirkete ait malvarlığının haczedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın temyiz edene iadesine, 25.1.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

 

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago