T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2018/1051, K: 2018/14800, K.T.: 03.07.2018
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup,hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı 3. kişi vekili tarafından ve duruşma talebi olmaksızın davacı alacaklı vekili tarafından istenmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı 3.kişi vekili Av. … geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:
KARAR :
Asıl ve birleşen davada davacı alacaklı vekili; … 14. İcra Müdürlüğü’nün 2011/9863 esas sayılı takip dosyasında 18.11.2014 ve 30.07.2015 tarihinde yapılan hacizler sırasında istihkak iddiasında bulunulduğunu, bu iddiaların haksız olduğunu, borçluyla istihkak iddia eden şirketlerin aynı alanda faaliyet gösterdiğini, birinci derecede akrabalık ilişkileri bulunduğunu, istihkak iddiasını ispatlayan bir kanıt sunulmadığını belirterek, davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı 3. kişi vekili, davanın süresinde açılmadığını, hacizlerin kaldırıldığını, davanın konusuz kaldığını, haciz yapılan yerin borçluyla ilgisi olmadığını, müvekkili şirketin üretim yaptığı fabrika olduğunu, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,tarafların bildirdiği kanıtların toplanması sonucunda yapılan bilirkişi incelemesine göre, haczedilen mallardan beş havuzlu sekiz tamburlu yıkama ve kurutma makinesine ait faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, diğer mahcuzların ise faturalarının bulunmadığı, raporun 8. maddesinde belirtilen demirbaş kayıtlarının davalı şirketin ticari defterlerinde mevcut olduğu, ancak faturaların bulunmaması nedeniyle birebir tespit yapılamadığı, bu bakımdan asıl dava yönünden istihkak iddiasının haksız olduğu, birleşen dava yönünden ise bir adet beş havuzlu sekiz tamburlu yün yıkama makinesi dışındaki mahcuzlar yönünden üçüncü kişinin istihkak iddiasının haksız olduğu, gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 18.11.2014 tarihli haciz yönünden üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 30.07.2015 tarihli haciz yönünden 1 adet 5 havuzlu 8 tamburlu yün yıkama makinesi dışındaki mahcuzlar yönünden üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine, İİY’nin 97/13. maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından alacaklı yararına tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm, davacı alacaklı vekili ve davalı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
1- Asıl dava bakımından;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasa’nın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa’nın yürürlüğe girdiği 30.07.2003 tarihinden sonra icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000,00 TL’yi geçmesi gerekir.
İİK’na 4949 sayılı Yasa’nın 102. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca da; bu parasal sınır, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca … Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On milyon TL (10,00 TL)’yi aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
Buna göre hesaplama yapıldığında 2016 yılında icra mahkemelerince verilecek kararların temyiz edilebilmesi için temyizin konusu 6.310,00 TL’nin üzerinde bulunmalıdır.
İİK’nun 363/1. maddesinin (7) nolu bendinde temyiz edilebilecek kararlar arasında sayılan istihkak davalarında ve istihkak davalarına ilişkin takibin taliki kararlarında temyiz incelemesi yapılabilmesi için aynı fıkranın son cümlesinde yer verilen özel düzenlemeye göre icra mahkemesi kararının taalluk ettiği malın veya hakkın değerinin belirlenen bu miktarı geçmesi şarttır.
Somut olayda, temyiz konusu mahcuzların değeri 6.310,00 TL’nin altındadır.
Bu durumda hüküm kesin nitelik taşıdığından asıl dava bakımından davalı 3. kişinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2- Birleşen dava bakımından ise; ava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
B- Davacı alacaklı vekilinin tazminata yönelik temyiz itirazları, davanın İİK 99. maddeye göre açılması, anılan maddede tazminat düzenlenmesinin bulunmaması nedeniyle yerinde olmadığından reddine,
C- Alacaklı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Geri çevirme yoluyla dava dosyasına kazandırılan, borçlu şirket ile davalı 3. kişi şirketin ayrıntılı ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, borçlu şirketin ortaklarının…. olduğu, …Mahallesi 430. sokak No:10/1 …’de” faaliyet gösterdiği, davalı 3. kişi şirketin ise ortaklarının … ve … olduğu, hisse oranları dikkate alındığıda…’in şirkette hakim ortak pozisyonunda bulunduğu, şirketin 22.06.2010 tarihinde kurulduğu, ticaret sicil kayıtlarında hakim ortak …’nun, ikamet adresinin, “Y…. 430. sokak No:10/1 …” olduğunun görüldüğü, bu adresin takip borçlusu şirketin adresi olduğu, ….nun karı-koca, … ve …’nun ise anılan kişilerin çocukları olduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde, davalı 3. kişi şirket ile takip borçlusu şirket arasında sıkı bir organik bağın bulunduğunun ve danışıklı işlemler yaparak alacaklılardan mal kaçırdıklarının kabulü gerekir. Az yukarıda da ifade edildiği gibi, 3. kişi şirketin kuruluşu 22.06.2010 olup, bu tarih davaya dayanak takibin konusu olan borcun doğumundan da sonraya tekabül etmektedir.
O halde, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, birleşen davanın kabulü yerine, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kısmen kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 3. kişi vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE; (2-A) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; (2-B) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (2-C) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile ile hükmün İİK’nın 366 ve 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 03.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…
KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…
Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…
Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…
Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…
Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…