Yargı Kararları

Kamu Görevlisine Hakaret Yargıtay Kararı

4. Ceza Dairesi 2020/1991 E. , 2020/10523 K.

“İçtihat Metni”

Tehdit suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1, 43/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Ordu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli ve 2018/909 esas, 2019/804 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 25/03/2020 gün ve 94660652-105-52-3394-2020-Kyb sayılı istemleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/05/2020 gün ve 2020/41982 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesi ile Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:

İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 02/03/2010 tarihli ve 2009/9-259 esas, 2010/47 karar sayılı ilâmında da açıklandığı üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunun seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suçun oluştuğu, somut olayda sanığın alkollü olduğu ve çevredekilere rahatsızlık verdiği, yanına gelen görevli bekçiler tarafından kimlik kontrolü sırasında bekçilere hakaret ve tehditte bulunduğu anlaşılmakla, sanığın eyleminin bir bütün hâlinde tehdit suretiyle görevi yaptırmamak direnme ve hakaret suçlarını oluşturduğu, 5237 sayılı Kanun’un 42. maddesindeki, “Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeye nazaran sanığın, etkin direnme suçunun unsuru içinde kalan tehdit suçundan ayrıca cezalandırılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

Hukuksal Değerlendirme:
Türk Ceza Kanunu’nun “Görevi yaptırmamak için direnme” başlıklı 265/1. maddesi; “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 42. maddesinde ise bileşik suç tanımlanmıştır. maddeye göre; “biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bilesik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.”
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1. maddesindeki “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, tehdit eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunun bir unsuru olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 42. maddesi gereğince tehdit suçundan ayrıca mahkûmiyet hükmü kurulamayağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle; tehdit suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1, 43/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 7 gün hapis cezası ile mahkumiyetine yönelik Ordu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli ve 2018/909 esas, 2019/804 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, tehdit suçlarından kurulan, Ordu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli ve 2018/909 esas, 2019/804 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1. maddesindeki “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, tehdit eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunun bir unsuru olması nedeniyle, sanık … hakkında tehdit suçundan hükmedilen 6 ay 7 gün hapis cezasının KALDIRILMASINA, 05/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bade Alzubi

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

2 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

2 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago