Categories: Yargı Kararları

Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıdadır- Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ E. 2013/8006, K. 2014/832, T. 6.2.2014

DAVA : Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, dava dışı borçluya ait taşınmazın ortaklığın gidererilmesi yolu ile satışından sonra icra dosyasına gönderilen paranın dağıtımı için düzenlenen sıra cetvelinde davalının alacağına birinci sırada, müvekkil alacağına ise üçüncü sırada yer verildiğini, oysa davalının alacağının muvazaalı olduğunu, bononun alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan, öncelikle müvekkilinin alacaklı olarak yer aldığı Konya 12. İcra Müdürlüğü’nün 2009/7887 E. sayılı dosyasına ödeme yapılmasına, sıra cetvelinin bu şekilde iptaline ve/veya düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava dışı borçlulara inşaat malzemesi satışı yapıldığını, bu satışlar nedeniyle bono alındığını, satışa konu mallar için fatura düzenlendiğini, alacağın gerçek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın mahiyeti ve TMK’nın 6. maddesi gereğince, davalının, icra takibine dayanak gösterilen 20.02.2009 tanzim 20.03.2009 ödeme tarihli senette belirtilen 152.000,00 TL miktarınca haciz tarihinde senet keşidecisi borçludan alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiği, bu konuda takibe dayanak senedin dışında herhangi bir belge ibraz etmeyen davalının talebi doğrultusunda şirket defterlerinin uzman bilirkişiye incelettirilmesi sonucunda, davalı ile borçlu arasında hukuki ilişki mevcut olmasına rağmen hiçbir zaman davalının borçludan 152.000,00 TL kadar alacaklı olmadığı, şirket kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle 53.429,49 TL alacağının bulunduğunun belirtildiği, davalının takibe dayanak alacağı ile ilgili iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan öncelikle davacının Konya 12. İcra Müdürlüğü’nün 2009/7887 Esas sayılı takip sayılı dosyasındaki alacağının ödenmesine, artan kısmın mevcut sıra cetveline göre ilgililere ödenmesine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı, alacağın varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenen belgeler ve usulüne uygun diğer belgelerle ispatlamalıdır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir.

Davacının alacaklı olduğu Konya 12. İcra Müdürlüğü’nün 2009/7887 Esas sayılı dosyasında, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.08.2009 tarih ve 2009/1749 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı alınarak, 04.08.2009 tarihinde, 18.12.2008 tanzim, 20.03.2009 vade tarihli 26.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmıştır.

Davalının alacaklı olduğu Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/4214 Esas sayılı dosyasında, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.04.2009 tarih ve 2009/959 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı alınarak 07.04.2009 tarihinde, 20.02.2009 tanzim, 20.03.2009 vade tarihli 152.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 299. maddesine göre 20.02.2009 tanzim tarihli bononun en son düzenlenebileceği tarih, davalının ihtiyati haciz kararı aldığı ve icra takibine başladığı tarih olan 07.04.2009 olup, bu tarihin davacının takip tarihinden önce olması ve davalının ticari defterlerinin alacağın 53.429,49 TL’lik kısmını doğruladığı da gözönünde bulundurulduğunda davalının alacağının gerçek bir alacak olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalı ile dava dışı borçlu arasında hukuki ilişki mevcut olmasına rağmen hiçbir zaman davalının borçludan 152.000,00 TL kadar alacaklı olmadığı, davalının alacağı ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

2-Kabule göre; Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK. m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.

Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK’nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır. Mahkemece, eda hükmü kurulmasına rağmen hüküm fıkrasının 1. bendinde geçen “davalıya ayrılan paydan öncelikle davacının Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/7887 takip sayılı dosyasındaki alacağının ödenmesine, artan kısmın mevcut sıra cetveline göre ilgililere ödenmesine” ibaresi anılan hükme uymadığı ve karşılamadığı gibi infazda tereddüt uyandıracak nitelikte olmuştur.

SONUÇ :  Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Av.Özlem Karakaya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago