Bilgi Deposu

İsim Benzerliği Nedeniyle Yanlış Adreste Haciz Yapılması-Mahcuzların Bir Gün Sonra İade Edilmiş Ve Adresin Müvekkil Tarafından Verilmiş Olması Yargıtay Kararı

T.C.
Yargıtay
5. Ceza Dairesi

Esas No:2013/13743
Karar No:2015/16274
K. Tarihi:16.11.2015

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Ankara Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, alacaklı vekili sıfatıyla borçlular aleyhine yürüttüğü takip sırasında borca kefil olan S.. S..’ın ikamet ettiği adrese icra emri tebliğ edilmesine rağmen, borçla ve borçluyla hiçbir ilgisi bulunmayan sadece icra kefili olan S.. S.. ile isim ve soy isim benzerliği bulunan katılanın oturduğu başka bir adrese 12/11/2009 tarihinde gelinmesini sağlayarak evde olmadığı sırada kapısı çilingir vasıtasıyla açılıp eşyaları haczedilerek muhafaza altına alınmasına ve bu suretle mağduriyetine sebebiyet vererek görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilmiş ise de; dosya kapsamına nazaran katılana ait adresin alacaklı tarafından temin edilerek sanığa bildirilmesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 80 ve 88. maddeleri gereğince haciz yapma ve menkul malları muhafaza altına alma görevinin icra dairesine ait olması ve bu işlemlerin alacaklı vekilinin yokluğunda yapılabilmesi, sanığın bu adreste haciz yapılmasına ilişkin talebinin icra müdürlüğünce kabul edilerek İcra Memuru tarafından haciz ve muhafaza işleminin sanığın yokluğunda yapılması, bu işlemlerden bir gün sonra katılanın borçla ilişkisinin olmadığını İcra Müdürlüğüne beyan etmesi üzerine sanığın haczedilen malların katılana iadesi yönünde talepte bulunması karşısında, sanığın görevinin gereklerine aykırı veya ihmali bir davranışta bulunduğu hususunda yeterli delil olmadığı gözetilerek atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,
Kabule göre de;
Sübutu kabul edilen eylemin 5237 sayılı TCK’nın 257/1. maddesindeki icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanunun 257/2. maddesi ile hüküm kurulması,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Lawyer Antalya

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

3 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

3 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

3 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

3 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

5 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

6 ay ago