T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/694
K. 2017/1353
T. 9.2.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı vekili, davaya konu arsayı müvekkilinin satın aldığını, arsada….’e ait baz istasyonu bulunduğunu arsaya ait tapu kayıtlarında bu arsaya baz istasyonu kurulmasına veya bu şirkete kiraya verilmesine dair herhangi bir şerh bulunmadığını bir kira kontratı ibraz edilmediğini, … Genel Müdürlüğü’ne ihtar çekildiğini, ancak 30 gün geçmesine rağmen baz istasyonunun kaldırılmadığını, arsanın eski sahibi ile … Hizmet ve İşletmecilik A.Ş. arasında sözleşme yapıldığını ilgili şirkete ihtarnameler çekildiğini, ancak hiçbir cevap verilmediğini, kira bedellerini de ödemediğini ve gayrimenkulu tahliye etmediklerini, … 27. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16700 Esas sayılı dosyası ile tahliye takibi başlatıldığın, tahliye emrine yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın kaldırılmasını, tahliyeye kararı verilmesini istemiştir.
Davalı; kira sözleşmesinin 5 yıl süreyle imzalandığını, kira sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca yasal süre içinde fesih ihbarı yapılmadığını, ilk kiranın 16/9/2009’da ödendiğini, ihtarnamelerin taraflarına tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre, kira sözleşmesinde 5 yıllık süre dolmadan, 3 ay önce kiracıya tahliye ihtarı çekilmesi halinde, yeni malikin önceki malikle yapılan kira sözleşmesini feshederek kiracının tahliyesini talep edebileceği, 5 yıllık süre dolmadan, 3 ay önce davacı tarafından çekilmiş 3 adet tahliye ihtarı bulunduğu, kira sözleşmesinin 5. maddesine eklenen, kira başlangıç tarihinin ödemenin havale edildiği tarih olarak belirtilmesinin, taşınmazı satın alan iyi niyetli üçüncü kişiyi bağlamayacağı zira kira sözleşmesi tapuda şerh edilmediği gibi, satın alan malike de ödeme bilgileri ve kira sözleşmesi hakkında bilgi verilmediği ödemenin ne zaman ve ne şekilde yapıldığını bilmeyen yeni malikin ihtar süresinin tespitinde hukuken korunmasız hale düşebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kira sözleşmesinin süresinin bitimi sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir.
Davacı, 28/08/2009 tanzim tarihli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 31/07/2015 tarihinde başlattığı icra takibinde davaya konu arsanın kira süresinin bitmesi sebebiyle tahliyesini istemiş, tahliye emri 05/08/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile; ilk kira bedelinin 16/09/2009 tarihinde havale edildiğini, kira sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca, kira süresinin 16/09/2014 tarihinde sona erdiğini, icra takibinin yasal bir aylık sürede başlatılmadığını ve kira sözleşmesi, süresinin uzadığını, sözleşmede tahliye taahhüdünün yer almadığını, alacaklının gönderdiğini iddia ettiği ihtarnamelerin tebliğ alınmadığını belirterek tahliye emrine itiraz etmiştir.
Eski malik ile davalı arasında akdedilen 28/08/2009 tanzim tarihli kira sözleşmesinin (6/a.) maddesinde; kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin, sözleşmenin 8/a maddesinde belirtilen kule, telçit, enerji nakil hattı ve diğer tesislerin montajının tamamlanmasından sonra ilk yıl kira bedelinin gönderildiği/havale edildiği tarih olduğu, 3. maddesinde; sürenin hitamından 6 ay evvel taraflardan herhangi biri akdi feshettiğini diğer tarafa münhasıran noter kanalıyla açık bir şekilde ihbar etmedikçe sözleşmenin aynı şartlar ile ve aynı süre için uzatılmış sayılacağı, bu sürenin hesabında fesih ihtarının karşı tarafa tebliğ edildiği tarihin esas alınacağı kararlaştırılmıştır. Davalı ilk havalenin 16/09/2009 tarihinde yapıldığını iddia etmektedir. Bu durumda kira sözleşmesinde kira başlangıç ve bitiş tarihinin açık ve net olmaması, fesih ihbar süresinin yer alması ve davalının itirazında belirttiği sebeplerle, kira süresinin sona erip ermediği hususu yargılamayı gerektirmektedir. Davanın bu nedenle, reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın temyiz edene iadesine, 09/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…