6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ikinci ayrımında yetki konusunda hüküm getirilmiştir. Yetki hükümleri genel yetki kuralları ve özel yetki kuralları olarak ayrılmakla birlikte 15. madde metninde sigorta sözleşmelerinden doğan davalarda yetki kuralları düzenlenmiştir. Kanun metninde “Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir.” düzenlemesi getirilerek somut olaya göre yetkili mahkemenin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesinde tanımlanmıştır. Hükme göre sigorta sözleşmesi, “sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” Bu hükme göre sigortacı belli bir prim karşılığında sigorta ettirenin malını yahut bedensel zararlarını doğabilecek rizikolara sigorta etmeyi kabul etmektedir. Bu hüküm kapsamında değerlendirecek olursak sigorta sözleşmesinin riziko unsurunu ve menfaat unsurunu içinde barındırması gerekmektedir. Bu nedenledir ki sigorta sözleşmesi sigortacının ve sigorta ettirenin karşılıklı güven ilişkisine dayanmaktadır.
Bu halde taşınır bir mala ilişkin yahut sabit kalması zaruri olmayan bir değere ilişkin bir değer söz konusu ise kanunkoyucunun yetki bakımından başvurucuya iki seçimlik hak tanıdığı görülmektedir. Davaya konu edilen olay taşınır bir mala ilişkin ise sigorta ile teminat altına alınan değerin zarara uğradığı yer mahkemesi yetkili olabilecektir. Ancak söz konusu olan taşınmaz bir mal ise malın bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilecektir.
Seçimlik yetki bulunan bu halde yetkinin kamu düzeninden olmadığı önem arz etmektedir. Zira burada, yetki itirazında bulunmak isteyen taraf ilk itirazlar bakımından iddiasını ileri sürmediği takdirde yetki konusu hakim tarafından re’sen değerlendirilmeyecektir. Yetkinin kamu düzeninden olmadığı hallerde, taraflarca ilk itirazlar kapsamında ileri sürülmeyen yetki itirazı hak düşürücü niteliktedir.
Birinci fıkrada seçimlik yetki kuralı getirilmiş iken ikinci fıkra hükmünde “Can sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh veya aleyhine açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir.” denilerek can sigortaları bakımından ayrıma gidilmiştir. Kesin yetkiye uyulmaması da davanın usulden reddine sebebiyet verecektir.
Can sigortaları tanımı, insan hayatı ile ilgili olayları içine almaktadır. İnsan hayatına ilişkin rizikolar ise bir kişinin hastalanması, ölümü, kazaya geçirmesi, bir uzvunun sakatlanması nedeniyle meslekte çalışamaz hâle gelmesi, yaşlanması gibi olayları kapsar. Yaşama veya ölüm şartlı ferdî hayat sigortası, emeklilik sigortası, hastalık sigortası ve ferdî kaza sigortası can sigortası çeşitleri arasında sayılabilecektir.
Kanun koyucu üçüncü fıkra hükmü ile deniz sigortalarının bu kapsamda değerlendirilmeyeceğini belirlemiştir. Bu halde deniz sigortalarına ilişkin davalarda 15. madde hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır.
Buraya tıklayarak diğer makale örneklerimize ve dilekçe örneklerimize ulaşabilirsiniz.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…