Olaylar
Başvurucunun murisi S.T. 1955 yılında bir kamu bankasının 100 TL itibari değerli bir adet hisse senedini satın almıştır.
Banka, kurulduğu günden beri birçok defa bedelli sermaye artırımına gitmiş; bunlardan bankanın 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye tabi olduğu 1984-2000 yılları arasında yapılanlar hariç hissedarlara rüçhan hakkı tanınmıştır. Hiçbir hissedarın bu hakkı kullanmaması üzerine sermaye artırım bedellerinin tamamı Hazine tarafından ödenmiştir. 1984-2000 tarihleri arasında yapılan sermaye artırımlarında ise kanun gereği ortaklara rüçhan hakkı tanınmamış, bu dönemdeki tüm artırımlar Hazinece ödenmiştir.
5615 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun’a eklenen geçici 9. maddeyle Özelleştirme İdaresi Başkanlığı dışındaki hissedarlara ait 100 TL itibari değerli hisse senetleri 1 yeni Türk lirası (YTL) itibari değerli 1 adet hisse senedine tamamlanmıştır. S.T.nin 100 TL itibari değerli hissesi bu Kanun gereğince 1 YTL itibari değerli hâle gelmiştir.
S.T.nin hissesi 2008 yılında başvurucuya devredilmiştir. Başvurucu 100 TL hisse bedelinin bankanın güncel sermayesine orantılı olarak uyarlanması ve hissenin değerinin 1 TL olarak tespitine ilişkin işlemin iptal edilip güncel rayice uygun olarak tespit edilmesi talebiyle dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda mahkeme davayı reddetmiştir. Başvurucu, karara karşı temyiz yoluna başvurmuş; Yargıtay, mahkeme kararını onamıştır.
Başvurucu aynı zamanda karar düzeltme yoluna da başvurmuş ancak başvurucunun karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, kamu bankasına ait hisse senedinin nominal değerinin güncellenmemesi ve kanunla düşürülmesi nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Mülkün ekonomik değerini azaltan veya mülkten umulan ekonomik faydadan mahrum kalınmasına neden olunan kamusal işlemlerin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmelidir.
Başvurucu, temel olarak hissesinin değerinin güncellenmemesinden ve itibari değerinin 100 TL’den 1 TL’ye düşürülmesinden şikâyet etmiştir.
Somut olayda bankanın tüm sermaye artış bedellerinin Hazine tarafından ödenmiş olması sebebiyle Hazinenin hissesinin oranı artmıştır. Ancak başvurucunun hissesinin oransal olarak azalmış olması değerinin de azaldığı anlamına gelmemektedir. Sermayesi artırılan bankanın toplam değeri artsa da başvurucunun hissesinin değeri azalmamıştır. Öte yandan bedelli sermaye artırımları sonucu bankanın toplam mevcudu ve değeri artsa da bu artıştan sermaye artırımına katılmamış ve bedel ödememiş ortakların yararlanması düşünülemez. Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı şirket hissedarlarının hisse oranının sabit kalmasını veya bedelli olarak artırılan sermayeye tüm hissedarların -bedel ödemeseler bile- aynı oranda hissedar olmasını güvence altına almamaktadır. Aksi durumda sermaye artırımına katılmamış ortaklar sebepsiz zenginleşmiş olur. Dolayısıyla başvurucunun hissesinin şirketin mevcut sermaye durumuna göre güncellenerek uyarlanması gerektiği iddiasının hiçbir temeli bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Bankanın kamu iktisadi teşebbüsü statüsüne dâhil edilmiş olduğu 1984-2000 yılları arasındaki sermaye artırımlarına ortakların katılamamış olması, başvurucunun murisinin ortaklık haklarının kullanımını etkilemiştir. Ancak bu dönemde yapılan sermaye artışlarının tamamı Hazine tarafından ödenmiş ve başvurucu herhangi bir ödemede bulunmamıştır. Dolayısıyla 1984-2000 yılları arasında yapılan sermaye artışlarıyla şirketin mevcuduna eklenen ekonomik değerden başvurucunun 1955 tarihindeki hissesi oranında yararlanması gerektiği iddiası da temelsizdir.
Son olarak başvurucuya ait 100 TL itibari değerli hisse senedinin 1 YTL itibari değerli 1 adet hisse senedine tamamlanmasının temel sebebin Türk lirasından altı sıfır atılması olduğu anlaşılmaktadır. Kanun koyucu Türk lirasıyla işlem gören hisse senetlerini YTL’ye dönüştürmüştür. Bu dönüştürme işlemi yapılırken başvurucu bir zarara uğratılmamış, aksine başvurucunun lehine davranılmıştır. Başvurucunun 100 TL itibari değerli hisse senedi YTL ile 0,0001 iken değinilen kanun hükmü ile 1 YTL’ye çıkarılmıştır. Dolayısıyla bu işlem sebebiyle başvurucunun hisse senedinin ekonomik anlamda zarara uğraması söz konusu değildir. Bu durumda başvurucunun kendisine tanınan usule ilişkin tüm imkânlardan yararlandığı hâlde kamu makamlarınca mülkiyet hakkına müdahale edildiğini temellendiremediği sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…