Categories: Yargı Kararları

Sigorta Tespiti Davası-Yargıtay Kararı

T.C YARGITAY 
21.Hukuk Dairesi 
Esas: 2018/ 6938 
Karar: 2019 / 177 
Karar Tarihi: 17.01.2019

A) Davacı İstemi:

Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01/05/1985 tarihi olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.

B) Davalı Cevabı:

Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili özetle; davacının açmış olduğu davaya zaman aşımı yetki ve hak düşümü süre yönünden itiraz ettiklerini, davacının çalıştığını beyan ettiği …Orman Ürünleri … Şti’nin … sicil sayılı dosyada işlem gördüğü bu işyeri 01/08/1982 tarihinde kanun kapsamına alındığı, davacının kuruma herhangi bir başvurusunun olmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:

İlk derece mahkemesince ; “…. davacının, …’e ait işyerinde işçi olarak çalışmaya başladığı, davacının bu çalışmasını kesintisiz olarak devam ettirdiği, davacının, işverenin emir ve talimatları ile hareket ettiği, davacının mesaisinin tamamını işverene ait işyerinde geçirdiği, mevcut yasal düzenlemeler ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, davacının 01/05/1985 tarihinde …’e ait işyerinde çalışmaya başladığı, davacının bu çalışmasını kesintisiz olarak devam ettirdiği, davacı tarafından talep edilen tarihte davacının, …’e ait işyerinde çalışmaya başladığının, bu çalışmasının da fiili ve gerçek bir çalışmaya dayandığının kabul edilmesi gerektiği, zaten dosya kapsamında bulunan ve işveren tarafından tanzim edilen belgelerin de davacının bu konudaki iddiasını teyit ettiği anlaşıldığından tüm bu nedenlerle davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, ” gerekçesiyle “Davanın KABULÜ ile; Davacı, … ve … oğlu 10/04/1972 d.lu … TC Kimlik Numaralı …’in sigortalılık başlangıç tarihinin 01/05/1985 tarihi olduğunun TESPİTİNE,” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu; Davalı Kurum vekili, yeterli araştırma yapılmadığı, işverenin davaya dahil edilmediği, gerekçesiyle, ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:

Bölge Adliye Mahkemesince ”Dosyadaki kayıt ve belgelere göre davacının 1/5/1985 tarihinde işçi olarak çalışmaya başladığına dair sigortalı işe giriş bildirgesinin hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verildiği, yine söz konusu tarihte çalıştığını gösterir sigorta sicil kartının dosyaya sunulduğu, dinlenen bordro tanıklarının çalışmayı doğruladığı, işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgileri ile davacının nüfus kayıtlarının uyumlu olduğu, sigortalı işyerinin bu tarihte kanun kapsamında olduğu, Kurum kayıtlarında gözüken sigortalılık başlangıç tarihine göre eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu, 22.7.2017 tarihinde davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine ilişkin Kuruma başvuruda bulunduğu, sigortalı işe giriş bildirgesinin hak düşürücü süre içinde Kuruma verilmesi nedeniyle hak düşürücü sürenin işlemediği, bordro tanıkların çalışmayı doğruladığı anlaşılmaktadır. ” gerekçesiyle

“1-Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 bendi uyarınca KABULÜNE,

2-… 1. İş Mahkemesine ait 12/12/2017 gün ve 2017/255 Esas, 2017/618 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yerine,

3- Davanın KABULÜ ile davacının 01.05.1985 tarihinde 1 gün süre ile hizmet akdine tabi olarak çalıştığının ve 506 sayılı yasanın 60/G ve 108.maddesi gereğince sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu10.04.1990 tarihi olduğunun TESPİTİNE,” karar verilmiştir.

E) Temyiz:

Davalı Kurum vekili “ BAM kararı bozmasına rağmen Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmetmiştir. Eksik incelemeyle karar verilmiştir.” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur

Davacı vekili; “Talep olmadan 60/G maddesinin uygulanması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:

1- Davacı vekilinin tüm, davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2- Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.” hükmü düzenlenmiştir. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.

Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 10/04/1972 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 01/05/1985 tarihinde 13 yaşında olduğu, 01.05.1985 tarihli işe giriş bildirgesinin, … ilindeki … sicil numaralı, … ünvanlı, işyerinden 24/06/1985 tarihinde Kuruma verildiği, aynı tarihli sigorta sicil kartı sureti sunulduğu, 18329 sicil numaralı … Orman Ürünleri Gıda San. Ltd. Şti işyerinin 01/08/1982-30/06/2006 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, anılan işyerinden 1985/1. dönem bordrosu verildiği , dinlenen tanık ( kardeşi) …’in isminin olduğu ve iddiayı doğruladığı, dinlenen diğer iki bordro tanığının 1984/1-2-3. dönemde çalışması olduğu ve onların da iddiayı doğruladıkları, davacının hizmet cetvelinde 1997/3. dönemde 4/a çalışmasının başladığı, talep tarihinde 13 yaşında olan davacının eğitim ve çıraklık durumu araştırılmadan davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

Somut olayda, talep tarihinde 13 yaşında olan davacının, orman ürünleri işyerinde üretime yönelik mi, yoksa bir meslek ve sanatın öğrenilmesi amacıyla mı çalıştığı, hususu irdelenmeden sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi ise çıraklıktan bahsedilebilecektir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; dinlenen tanıklardan tekrar davacının çalışmasının niteliğini sormak, davacının o tarihte öğrenci olup olmadığını araştırmak, öğrenim durumuna ilişkin kayıtları getirtmek suretiyle çalışma olgusunu irdelemek, davacının çıraklıkla ilgili kaydı olup olmadığını ilgili Kurumlardan sormak, davacının sigorta sicil numarasının Kurumun hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın serilerinden olduğunu sormak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge adliye Mahkemesince YENİDEN VERİLEN “Davanın Kabulü” KARARI BOZULMALIDIR.

G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Av. Ahmet Yasin Yıldız

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago