Bilgi Deposu

KİRALANANIN TAHLİYESİ – YARGITAY KARARI

  1. Hukuk Dairesi 2016/4558 E. , 2016/3822 K.

 

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi

 

 

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, yeni malikin esaslı tamir ve tadilat nedeniyle kira akdinin feshi ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın dava açıldıktan sonra tahliye edildiği nedenine dayalı olarak, davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına ve davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından yargılama giderlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Kiraya verenden kaynaklanan sebeplerle Gereksinim, yeniden inşa ve imar başlıklı 350. maddesinde; “Kiraya veren, kira sözleşmesini kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

HMK’nun 331/1 maddesi gereğince; Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri hakkında bir karar vermesi gerekir.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi hükmü “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir.

Olayımıza gelince; Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının 18.08.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu taşınmazı davacının 03.12.2013 tarihinde satın aldığını, satın aldığını davalıya ihtaren bildirdiğini, taşınmazın esaslı tamir ve tadilat

nedeniyle tahliye edilmesi gerektiğini davalılara bildirdiğini belirterek kira sözleşmesinin feshi ile kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, ihtarnamenin önceki malik tarafından gönderildiğinden ve taşınmazın 18.08.2014 tarihinde tahliye edileceğinin davacıya bildirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece konusuz kalan davada yargılama gideri ve vekalet ücretine davacı ve davalının haklılık durumları gözetilerek karar verilmesi gerekir. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 07.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın korunması gereken kültür varlığı kapsamında tescil edilen ve bu bağlamda tarihi eser niteliğinde olduğu bu nedenle belediyeden onaylı yeni bir tadilat projesinin alınması ve buna göre yeni bir tadilat ruhsatı alınması ve İstanbul 7 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarının Koruma Bölge Kurulunun bu projenin yapılabilmesi için aldığı kararın bilinmesi halinde davanın kabul edilip edilmeyeceğine karar verilebileceğinin belirtildiği görülmektedir. Bu durumda bilirkişiler tarafından belirtilen eksiklikler giderilmeden davalının dava açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle gerekli araştırma yapılmadan yazılı şekilde yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda da karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sena Doymuş

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

4 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

6 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago