Kredi alınırken kredi hayat sigortası kişi için mecbur olmamakla beraber, bankalar yaptırılmasını tercih etmektedir. Hayat sigortası konut, ihtiyaç veya araç kredisi olmaksızın yapılabilmektedir. Kredi çekecekler için de bu doğru bir tercihtir. Çünkü borçlunun ölmesi durumunda tüm borçlar sigorta tarafından ödenmektedir.
Kredi çeken kişi hayat sigortası yapmış ise; vefatı halinde sigorta şirketi kredi borcunu öder. Kredi çeken kişinin vefatı halinde sigorta şirketi kredi borcu ödemesi yapmak için ölüm nedeni belgesini ister. Eğer ölüm nedeni açıklanmamış, intihar şüphesi var veya ölümü şüpheli ise; sigorta şirketi otopsi yapılmasını ister. Ölümün intihara bağlı olduğu veya başkası tarafından öldürüldüğü veya şüpheli ölüm olarak tam ölüm nedeninin belirlenemediği durumlarda sigorta şirketi ödeme yapmayı reddedecektir. Sigorta şirketi tarafından ödeme yapılabilmesi için ölüm nedeninin belli olması gerekmektedir.
Öncelikle kişi sigorta poliçesini imzalarken bir hastalığı var ise bunu beyan etmekle yükümlüdür. Hastalık konusunda yalan beyanda bulunmanın neticesi sigorta şirketinin hiç ödeme yapmaması olacaktır. Ancak vefat eden kişi eğer kronik olan bir rahatsızlık sebebiyle vefat etmiş ise ve bu durum poliçe yer almıyorsa bir inceleme başlatılır. Öncelikle bu hastalığın hangi tarihten beri tespit edilmiş olduğu belirlenir.
Eğer bu hastalık sigorta poliçesinin yapılmasından önce var ise ve vefat eden kişi bunu kasten sigorta şirketine bildirmemiş ise sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmayacaktır. Şayet kredi çekmeden önce böyle bir hastalığın varlığı teşhis edilmemiş ise vefat eden kişinin haberi olmaksızın bu hastalık ilerlemiş ve ölüme sebebiyet vermiş ise sigorta şirketinin ödeme yapması gerekmektedir. Bu noktada önemli olan sigorta yaptıran kişinin kasten bu hastalığı sigorta şirketinden gizlemiş, yani yalan beyanda bulunmuş olmasıdır.
Sigorta şirketlerinin hayat sigortası için belirttikleri maddeler aynı değildir. Hayat sigortası maddelerini belirli bir çerçevede genellikle sigorta şirketi belirler. İmzalanan poliçenin maddelerinin incelenmesi gerekmektedir. Sigorta şirketine başvurma süresi, hayat sigortasının kapsamı ve şartları ve sair hususlar bu sözleşmede yer almaktadır. Eğer bir tüketici kredisinden kaynaklı sigorta poliçesi düzenlenerek imzalanmış ise, sigorta şirketi tarafından genel şart niteliğinde sigortanın amacına aykırı olarak yazılan bazı maddelerin iptali mümkündür. Poliçenin incelenebilmesi için bir avukata danışmanız lehinize olacaktır.
Kredi Hayat sigortasının olması kişinin tüm kredi borcunun ödeneceği anlamına gelmektedir. Bu gibi bir durumda, kredi borcunun bir bölümünü ödemiş ve sonrasında vefat etmiş kişinin ödediği kredi miktarı mirasçılarına geri verilmektedir.
Ancak sigorta şirketlerinin sözleşmelerinde yer alan ek maddeler nedeniyle ödenen kredi tutarının bir kısmını ya da tamamını mirasçılara ödemeyi reddedebilmektedir.
Böyle bir durumla karşılaştığınızda sözleşmeyi incelemesi ve yol göstermesi için bir avukattan yardım alabilirsiniz.
Ödemeyi almak için vefat eden borçlunun ölüm belgesi ile beraber veraset ilamında bulunan kişilerin bankaya ve sigorta şirketine başvurması gerekmektedir. Eğer sigorta bu durumda da ödeme yapmıyorsa yasal olarak hakkınızı arayabilirsiniz.
Yargıtay, tüketici kredilerine ilişkin emsal bir kararı ile bankadan kredi çeken kişinin hayatını kaybetmesi halinde, geriye kalan kredi borcunun sigorta şirketi tarafından ödenmesine karar verdi. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi verdiği emsal kararda;
“Davalıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kendi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain (alacaklı) ve mürtehini (rehin) bankadır.
Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi lehtar konumunda olduğundan, bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentasıdır. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkânı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur.
Bu nedenle tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır.
Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir.
Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir.
Medeni Kanun’un 2. Maddesinde, ‘Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’ hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, tüm hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir. Mahkemece bu husus gözetilerek vaktinden evvel açıldığı anlaşılan davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.” Diyerek tüketicinin yanında yer almıştır.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…