Olaylar
Başvurucu, Sayıştay denetçisi olarak görev yapmaktayken meslekten çıkarılmış; Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturmaları kapsamında dokuz gün gözaltına alınmıştır. Daha sonra başvurucu, tutuklanarak kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmiştir.
Başvurucu, nezarethanede yetersiz koşullarda tutulduğunu ileri sürerek İçişleri Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açmıştır. İdare mahkemesi gözaltına alma ve gözaltında tutmanın adli kolluk hizmeti olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu süreçte uğranıldığı ileri sürülen zararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında açılacak tazminat davasına konu edilebileceği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Bu karara karşı başvurucu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine anılan karar bölge idare mahkemesince onanarak kesinleşmiştir.
İddialar
Başvurucu, nezarethanede tutulma koşulları nedeniyle kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlar.
Bununla birlikte temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların ileri sürülebileceği bir başvuru yolunun mevzuatta öngörülmesi yeterli değildir. Söz konusu başvuru yolunun aynı zamanda uygulamada da etkili olması gerekir.
Öte yandan etkili başvuru hakkı, Anayasa ile korunan diğer hakların tamamlayıcısı olduğundan bu hakkın tek başına ihlal edildiğinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Etkili başvuru hakkının ileri sürülebilmesi için öncelikle Anayasa ile korunan diğer hakların ihlal edildiğine dair savunulabilir bir iddia olmak zorundadır.
Somut olayda başvurucu, gözaltından çıkarıldıktan sonra nezarethanede insan haysiyetiyle bağdaşmayan koşullarda tutulduğu iddiasıyla otuz gün içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine müracaat etmiştir. Başvuru hakkında henüz bir karar verilmemişken başvurucu, İçişleri Bakanlığı aleyhine tazminat davası açmıştır.
Nezarethanedeki tutma koşullarının yetersizliğine ilişkin şikâyetlerin çözüm yerinin idari yargı makamları olduğu Anayasa Mahkemesi içtihadıyla ortaya konulmuştur. İdare mahkemelerinin başvurucunun tutulma koşullarını tespit ederek ileri sürülen iddiaların doğruluğunu idare hukuku ilkeleri gereğince değerlendirip ulaştığı sonuca göre meselenin esasına ilişkin bir karar vermesi gerekir. Somut olayda idare mahkemesinin başvurucunun kötü muamele iddiasına temel teşkil eden tutulma koşullarını araştırarak sonucuna göre başvurucunun zararının tazmin edilip edilmeyeceğine karar vermek yerine Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadıyla bağdaşmayacak biçimde davayı görev yönünden reddettiği görülmektedir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…