Categories: Bilgi Deposu

Kıymetli Evrak iptaline ilişkin Yargıtay Kararı.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
  2. 1979/1436
  3. 1979/1416
  4. 21.3.1979
  • KIYMETLİ EVRAKIN YİTİRİLMESİ NEDENİYLE ZAYİ BELGESİ ALINMASI ( Senetsiz Olarak Açılan Davada Alacağın Varlığının Kanıtlanması )
  • ALACAĞIN VARLIĞININ KANITLANMASI ZORUNLULUĞU ( Kıymetli Evrakın Yitirilmesi Nedeniyle Zayi Belgesi Alınması )
  • BONONUN YİTİRİLMESİ ( Zayi Belgesine Dayanarak Açılan Davada Alacağın Varlığının Kanıtlanması Zorunluluğu )
  • ZAYİ BELGESİNE DAYANARAK AÇILAN ALACAK DAVASI ( Bononun Yitirilmesi Durumunda )

6762/m.557,564,669,743

ÖZET : Kıymetli evrakın yitirilmesi nedeniyle, iptal kararı ( zayi belgesi ) alan davacı, iptal kararı ile senetsiz olarak borçluya karşı dava açma hakkını kazanmış olup açılan davada alacağının varlığını da kanıtlamalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı ( Erzurum Birinci Asliye Hukuk Hakimliği )nce verilen 29.9.1978 tarih ve 1336/585 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :

KARAR : Davacı vekili, müvekkilini teminat cirosu ile tevdii edilen 15.11.1976 vadeli 9000 liralık senedin borçlusunun davalı olduğunu, senedin tahsili için Erzurum Yapı ve Kredi Bankası’na gönderilen senedin postada kayıp olduğunu, müvekkilinin mahkemeden iptal kararı da aldığını iddia ile 9.000 liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, dava konusu senedin borçlusu olmadığından davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TTK’nun 557. maddesi gereğince bonoda mündemiç olan hak senetden ayrı olarak dermeyan edilemez. Bu nedenle davacı kaybolan asıl senet nedeni ile zayi belgesi almış ve böylelikle de senetsiz borçlu aleyhine dava açmak hakkını kazanmış bulunmaktadır. Ancak davacının alacağının varlığını da isbat etmesi gerekir. Davacı zayi olan senetle alacaklı olduğunu 17.11.1976 tarihli kasa fişi ile mezkur senetten dolayı borçlu olduğu miktarı davacı bankaya yatırmış ancak, 16.12.1976 tarihli kasa fişi ile de, senet kendisine iade edilmediği için bankaya borçlu olup, yatırmış olduğu miktarı bankadan tahsil etmiştir. Bu arada borçlu olmadığını söyleyen davalı ise davacıya hitaben yazdığı 7.2.1977 tarihli mektupta dava konusu olan senedin borçlusu olduğunu bizzat bildirmektedir. Bu durumda davacı zayi olan senede mündemiç olan alacağını ispat ettiğine göre davanın kabulüne karar verilmek gerekirken yazılı şekilde, iddianın isbat edilmediğinden ve gereksiz olarak yaptırılmış olan anda dayanılarak davanın reddi cihetine gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 21.3.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

2 hafta ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 hafta ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 hafta ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

1 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

3 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

4 ay ago