Yargı Kararları

İŞÇİNİN HAKLI BİR NEDENE DAYANMADAN VE BİLDİRİM ÖNELİ TANIMAKSIZIN İŞ SÖZLEŞMESİNİ FESHİ-Yargıtay Kararı

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/33150

K. 2017/21641

T. 18.12.2017

* İŞVERENİN SOSYAL VE EKONOMİK ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KULLANARAK TAZMİNATLARI ÖDEME KOŞULU BENZERİ BASKILARLA İŞÇİDEN YAZILI İSTİFA DİLEKÇESİ VERMESİNİ TALEP ETMESİ ( İşçinin Buna Uyması Halinde Gerçek Bir İstifa İradesinden Söz Edilemeyeceği/Bu Halde Feshin İşverence Gerçekleştirildiğinin Kabul Edileceği Ancak Bu Durumun İrade Fesadının İşçi Tarafından Kanıtlanması Gerektiği )

* FESİN GEÇERSİZLİĞİ İLE İŞE İADE ( İşçinin Haklı Bir Nedene Dayanmadan ve Bildirim Öneli Tanımaksızın İş Sözleşmesini Feshinin İstifa Olarak Değerlendirilmesi Gereği/Uygulamada En Çok Karşılaşılan Şekli Olan İşçinin İhbar ve Kıdem Tazminatı Haklarının Ödenmesi Şartıyla Ayrılma Talebi İstifa Olarak Değil Olsa Olsa İkale Sözleşmesi Yapma Yönünde İcap Biçiminde Değerlendirilmesi Gereği )

* İŞÇİNİN HAKLI BİR NEDENE DAYANMADAN VE BİLDİRİM ÖNELİ TANIMAKSIZIN İŞ SÖZLEŞMESİNİ FESHİ ( İşyeri Hekimi Olan Davacının İş Sözleşmesini Kendi Eli Mahsulü Dilekçeyle Sona Erdirdiği Anlaşılmakta Olup Bu Belgenin İradesi Sakatlanmak Suretiyle Kendisinden Alındığının Somut Delillerle Kanıtlayamadığı/İş Sözleşmesini Kendisi Fesheden İşçinin Feshin Geçersizliğini Talep Edemeyeceğinden Davanın Reddedileceği )

4857/m.20/3

ÖZET : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekli olan, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, olsa olsa ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde icap biçiminde değerlendirilmelidir. İşverenin sosyal ve ekonomik üstünlüğünü kullanarak, tazminatları ödeme koşulu, benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Ancak bu durumun, irade fesadının işçi tarafından kanıtlanması gerekir.Dosya içeriğine göre işyeri hekimi olan davacının iş sözleşmesini kendi eli mahsulü dilekçeyle sona erdirdiği anlaşılmakta olup, bu belgenin iradesi sakatlanmak suretiyle kendisinden alındığının somut delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. İş sözleşmesini kendisi fesheden işçi, feshin geçersizliğini talep edemez. Davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; davalı işveren nezdinde 05/01/2015 – 31/12/2015 tarihleri arasında işyeri hekimi olarak çalışan davacının kendisi hakkında çok şikayetler alındığı gibi asılsız ithamlarla istifaya zorlandığını, aksi takdirde aynı gün iş akdinin feshedileceğinin ve hiçbir işçilik alacağı ve tazminatı ödenmeden ayrılmaya zorlanacağının belirtildiğini, bu durum karşısında gururu kırılan, itibarı zedelenen ve aynı gün itibari ile güvenlik eşliğinde kapıdan atılma tehditi ile karşı karşıya kalan davacının kendisine sunulan tutanağı imzalamak zorunda kaldığını, işten ayrılmasını gerektirecek hiç bir sebep bulunmadığını, baskı ve tehdit ile istifa ettirildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; davacının yüksek eğitimli bir tıp doktoru olup, dava dilekçesinde kendisine sunulan tutanağı imzalamak zorunda kaldığını ileri sürmüş ise de, tamamen kendi hür iradesi ve kendi el yazısı ile hazırlayıp sunduğu istifa dilekçesi ile iş akdini feshettiğini, davacının istifa iradesinin sonuçlarını öngörebilecek bilgi ve yetkinliğe sahip olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, “bir yıla yakın bir süre çalışan işçinin, tüm tazminat haklarından vazgeçerek, istifa etmesinin, hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerçeği karşısında, davalı işveren tarafından yapılan, iş sözleşmesinin feshine ve davacı işçinin işten çıkarılmasına dair işlemin, İş Hukuku mevzuatına, işten çıkarma usül ve prosedürüne, çalışanlar arasında eşit davranılması ve feshin son çare olması ilkesine uygun olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne hükmedilmiştir. <

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

İşçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması için, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İş sözleşmesini fesheden işçi feshin geçersizliği ve işe iade isteminde bulunamaz.

İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekli olan, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, olsa olsa ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde icap biçiminde değerlendirilmelidir. İşverenin sosyal ve ekonomik üstünlüğünü kullanarak, tazminatları ödeme koşulu, benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. Ancak bu durumun, irade fesadının işçi tarafından kanıtlanması gerekir.

Dosya içeriğine göre işyeri hekimi olan davacının iş sözleşmesini kendi eli mahsulü dilekçeyle sona erdirdiği anlaşılmakta olup, bu belgenin iradesi sakatlanmak suretiyle kendisinden alındığının somut delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. İş sözleşmesini kendisi fesheden işçi, feshin geçersizliğini talep edemez. Davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.

4857 Sayılı İş Yasası’nın 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Davanın REDDİNE,

3.Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 205,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.980,00 TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6.Peşin alınan temyiz harcının istemi halinde davalıya iadesine,

Kesin olarak, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Alanya Lawyer

Recent Posts

SÖZLEŞME TÜRLERİ

SÖZLEŞME TÜRLERİ Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi olduğu için tarafların kanunda tamamlanmamış bambaşka sözleşmeler yapma veya…

4 ay ago

Birden Fazla Ada ve Parsel Üzerinde Kurulu Bulunan Sitenin Ortak Gider Alacağının Tahsiline İlişkin Davalar

KAT MÜLKİYETİ DAVALARI 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK), Genel Hükümler, Kat Mülkiyetinin ve Kat…

4 ay ago

Nişanlanma

Nişanlanma, evliliğin kurulmasından önceki aşamayı oluşturur. Herhangi bir şekli şart gerekli değildir. Tarafların herhangi bir…

4 ay ago

Yalan Tanıklık Veya Gerçek Dışı Bilirkişilik Yapılması

Yargılamanın lehe yenilenmesi sebeplerinden birisi; yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek…

5 ay ago

Ansökan Om Uppehållstillstånd i Turkiet

Frågor att ta hänsyn till vid ansökan om uppehållstillstånd i Turkiet Inledning Under de senaste…

7 ay ago

Teslim Edilen Eserin Ayıplı Olması

Eserin ayıplı olması, eserin sözleşmeye göre sahip olması gereken niteliklere sahip olmaması halidir. Bu da,…

7 ay ago