Bilgi Deposu

Mal Beyanında Bulunmama Suçu

Mal beyanı; borçlunun, takip konusu alacağa yetecek oranda gerek kendi gerekse üçüncü kişilerde olan mal, hak ve alacaklarını ve bunların çeşit ve niteliklerini, geçimini nasıl sağladığını buna bağlı olarak da borcu nasıl ödeyebileceğini sözlü veya yazılı olarak icra dairesine bildirmesidir.

Borçlu sadece borcuna yetecek kadar olan mal, hak ve alacaklarını bildirmekle yükümlü olup bütün mal, hak ve alacaklarını bildirmek zorunda değildir.

Genel haciz yoluyla takipte borçlu, 7 gün içinde ödeme emrine itiraz etmez veya borcu ödemez ise bu 7 günlük süre içerisinde mal beyanında bulunmak zorundadır. Eğer borçlu 7 gün içinde borca itiraz etmiş ise itirazın kaldırılmasına veya iptaline karar verilinceye kadar mal beyanında bulunmak zorunda değildir. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda ise borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 10 gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.

Borçlunun yapmış olduğu mal beyanı gerçeğe aykırı ise İİK m. 338’e göre cezanlandırılır.

İİK- m. 338 : “Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

ANCAK ALACAKLI TARAFINDAN BEYANDA GÖSTERİLMEYEN MALLARIN BEYANDAN ÖNCE BİLİNMESİ HALİNDE ATILI SUÇ OLUŞMAYACAKTIR.

YARGITAY Ceza Genel Kurulu, Esas: 2009/16-15, Karar: 2009/138, Karar Tarihi: 26.05.2009:

Karar: Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık sanığa isnat edilen gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Haciz yoluyla cebrî icra takibine uğrayan borçluların bir kısım eylemleri İcra ve İflas Yasasının çeşitli maddelerinde yaptırımı gerektiren ihlâller olarak düzenlenmiştir. Bu cümleden olarak borçlunun istenen beyanı gerçeğe aykırı surette yapması İcra ve İflas Yasasının 338. maddesinde, yaptırıma bağlanmıştır.

Gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçunu düzenleyen 338. maddede; Bu Kanuna göre istenen beyanı hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikayeti üzerine……. cezalandırılır hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere bu hükümle, İİY’nın 74 üncü maddesine göre icra dairesine bildirilmesi gerekli beyanın gerçeğe aykırı surette yapılmış olması bağımsız suç olarak düzenlenmiştir. Koruduğu hukuki yarar kamu güveni olan bu suç, yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğün yasadaki koşullara uygun, ancak gerçeğe aykırı biçimde yerine getirilmesi suretiyle işlenmekte ve suç tipinde kusur sorumluluğuna dayanılmaktadır. Gerçeğe aykırı bildirimde bulunma ise, borçlunun başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisine aitmiş gibi göstermesi veya kendisine ait mal, alacak ve hakları gizlemesidir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için bildirimin bizzat borçlu tarafından ve gerçeğe aykırı olduğu bilinerek yapılması ve aynı zamanda bu bildirimin İİY’nın 74 üncü maddesinde gösterilen hususları da içermesi gerekir.

Anılan maddede ise mal beyanının içeriği; ….borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nev’ini mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesi olarak açıklanmıştır.

Madde metninden de anlaşıldığı üzere, içeriği itibariyle yasaya uygun bir bildirimden söz edilebilmesi için borçlunun bu beyanında;

a) Çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını,

b) Her türlü kazanç ve gelirlerini,

c) Yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını,

d) Borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olması gerekir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; 6.500 Liralık alacak için A…. 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.10.2006 gün ve 142-142 d.iş sayılı kararı ile borçlu M… Ç…’ın menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İİY’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz konulduğu, ihtiyati haciz kararına istinaden 10.10.2006 tarihinde, borçlunun kayıtlı olduğu A…. Tapu Sicil Müdürlüğüne ve adına kayıtlı araçların trafik kaydına ihtiyati haciz konulması için A….. Trafik Tescil Denetleme Şube Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, her iki müzekkerenin alacaklı vekiline elden teslim edildiği, 10.10.2006 tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmazlara ihtiyati haciz konulduğu, ihtiyati haczin alacaklı vekilince 13.10.2006 tarihinde icrai hacze dönüştürülerek, borçluya örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliğ edildiği, 14.11.2006 tarihinde yapılan tebligat üzerine borçlunun icra müdürlüğüne, aynı gün mal beyanında bulunduğu, bu beyanında borcu kabul ederek adına kayıtlı menkul veya gayrimenkulünün bulunmadığını, evinin kira olduğunu, çobanlık yaparak geçimini temin ettiğini, aylık gelirinin 300 Lira olduğunu belirttiği, mal beyanı dilekçesinin 14.11.2006 tarihinde dosyasına konulduğu,

Alacaklı vekilince 27.12.2006 tarihli dilekçe ile borçlunun gönderilen tapu kaydına göre 18 parça taşınmazının olduğunun saptanmasına karşın mal beyanında bu taşınmazları gizlemek suretiyle gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu iddia edilerek cezalandırılması talep olunmuştur.

Borçluya ait 18 adet taşınmaza ihtiyati haciz konulduğuna ilişkin 10.10.2006 tarihli yazının dosyaya hangi tarihte intikal ettiği, müzekkere cevabı üzerinde havale bulunmaması nedeniyle kesin olarak saptanamamakla birlikte, alacaklı vekilince ihtiyati hacze ilişkin müzekkerenin elden alınarak tapu sicil müdürlüğüne sunulması, aynı gün borçlu adına kayıtlı taşınmazlara ihtiyati haciz konulması, 13.10.2006 tarihinde ihtiyati haczin icrai hacze dönüştürülerek borçluya örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliğ edilmesi karşısında, 10.10.2006 tarihli müzekkerenin dosyaya hangi tarihte intikal ettiğine ilişkin doğan kuşkunun sanık lehine yorumlanması suretiyle alacaklı tarafından borçluya ait taşınmazların mal beyanından önce bilindiğinin kabulü evrensel hukuk kurallarının doğal sonucudur.

Bu itibarla Özel Daire bozması ilke olarak doğru ise de, somut olayda yukarıdaki saptamalar nazara alındığında, alacaklı tarafından mal beyanında bildirilmeyen malların beyandan önce bilindiğinin kabulünün gerektiği, alacaklı tarafından beyanda gösterilmeyen malların bilinmesi halinde ise atılı suçun oluşmayacağı anlaşılmakla direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.” 03.12.2021

Sena Doymuş

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago