T.C. YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/539
Karar: 2014/4650
Karar Tarihi: 17.06.2014
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI – MÜŞTEREK VE MÜTESELSİL SORUMLULUĞU ÖNGÖREN SÖZLEŞMEDEN VEYA YASADAN KAYNAKLANAN HUKUKİ İLİŞKİ VE NEDEN BULUNMADIĞI – GERÇEK KİŞİNİN SORUMLU TUTULMASI ŞİRKET İLE İLGİLİ DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ
ÖZET: Mahkemece müşterek ve müteselsil sorumluluğu öngören bir sözleşmeden ya da yasadan kaynaklanan bir hukuki ilişki ve neden bulunmadığı da gözetilerek davalı gerçek kişinin sorumlu tutulması ile yetinilmesi, davalı şirket ile ilgili davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
(2004 S. K. m. 67) (818 S. K. m. 141) (6098 S. K. m. 162)
Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, davalı M. Ş. K.’nun diğer davalı şirketin işleri nedeniyle, müvekkiline ait otelde 2010 yılı Ekim-Aralık döneminde muhtelif kez konakladığını, davalı şirkete fatura edilen bu konaklama hizmet bedellerine ilişkin faturaların bir kısmının davalı şirketçe ödenmesine rağmen, 17.799,89 TL’lik 5 adet faturanın ödenmediğini, söz konusu fatura alacağının işlemiş faizi ile birlikte tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğundan, müvekkili M. Ş. K. yönünden ise esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı şirketin yöneticisi olan diğer davalı M. Ş. K.’nun davalı şirketin yöneticisi sıfatıyla zaman zaman davacıya ait otelde konakladığı, bu hususun her iki tarafın da kabulünde olduğu, davalı Meltem tarafından yapılan konaklamalardan bir kısmının ücretinin diğer davalı şirket tarafından ödendiği (09.02.2009 ve 02.03.2009 tarihli ödemeler), ancak bir kısım ödemelerin yapılmadığı, bu bakımdan davalı M. Ş. K.’nun 17.799,89 TL tutarında borçlu olduğunun tespit edildiği, her ne kadar davalı şirket vekilinin konaklamanın davalı M. Ş. K. tarafından yapıldığı, diğer davalı şirketin husumet ehliyetinin bulunmadığı yönünde savunmada bulunulmuş ise de, tarafların dosyaya sunulu beyanları, davalı M. Ş. K.’nun davalı şirketin yetkilisi olduğuna ilişkin ticari şirket kayıtları, daha önce aynı davalının aynı otelde kaldığı dönemlerdeki faturaların davalı M. Ş. K. tarafından kalındığı halde diğer davalı şirket tarafından ödendiği, bu hususun birden fazla tekrar ettiği, bu itibarla taraflar arasında bu hususun mutad bir uygulama haline geldiği ve davalı M. Ş. K.’nun davalı şirket yetkilisi sıfatıyla otelde kaldığı, bu nedenle davalı firmanın da söz konusu borçtan sorumlu olduğu kanaatine ulaşıldığı, takip öncesi temerrüdün gerçekleşmediği, alacağın likit nitelikte olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 17.799,89 TL’lik asıl alacak için itirazın iptaline ve %40 oranında icra inkâr tazminatının davalılardan tahsiline karar Verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı M. Ş. K. vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, konaklama hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, hükmün gerekçe kısmında takip konusu alacağın dayanağını oluşturan fatura tarihlerinde davalı M. Ş. K.’nun davacıya ait otelde kaldığı belirtilmiş olup, bu davalı da sorumlu tutulmuştur. Anılan davalı vekili, bu müvekkilinin otelde kaldığını, kaldığı dönemin borcunu bu müvekkilinin ödediğini, müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını savunmuştur. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 141. (TBK’nın 162.) maddesi; “Birden çok borçludan herbiri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar.” hükmünü içermektedir. Bu durumda, mahkemece müşterek ve müteselsil sorumluluğu öngören bir sözleşmeden ya da yasadan kaynaklanan bir hukuki ilişki ve neden bulunmadığı da gözetilerek davalı M. Ş. K.’nun sorumlu tutulması ile yetinilmesi, davalı şirket ile ilgili davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davalı M. Ş. K.’nun, davalı şirketin yetkilisi olduğu, aynı otelde daha önceki konaklamalara ilişkin faturaların davalı şirket tarafından ödendiği, bu hususun taraflar arasında bir uygulama haline geldiği, bu nedenle davalı şirketin de borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davalılar arasında ihtilaf konusu olmayan konaklamalarla ilgili uygulamanın bu kez çekişmeli olan takip konusu borç için de esas alınması suretiyle davalı şirketin de takip konusu borçtan sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
b) Bozma nedenine göre, davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı M. Ş. K.’nun vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı şirket yararına BOZULMASINA, (2b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalı M. Ş. K.’ndan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle, karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…